B.36 Teni tenime

512 87 40
                                    

Fatma Gül 🌹

Keyifli okumalar ✨



"Sana bu kadar geç kalmış iken bu saatten sonra canını yakmalarına izin veremem. Unutma sen benim canımsın herşeyi unut güzel kızım ama bunu asla unutma"

Uraz uzanıp saçlarıma uzunca bir öpücük kondurdu ardından kokumu içine çekti.

"Ve ben asla canımın alınmasına izin vermeyeceğim..."

Bu sözlerinin ardından gerçekten beni bırakmayacağını iliklerime kadar hissettim. Onun kollarında onun yanında hiç kimsede hissetmediğim kadar çok güvende hissettim.

Sabahın ilk ışıklarına kadar Urazla beraber orada geçirdik. Ay'ın kayboluşunu güneşin yeniden doğuşunu izledik ama o en çok beni izledi ne zaman o tarafa baksam o güzel mavi hareleri ile bana bakıyordu.

Arabanın camını kapattım havalar sanki gün geçtikçe daha da çok soğuyor gibiydi. Kafamı urazdan tarafa çevirdim benim uykusuz gözlerime rağmen Uraz dinç görünüyordu.

Telefon sesi arabayı doldurduğun da Uraz telefonu çıkartıp hoparlöre aldı.

"Efendim Timuçin"

"Abi buraya gelmen lazım!"

Karşıdaki adamın gergin çıkan ses tonu ile beraber Uraz tek kaşını kaldırdı. "Bi sorun mu var?"

"Evet, o burada mekan biraz dağıldı ve gerçekten bu sefer gelmen lazım"

"Tamam 5 dk oradayım"

Uraz telefonu kapattıktan sonra gaza biraz daha yüklendi ve arabayı bir u dönüşü yaparak başka bir yola saptı.

"Oruspu çocuğu!"

Urazın dudaklarından çıkan sert küfür ne kadar sinirli olduğunu bir kez daha anlatıyordu.

"Neler oluyor?"

"Mekanı dağıtmış piç herif!"

"O kim?"

Soru sorup onu bunaltmak istemesem de yine de içimde de tutamıyordum. Kim Urazla uğraşıyordu ki?

"Anlatacağım şimdi değil ama anlatacağım."

Daha fazla soru sorup onu sinirlendirmedim. Sessizce olacakları bekledim ama kalbimin bir tarafı korku dolu gözlerle bekliyordu.

Başımızın beladan kurtulmaması artık hiç de şaşırtıcı gelmiyordu. Ne zaman huzur bulsak sabahında yine içimize endişe düşüyordu.

Urazın sert küfürleri eşliğinde sonunda mekana gelmiştik.Mekanın önünde üç araba duruyordu. Uraz onlara çok da yakın olmayan bir yerde durdu. Kapının önünde ise dört kalıplı adamlar bekliyordu.

"Aklıma tüküreyim ben seni niye eve bırakmadım ki?"

Beni mekana götürüp götürmemek arasında gidip geliyordu. Hem beni burda yanlız başına bırakmak istemiyordu aynı zamanda da içeriye girmemi istemiyor.

"Seni ileride bir yere bırakacağım tanıdık biri"

"Uraz istersen ben arabada bekl..."

Daha cümlemi tamamlamadan mekanın girişindeki hareketlilik ile ikimizin de bakışları oraya kaydı.

Bir adam görüş alanıma girdi yüzü o kadar tanıdık geliyordu ki dikkatlice adama baktım. Orta yaşlı adam timuçin'in kolundan tutup yere fırlattı. Timuçin inleyerek yere düştü.

kızıl melek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin