40 - "Ölüler & Anılar"

111 9 68
                                    

40

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

40. Bölüm - 'Ölüler ve Anılar'

1976, Eylül...

"James, sen şu andaki devasa sessizliğin farkında değil misin acaba?"

Akşam vaktiydi, oğlanlar yatakhanedeydiler. Arthur Hans Richer, derin bir uykuya bırakmıştı kendisini - lakin odadaki diğer üç oda arkadaşı diken üzerindeydi.

James, boş gözlerle haritaya bakıyordu yaklaşık on dakikadır; Peter tam dibinde oturmuş pür dikkat onu izliyor, asap bozucu bir papağan gibi sürekli aynı soruyu soruyordu:

"James... Çatalak... Ne yani, sen sessizliğin farkında değil misin?"

Odada pek düşünceli bir halde volta atan Remus, durdu. Kaşlarını çatarak döndü Peter'a ve "Sen sustuğunda fark edilebilecek bir sessizlik olacak aslında Pete," diye söylendi sakin ancak azarlayıcı bir ifade ile. Peter, biçare eğdi başını - kendisini halası azarlamışçasına garip bir panik sardı içini.

Derin bir nefes alıp verdi James ve aldırdı başını haritadan, bir Peter'a bir de Remus'a baktı. "Patiayak yok görünürde, Merlin'in sakalı!" Hışımla kalktı ayağa - Sirius'a öfkeli olmayı ertelemişti, içi korku ve tasa doluydu.

"Ne yapacağız?!" diye mırıldandı Remus, gözleri irileşmişti iyice. O da delirecek gibi hissediyordu, korkmuştu arkadaşı adına.

"B- Bu... N-ne... d-demek?!" dedi Peter kekeleyerek.

"Ormanda bir haltlar ediyor olabilir mi?!" diye tek kaşını kaldırarak sordu arkadaşlarına James. Tıkanmış gibiydi, aklına başka hiçbir şey gelmiyordu.

Remus da aynı haldeydi. "Gidelim," dedi ve pek kararlı bir şekilde.

Ve üç genç, gizli geçitlerden kaçmak üzere James'in elinde harita ile apart topar çıktılar odalarından.

Diğer yandansa...

Ormanda ilerledikçe ilerliyordu Sirius arkadaşlarını bu denli endişelendirdiğinden bihaber okulun en güzel kızının peşinden gitmenin verdiği heyecan ile sırıtarak.

"Eee... Neden sessiziz?!" diye sordu oğlan keyifle.

Cadance'ın da içi pır pırdı - her ne kadar çaktırmamaya, o buzdan duvarını indirmemeye çabalasa da. Lakin bunu ne kadar bastıramadığı, "Ne konuşmak isterdin?" derken sesinin işveli bir hal almasından anlaşılıyordu.

 Lakin bunu ne kadar bastıramadığı, "Ne konuşmak isterdin?" derken sesinin işveli bir hal almasından anlaşılıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin