2. Bölüm - "Birinin bu çorabı temizlemesi gerekiyor!"
Kasım, 1975...
O akşam, yatakhanede her zamanki gibi Çapulcular ayıktı ve oda arkadaşları Arthur denen çocuk rüyalar âlemine göç yolunu tutmuştu. Arthur Hans Richer, anne tarafından Almandı ve İngiliz babasını henüz bebekken kaybetmesinin acısıyla annesinin kollarında, hayatının Hogwarts öncesi son senesi hariç Almanya'da Almanca ile büyümüştü. Şimdi konuştuğu İngilizce ise belki de bu üzücü tabloyla harmanlanan kekemeliği yüzden anlaşılabilir değildi - her ne kadar Arthur söylenen her şeyi kelimesi kelimesine anlasa da... Bu yüzden zavallı çocuk herkesle arkadaş olsa da kimseyle samimi değildi, çok konuşup kendisini utandırmaktan kaçınıyordu. Oda arkadaşları onunla iletişim kurmaya ilk üç sene çok çabalasalar da sonra Arthur'un isteksizliğinden yılmışlar, onu kendi haline bırakmışlardı. Aslında bundan Arthur da daha memnun olmuşa benziyordu.
"Sahip olunabilecek en uysal arkadaş..." dedi James, başında dikilip ona göz atarak. "Şu ana dek yediğimiz çoğu - hatta en mühim sırrımızın getirisi haricindeki her - haltı bilmesine rağmen bir kele bile bizi ispiyonlamadı."
"Bırak onu da buraya gel!" dedi Sirius, yanını işaret ederek. Çapulcular, odanın ortasında toplanmışlar, yerde bağdaş kurmuş oturuyorlardı.
James; sağında Sirius, solunda Remus olmak üzere oturduğunda karşısında Peter kalmıştı - dörtlünün oturarak oluşturduğu çemberin ortasında ise Sirius'un aylar sonra kavuştuğu siyah çorabının teki sergileniyordu. "Onu bunca zaman sonra görmek de epey güzel." dedi Sirius, "Sonuçta, manevi değeriyle hayatımı değiştirmiş favori çorabımındı."
"Hangi aptalın favori çorabı olur ki manevi değeri olan?" diye sordu müstehzi Remus, "Favori giysiyi anlarım da... Çorap?"
"Anısına hayranım ve ayrıca annem kokusuna tahammül edemediğinden odama gelemiyor." dedi Sirius. Bunun üzerine Peter yaklaştı, kokladı ve anında uzaklaştı. "Merlin!" dedi, "Yıllar geçti diye geçer sandığımdan hususi koklayana dek kokusunu almamıştım!"
"Onunla - yani çorapla - birinci sınıftan bu yana tanışıklığının haricinde ayları aşan bir birlikteliğiniz var, Pete - hele ki senin için bu daha da ayrıcalıklı olmalı - sonuçta Arthur onu senin yastığının altında buldu..." diye laf attı James, "Bu nikâhsız akrabalıkta onun kokusunu kanıksamış olmamıza - daha da doğrusu olmana - şaşmamalı."
"İğrençsiniz!" dedi tiksinerek Remus.
"Hadi ama! O lanet gün ve Sümsukus kadar değil!" diye isyan etti James.
Sirius saçlarını savurarak lafa karıştı:
"Hem biz de bu kahrolasıya varlığımla değere nail olmuş oda da tertemiz - tamam, belki biraz, ama birazcık, dağınık olabilir. Ve burada kirli denebilecek tek oluşum..." parmağı ile tiksinerek çorabı işaret etti, "...bu çorap!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|
Fanfic"Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum!" James Potter, Peter Pettigrew, Remus Lupin ve Sirius Black... Çapulcu Haritası'nın mucitleri... Onlar, hiç şüphesiz ki Hogwarts'ın gördüğü en efsanevi öğrencilerdi. Adları destansılaş...