son durum; yaşıyorum. sadece ufak bir dinlenme sürecindeydim. mental olarak kendimi gireceğim üniversite sınavına hazırlamaya çalışıyorum diyebilirim. 😅 bir hafta sonra hem dershanem başlıyor hem de hastane işlerim var. şimdiyse hayatım yoğunlaşana kadar olabildiğince aktif olup bölüm yayınlamaya çalışacağım. <3
burayı çok aksattım, özür dilerim. ama hep aklımdasınız bunu bilin. 🥺
~
İki Hafta Sonra
Hoyeon İngiltere'ye döneli iki gün olmuştu. Şimdiyse odamda, halımın üstünde sırt üstü yatmış tavanı izliyordum. Okulların kapanmasına da çok az kalmıştı. Dışarı çıkmak istesem de hava gerçekten buz gibiydi. Kore'de kış, Antartika gibidir. Telefonum çalmaya başlayınca kolumu uzatıp elime aldım ve kulağıma götürdüm. Rehberimde kayıtlı olmayan yabancı bir numaraydı. "Alo?"Kadın sesi kulaklarıma dolduğunda yattığım yerde doğrulup oturur pozisyona geçtim. "Alo, merhaba Jennie. Ben Lisa, Taehyung'un arkadaşıyım. Kulüpte tanışmıştık. Hatırladın mı?" Sarışın kaküllü kızdı bu. "Hatırladım, selam Lisa abla." Enerjik ve sevecen bir tavırla konuşmaya devam etti. "Numaranı Taehyung'tan aldım. Biraz zor oldu ama... Hafta sonu iki günlüğüne kayak tatiline gideceğiz. Hem Hoseok'un doğum gününü de orada kutlayacağız. Sen de gel lütfen!" Beni doğum günü partisine davet etmişti. Ayrıca bana bu kadar samimi yaklaşması da hoşuma gitmişti.
"Şey, davet ettiğin için teşekkür ederim. Gelmeyi ben de çok isterim. Ama izin alamam, çok üzgünüm..." Annemin son olaylardan sonra izin vereceğini hiç sanmıyordum. "Sadece iki güncük... İstersen ben izin alabilirim." Annem katı bir kadındı ama yine de günün sonunda pamuk kalbini açardı. "Bilemedim ki... Nasıl alacaksın ki?" Lisa kıkırdayıp evimin adresini atmamı istedi. "Yarım saate ordayım."
Evimin adresini mesaj attıktan sonra derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve mutfağa annemin yanına gittim. Ramen paketlerini açmakla meşguldü. "Bugün yemekte ramen var anlaşılan." Tezgaha yaslanıp onu izlemeye başladığımda nasıl izin alacağımı düşünüyordum. "Odamı topladım." Annem başını sallayıp "Güzel." diye mırıldandığında derin bir iç çektim. "Dönem ödevlerimden tam puan almışım." Annem arkasını dönüp bana gülümsedi. "Sana yakışanda bu olurdu, aferin benim kızıma." Ben de gülümsedim ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Konuya nasıl gireceğimi bilmiyordum. Belki de Lisa'yı beklemek daha iyi olurdu.
Babam bu gece nöbette olduğu için annemle tek başımıza sofraya oturup akşam yemeğimizi yemeye başladık. Kapı zili çaldığında "Ben bakarım!" diye yerimden fırladım. Gelen Lisa'ydı. "Hoş geldin Lisa ab-" Lisa işaret parmağını dudağıma götürüp "Şş, ne ablası..." diye susturup kaşlarını gülümseyerek çattığında bende güldüm. "Gel." Ayakkabılarını çıkardığında beraber salona gittik. "Anne, arkadaşımla tanışsana." Lisa sevecen bir tavırla anneme yaklaşıp önünde eğildiğinde gergin bir şekilde ikisini izliyordum. "Merhaba efendim. Ben Lisa." Annem de gülümseyip "Merhaba kızım." diye karşılık verdiğinde sandalye çekip Lisa'ya oturması için işaret yaptım.
"Lisa'dan bana hiç bahsetmemiştin... Senden büyük duruyor, ne zaman tanıştınız?" Annem bir Lisa'ya bir bana bakıyordu. Gergince kıpırdanırken Lisa söze başlayıp durumu dakikalar içerisinde kurtarmayı başardı. "Efendim... Biz Jennie ile kedileri beslerken tanıştık. Az ilerideki parmı biliyorsunuzdur, orda kedilere mama verirken Jennie'de oradaydı." Annem gülümseyip bana döndü. "w kedileri çok sever, sürekli kartondan yuva yapıp durur." Gülümsedim. "Evet çok seviyor olmalı, girişteki karton yuvayı gördüm."
Laf lafı açıyordu. Lisa hiç bozuntuya vermeden annemin tüm sorularını cevaplıyordu. Anneme ailesini, gittiği üniversiteyi, sevgilisini falan her şeyi anlatmıştı.