34 - "Evans ve Kyle mı?!"

177 14 114
                                    

34

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

34. Bölüm - 'Evans ve Kyle mı?'

27 Ekim 1981, sabah saatleri...

"Biliyor musun Harry? Bence ailenle tanışmanın vakti geldi!"

"Ah, hayır James!" diye haykırdı Lily, mutfaktalardı. Zümrüt yeşili gözleri masada oğluna aile fotoğraflarını gösteren kocasını buldu:"Üç gündür her sabah bıkmadın mı bundan hayatım?"

James sırıtarak "Yo," dedi ve iç çekti. "Sirius-malı ihmal etti bizi epey, Pete'le Rem'dense haber yok. Üç gündür dehşet sıkılıyorum ve Harry, bu eve tıkılı günlerde akrabalarını göremese de tanıyabiliyor olmalı."

"Ama o bir bebek!" dedi Lily. "Baksana şuna!" İşaret etti o esnada bebekçe sesler çıkararak anne babasına gülücükler saçan oğlunu. "Anlamıyor ki!"

James dudak büzerek omuz silkti.
"Senin değerini bir tek baban biliyor, farkındasın d'imi Harry James?" diye sordu bebeğe dönerek.

Harry ise bebek masasında sadece ellerini ve ayaklarını sallayarak güldü buna - babasının yüz ifadelerindeki hızlı değişimlere bayılıyordu şüphesiz.

İç çekti James:
"Şimdi bu evde tıkılı kalmamızın sebebi seni korumak istememiz," dedi ciddileşerek. "Ama korkma canım oğlum - ki korkusuzluk genetiğinde var, biliyorum. Annen döneminin en efsanevi ejderha... pardon, cadısıydı..."

Kendisine bakan karısına göz kırptı keyifle ve devam etti:
"Babansa Quidditch'in kahramanı. Yani... Bu destansı ikili senin için ölümün kendisi ile düelloya girer ve kazanır, şüphen olmasın."

Eğildi ve oğlunun başından öptü James, Harry ise halen daha bebek masasından etrafına saçma salak gülücükler dağıtıyordu.

Önüne döndü, bulaşıklara odaklanmaya çalıştı Lily - ki hoş, kendisinin eli dahi değmiyordu köpüklerle dolu süngere, bulaşıklara; asasını sallıyordu başına yönetiyormuşçasına bir orkestra. Lakin... Yine de kocasının içinde bulundukları trajikomik durumu henüz bebek olan oğullarına anlatış şekli yakmıştı ciğerini, zümrüt yeşili gözleri dolmuştu.

James kadar hiperaktif bir genç adam için şu an bu evde tıkılı kalıyor olmanın ne kadar kabus olduğunu ancak tahmin edebiliyordu.

Öte yandansa James de fark etmişti Lily'nin durgunlaştığını. Onun kendisini dert edindiğinin bilimcindeydi ki buna canı sıkılıyordu. Karısının ona bu denli değer verişine elbette ki müteşekkirdi lakin o, onun o güzelliği eşsiz çehresinden hep gülücükler yayılsın istiyordu. Lily'nin içi darlandığında ve bunun sebebi dolaylı da olsa kendisi olduğunda asabı bozuluyordu - içten içe kendisine lanetler savuruyordu.

Bundan mütevellit ki aile fotoğraflarını es geçerek arkadaş fotoğraflarının olduğu kutudan bir fotoğraf aldı eline ve Harry'e tuttu. "Bak oğlum," dedi, "Şu lanet olası saçları ensesine varan üstü çıplak yiğidin adı Sirib*k'tur, kendisini galaksinin en yakışıklı vaftiz babası olarak sana tanıtışına bakma zira kendisi it herifin tekidir - ki bunda bir mecaz olmadığına Merlin adına yemin ederim."

The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin