Birinci Bölüm

6.8K 230 36
                                    

Jennie Kim

Yorucu geçen günün sonunda son ders zilinin çalmasıyla birlikte masada duran defterimi ve renkli kalemlerimi çantama yerleştirdim. Sıra arkadaşım Yuna'ya gülümseyip "Yarın görüşürüz." dedikten sonra sınıftan çıktım. Otobüs durağına doğru yürürken birden bastıran yağmur, adımlarımın hızlanmasına sebep olmuştu. Okul çıkış saatim aynı zamanda iş çıkış saatine denk geldiği için caddeler çok kalabalıktı koşarken sürekli birilerine çarpıyordum. Çarptığım kişilere dönüp "Pardon." desem bile çoktan gözden kaybolmuş oluyorlardı. Yağmur şiddetini arttırdığında saçlarım ve üstüm sırılsıklam olmuştu. Şu an tam bir su aygırına benziyor olmalıydım. Hırkamın şapkasını kafama geçirip koşmaya başladım. Durağa vardığımda ellerimi cebime sokup otobüsü beklemeye başladım.  

İnsanlar önümden hızla geçip gidiyorlardı. Bakışlarımı etrafta gezdirirken önüme düşen büyük bir cüzdan dikkatimi çekti. Yere eğilip elime aldığımda az önce önümden geçen adamdan düştüğünü fark etmem uzun sürmedi. Kalabalığa tekrardan karışıp az önceki adamın peşinden gitmeye başladım. "Hey, bakar mısınız!"

Bu curcunanın içerisinde beni duyması resmen imkansızdı. Adımlamayı bırakıp koşmaya başladım ve tam arkasına ulaştığımda kolunu tuttum. Birden arkasını dönüp donuk bakışlarını üzerime attığında korkmadım değil...

"Şey, bunu düşürdünüz." Elimdeki siyah cüzdanı adama doğru uzattım. Birden elimden hızlıca çekip aldığında verdiği gereksiz tepkilere şaşırmadan edemedim. Adam içini açıp kontrol ettiğinde kaşlarımı çattım. "Merak etmeyin bir şey çalmadım, sadece yardım etmek istemiştim."

Adam sanki beni duymuyor gibiydi ve cüzdanının bölümlerini kontrol etmeye devam ediyordu. "Siz gerçekten insan değilsiniz. Hata bende, ne diye bu yağmurda arkanızdan koşuşturuyorsam!" Arkamı dönüp durağa ilerleyecekken kolumu tutan güçlü bir el yürümeme engel olmuştu. "Bir dakika." Kaşlarımı çatıp tekrardan adama döndüğümde önceki yüz ifadesinden eser kalmamış, gayet sakin bir şekilde yüzüme bakıyordu. Cüzdanından çıkardığı 20000 Won'u bana uzattı. "Bunu hak ettin." Gerçekten şu anda inanamıyordum. "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Ben size cüzdanınızı bana para verin diye getirmedim. Ama eğer karşılık vermek isteyecek olsaydınız, içten bir teşekkür yeterdi. Üstüne bir de hırsızlık muamelesi gösterdiniz!" Ben sinirle bağırırken adam hala sakinliğini koruyordu. Sanki az önce saygısızlık yapmamış gibi öylece suratıma bakıyordu. "Bak, sadece her insanın yapacağı gibi öylesine baktım. Paraları kontrol etmedim. Belli ki öğrencisin, al şu parayı."

Gözlerimi devirdim ve arkamı dönüp durağa doğru ilerlemeye başladım. "Pislik..." Mırıldandım. Yeterince yorucu bir gündü ve ben daha fazla tartışmak istemiyordum. Durağa vardığımda çok az insan vardı. Son seferlere baktığımda otobüsü kaçırdığımı fark ettim. Kendi kendime söylenirken birden telefonum çalmaya başladı. Çantamın ön gözünden telefonumu çıkartıp aramaya yanıt verdim. "Alo, efendim anne?"

"Hava birazdan kararacak, neredesin sen? Saate baktığımda gerçekten de geç kaldığımı anladım. Üstelik sonbahardaydık ve hava eskisine göre daha çabuk kararıyordu. "Otobüsü kaçırdım, bir dahaki sefere daha bir saat var." Gerçekten salaktım. İyilik yapacağım diye otobüsü kaçırmıştım.

"Üşütüp hasta olacaksın, taksiye bin. Parasını burada öderiz." Derin bir nefes aldım. Soğuktan çenem titriyordu resmen. "Tamam anne, görüşürüz." Telefonu kapatır kapatmaz ellerimi ağzıma götürüp avuç içlerimi ısıtmaya çalıştım. Taksi beklediğim sırada önümde duran motor hafif su sıçratmıştı bacaklarıma. "Dikkatli olsana be!"

Motorun üstündeki adam kaskını çıkartıp saçlarını düzelttiğinde, bu adamın az önceki adam olduğunu anlamam uzun sürmedi. "Hadi atla, nereye gideceksen bırakayım." Elindeki siyah kaskı bana uzattı. "Hayır, teklifiniz için teşekkürler ama kabul edemem." Adam ısrarla kaskı uzatmaya devam etti. "Hadi ama, hem bunu yaptığın iyiliğin karşılığı olarak sayabilirsin."

Kararsız bakışlarımı bir kaskta bir adamda gezdiriyordum. Adam son kez suratıma baktığında bakışlarımı yola çevirdim. Yağmur hala yağmaya devam ediyordu ve tek çarem sanırım teklifini kabul etmekti. "Geliyor musun?"

Uzattığı kaskı elime alıp kafama geçirdim ve motorun yanına doğru adımlamaya başladım. Altımda etek vardı ama şu an bunu sorun edecek durumda değildim. Bacağımı yavaşça diğer tarafa atıp kollarımı adamın beline doladım. Evin yolunu tarif ettikten sonra adam birden gaza bastı. Korkuyla kafamı sırtına yaslayıp kollarımı daha da sıkılaştırdım. Çok hızlı gidiyorduk ve kalbim ağzımda atıyordu.

Evin önüne geldiğimizde adam motoru durdurdu ve ben de durdurduğu anda hızlıca indim. "Teşekkür ederim." dedikten sonra arkamı dönüp hızla apartmana doğru ilerlerken kulağıma dolan boğuk korna sesi tekrardan arkama dönmeme sebep oldu. Adam eliyle kafasını işaret ettiğinde bende elimi kafama götürdüm ve kaskı çıkarmayı unuttuğumu fark ettim. Beceriksizce ve hızlıca kaskı çıkartıp adama doğru uzattım. "Ah unutmuşum, kusura bakma."

Adam son kez bakıp "Yaptığım kabalığın karşılığını ödemiş oldum. Sen de daha fazla ıslanmadan içeri geç." dediğinde gülümsedim ve arkamı dönüp hızlı adımlarla apartmana doğru yürümeye başladım. Kapıyı açarken arkama göz ucuyla baktığımda adam, kaskını yeniden kafasına geçirdi. Ardından motoru çalıştırıp hızla görüş alanımdan kayboldu.

sweet nightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin