"Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum!"
James Potter, Peter Pettigrew, Remus Lupin ve Sirius Black...
Çapulcu Haritası'nın mucitleri...
Onlar, hiç şüphesiz ki Hogwarts'ın gördüğü en efsanevi öğrencilerdi.
Adları destansılaş...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
21. Bölüm - 'Bana verdiğin bir söz vardı!'
1976, Haziran... (5. Sınıftayken...)
"Dün gece olanları duydunuz mu??" diye çığlık atarak girdi odaya Mary, güzel bir Haziran günüydü ve saat daha sabahın yedisiydi.
"Off, yine ne oldu?!" dedi Marlene sinirle, başını yastığının altına sokarken. Rüyasının en güzel yerinde bölünmesinden hoşnutsuzdu - eh, ne de olsa rüyalar aleminde aşık olduğu geri zekâlıyla, Sirius Black denen 'it' ile, destansı bir düğünleri oluyordu.
"Yemin ederim tam olarak ne olduğunu bilmiyorum - aslında bakarsanız kimse bilmiyor ancak Sümsükus kelleşmiş!" diye kahkahalarla yanıtladı Marlene'i Mary. "Herkes, müze ziyaret edercesine revire gidiyor - zira şu anda Snape orada ve Madam Nutrix, onun o dımdızlak kafasını tedavi etmeye çalışıyor!"
"Peki Potter ve tayfasının bu işte bir parmağı var mıdır acep?"
Tüm kızlar kıkırdarken Lily kaşlarını çattı -o yorgundu, hâlâ daha tam olarak uyanmamıştı. Daha dün gece Snape'le ilişkisini noktalayıp Ortak Salon'da Potter'la didişmişti - ve şu anda ikisi hakkında da bir şey işitmeyi asla istemezken sabah sabah bu... 'Her neyse!' diye geçirdi içinden. 'Ne hâli varsa görsün, hak ediyor! Beni de asla alakadar etmiyor!'
"Kesin vardır, buna yemin edebilirim ama henüz kanıtlayamam!" dedi Mary, hızlı adımlarla kendi yatağının ucundaki komidine ilerlerken.
"Acaba Calvorios'tan mı istifade ettiler, yoksa?!" diye mırıldandı Alice, olayın nasıl vuku bulduğuna dair içinde inanılmaz bir merak vardı.
-----
Yazarın Notu:
Calvorios: Kurbanı kel bırakan lanet.
-----
"Sanmam!" dedi Mary, burun kıvırarak. "Duyduğum kadarı ile iksir kullanılmış." Ve bir anda aklına gelen şeyle yüz ifadesi değişti -Sümsükus çok da umurunda değildi sanki:
"Ha... Bu arada kızlar!" Coşku doluydu sesi. "Yarın şampiyonluk kutlaması var - malumunuz! Bence hemen Hogsmeade'e gidip kendimize güzel elbiseler almalıyız!"
"Evet, evet!" diye yatağından ellerini çırparak sıçradı Donna - kendisi grubun en esmer tenlisiydi, aynı zamanda en çekingeni ve buna tezat bir şekilde mevzubahis alışveriş ise en çılgın olanı. "Merlin! Gidip Dorcas'ı uyandırmalıyım!"
Zira Lily, Donna, Mary, Marlene, Alice kalıyordu o odada - ikinci senede aralarındaki arkadaşlığın tomurcuk verdiği Dorcas ise başka bir odada kalıyordu.
