36 - "Diegon Yolu'nun yokuşları meşhurdur!"

155 13 31
                                    

36

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

36. Bölüm  - 'Diegon Yolu'nun yokuşları meşhurdur!'

Ağustos, 1976...

"James, ben gerçekten de Rem'i anlayamadığıma karar verdim," dedi Sirius, üzerine ivedilikle tişörtünü geçirirken. "Son zamanlarda bir dediğinin bir dediğini tutmadığının farkındasın, d'imi?"

"Zor zamanlardan geçiyor, sen de üzerine gidiyorsun," diye söylendi James, ayaklarını duvara yaslayacak şekilde tavana doğru dayamış, kendi zihnindekilerle Sirius'un sarf ettiği sözleri arasında dalgın dalgın gidip geliyordu. 

İç çekerek aynaya yaklaştı Sirius ve saçlarını taramaya başladı. "Dün böyle demiyordun ama..." dedi pek isyankar. "Kendi kurduğu Sümsükus planının içine ettiği için benden de öfkeliydin ona karşın!"

James bir şey demedi, göz devirdi sadece. Sirius'un aşırı haklı olduğunu biliyordu ama şuna da emindi ki Remus John Lupin denen o genç yaşında ihtiyarlamış kurt, boşu boşuna bir şey yapmazdı - elbette haklı bir nedeni vardı.
Olmak zorundaydı!

O uzun ve bir çubuğu andıran bacaklarını çekti duvardan ve bir çırpıda oturur pozisyona geldi yatağında. "Bence bunu bugün konuşmayalım," dedi konuyu savuşturarak ve ayaklandı ivedilikle - Sirius daha ne olduğunu anlamadan onun yanında bitivermişti öylece. "Malumun, dönem başlayacak - az kaldı." İç çekti ve parmağını şıklattı - şıklatmasıyla cebinden küçücük bir parça oluncaya dek katlanmış parşömen çıktı, hızla açıldı ve tam da oğlanın karşısında havada asılı kaldı. "Ve de Minnie'ciğimin altıncı sınıflar için istek listesi, neredeyse senin ex listenden kabarık abi..."

Sirius ister istemez güldü buna. "Sen de sevdin bu numarayı, fırsat buldukça yapar oldun," dedi James'in parmak şıklatarak cebinden isteklerin yazılı olduğu parşömeni çıkarmasını ima ederek. Ve tarağını fırlattı arkasındaki yatağın tam ortasına, son bir kez baktı aynaya vurmuş dehşetül vahşet yakışıklılıktaki yansımasına - bir buse gönderdi kendi yanağına. İç çekti, zor oluyordu her seferinde kendisinden ayrılmak ama...

"Seni özleyeceğim aşk adam," diye fısıldadı aynadaki Sirius'a ve James'e döndü:
"Ama bir o kadar da Diegon Yolu'nu özlemişim..."

James öyle bir sırıttı ki derin gamzeleri adeta göz kırptı. "E, o zaman gidelim," dedi keyifle. "Zaten ebeveynlerim de yoruluyorlar, yetişemiyorlar artık ben oradan oraya koşuşturunca. Bu sene senin bana eşlik edecek olmandan en çok da onlar memnun, ama önce Gringotts'a bir uğrasak fena olmayacak. Ya senin..."

"Dayım Alphard bana dün gece sen zıbarırken bir mektup yolladı," diye pat diye böldü arkadaşının sözünü Sirius, girdi araya. "Bugün Slug ve Jigger'ın Büyük Büyücü Aktarı'ndan çıkılan yokuşta, tam köşede beni bekliyor olacakmış - muhtemelen..." İç çekti. "Para verecek."

"Süper!" dedi James, Sirius'a en azından aileden birinin maddi destek veriyor oluşu güzeldi. "Hem çok zekice, Kuzey Yokuşu'nun köşesindeki o biçare aktar, içindeki o lanet çürük yumurtalar ve kurumuş lahanalar sayesinde öylesine berbat kokuyor ki kimse kolay kolay barınamıyor çevresinde. Bir gören de olmaz bence..."

The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin