İşe odaklanmış bir şekilde çalışırken Sonya içeriye girdi. "Bayan Jennie, iki saat sonra kurul toplantısı var. Ona katıldıktan sonra da duruma bağlı yeni bir toplantı ayarlanacak. Son olarak bunlar da istediğiniz raporlar." Sonya elindeki evrakları masama bıraktığında gülümsedim ve "Sağ ol, çıkabilirsin." dedim.
Raporları inceledikten sonra bilgisayarımda birkaç düzenleme yaptım. İki saat boyunca aralıksız çalıştıktan sonra Wendy'nin odaya girmesiyle bakışlarımı kapıya yönelttim. "Hadi toplantı başlıyor." Beraber toplantı odasına doğru yürümeye başladık. "Sadece yönetim ekibi toplanıyormuş. Önemli bir toplantı olacak galiba." Wendy kendi kendine konuşurken yolun yarısında Mingyu'da bize katıldı. Üçümüz toplantı odasına girdik. Irene ve Mino baştaki sandalyede oturuyorlardı. Wendy Irene'in, Mingyu'da Mino'nun yanına oturdu. Bende Wendy'nin yanına oturup beklemeye başladım.
Çok geçmeden içeriye Jaehyun girdi. En baştaki sandalyeyi çekip oturduğunda hepimiz onu izliyorduk. Bizim dışımızda dört çalışan daha vardı. "Bugün sizi burada toplama amacımız, yeni bir işten bahsetmek." Konuşan Irene'di. "Yeni bir ortaklık işine girmeye karar verdik. Seul'de kalan arazilere kendi konutlarımızı dikeceğiz. Bunun içinde arazi sahipleri olan şirketle görüşme yapacağız. Yarın yönetim kurulu buraya gelecek." Demek ki kimseye bahsedilmeyen şu gizli toplantının nedeni buymuş. Mino ayağa kalkıp arkadaki duvara yansıtılan proje resimlerini göstermeye başladı. "Yeni bir alışveriş merkezi. Arka tarafına çok katlı, güvenlikli siteler. İçerisinde insanların vakit geçirebileceği hobi alanları... Bu projede Seul'ün içine yeni bir hayat getirmeyi hedefliyoruz." Mino konuşurken arada sırada Jaehyun'a bakıyordum. Tepki vermeden öylece Mino'yu izliyordu. İç çekip Mino'yu dinlemeye devam ettim. Toplantı bittiğinde herkes dağılmaya başladı. Jaehyun ayağa kalkınca onun peşinden gittim. Odasına girdiğimizde Jaehyun hala konuşmuyordu. Yerine geçtiğinde masanın karşısından onu izlemeye başladım.
"Jaehyun, sorun ne?" Bakışları nihayet beni bulduğunda yutkundum. "Bir sorun yok?" Dayanamadım ve adımlarımı yanına çevirdim. "O zaman neden bana karşı soğuk davranıyorsun? Bir sorun varsa bunu çözmek istiyorum. Toplantı boyunca yüzüme bile bakmadın." Jaehyun derin bir nefes alıp nihayet bilgisayarına bakmayı bırakıp koltuğunu bana doğru çevirdi. "Özür dilerim, eğer seni rahatsız hissettirecek bir şey yaptıysam bunu farkında olmadan yapmışımdır." Ardından elimi tuttu. "Son birkaç gündür işler çok yoğun biliyorsun." Kafamı hafifçe aşağı yukarı sallayıp dediğini onayladım. "O zaman bu akşam bana makarna yapıyorsun?" Jaehyun hafif sırıttı ve başını onaylar biçimde salladı. "Yapıyorum."
Mesai saati bittiğinde Jaehyun'un arabasıyla onun evine gittik. Biraz oturduktan sonra beraber mutfağa geçtik. Ben bar sandalyelerinden birine oturup tezgaha yaslandım ve onu izlemeye başladım. Arada telefonumdan bir şeylere bakıyordum. Makarnalar hazır olduğunda kaselere doldurup tezgaha koydu. Dolaptan iki bira çıkarttı. Karşım oturduğunda elimdeki telefonu bırakıp makarnaya bakmaya başladım. "Leziz görünüyor." Özel bir sos eklemişti ve bu sos gerçekten çok güzeldi. Çatalı elime alıp makarnadan yemeye başladım. Karnımızı doyurduğumuz zaman bulaşıkları tezgaha yığıp oturma odasına geçtik. Her zaman yaptığımız gibi film açıp seyretmeye başladık. Jaehyun elini belime götürüp sarmaladığında tepki vermedim. Kafasını boynuma gömüp öpmeye başladığında kendimi geri çektim. "Uykum geldi benim." Kenardan aldığım yastığı Jaehyun'un dizine koydum ve kafamı da üstüne yasladım. Biraz bozulmuştu. Çünkü ne zaman bana yakınlaşsa geri çekiliyordum. Bir yere kadar ilerleyebiliyorduk. Rahatsızlık duymasam da bir şey beni ondan çekiyordu. Neredeyse iki yıldır sevgiliydik ama kendimi ona açamıyordum. Tanıdığım en güvenilir ve en iyi insandı. Ama bazı şeyler yerine oturmuyordu. Çoğu zaman ne kadar kendimi geri çeksem de bana kırılmıyordu yada kızmıyordu. Ne olursa olsun beni hiç bırakmamıştı. Hep yanımda olmaya devam etmişti. Bu konuda ona kendimi mahçup hissediyordum.