~
Kar yağmaya başladığında hepimiz sıkı giyinip otelden dışarı çıktık. Her yer bembeyazdı. Eldivenlerimi giyerken alnımın ortasına yediğim kar topuyla kafamı geriye çevirdim. Şapkamı düzelttikten sonra eldivenlerimi giyip bana kar topu atan, uzaktan sinsice gözlerime bakan Kai'ye kaşlarımı çattım. Hızla yerden kar alıp top haline getirdim ve ona doğru fırlattım. Kaçmayı başarmıştı. O sırada Hoseok elindeki koca topu Kai'nin kafasına geçirdiğinde Lisa'da Jisoo'ya sataşıyordu. Sırtıma yediğim ikinci kar topu bu sefer Chaeyoung'tan gelmişti. Savaş başladığında ileriye koşarken yere kapaklandığımda yüzüm kara gömülmüştü. Yerden kalkıp koşmaya devam ettim.
Nefes nefese kalmış bir şekilde yere çömelip arabanın yanından kafamı hafifçe çıkararak ileriyi izliyordum. Yüzüm soğuktan yanıyordu resmen. Herkes birbirine delirmişçesine kar topu fırlatıyordu. Hatta bir ara Suho ve Hoseok bir olup Kai'yi karların içine yere doğru ittirip gömüyorlardı. Diğerlerini izlerken birdenbire biri kolumdan çekti ve dengemi kaybedip yere düştüm. Kafamı çevirdiğimde tutan kişinin Taehyung olduğunu fark etmem uzun sürmedi. "Ya ne yapıyorsun bıraksana!" Beni kolumdan tutarak yerde sürüklemeye başladı. "Delirdin mi ya duymuyor musun!?" Daha tenha, az insanın olduğu bir yere kadar sürüklediğinde durdu ve yerden kar toplayıp kafama attı. Daha dengemi sağlayamamışken elimle yüzümdeki karları temizlemeye başladım. "Sen bittin!" Bir hışımla ayağa kalkıp yerden topladığım karı top şekline getirdim. Taehyung ileriye kaçarken elimdeki topu var gücümle Taehyung'a attım. Sırtına isabet ettiğinde arkasını dönüp bu sefer o beni kovalamaya başladı. "Yakalarım ki..." Botlarla karın içinde koşmak çok zordu. Aramızda çok az mesafe vardı. Aniden kolumdan tutup kendine çektiğinde arkamı döndüm ve ikimizde dengemiz kaybedip yere çakıldık. Taehyung üstüme düşmüştü. Nefeslerimiz birbirimizin suratına çarpacak kadar yakınken, dudaklarıma yaklaştığında elimle kenardan kar alıp suratına yapıştırdım. O ne olduğunu anlamaya çalışırken kollarının arasından sıyrılıp ayağa kalktım.
Ayağa kalktığında üstündeki karları yere silkelerken üç adım öteden onu izliyordum. Bakışlarımız buluştuğunda yok denecek kadar gülümsedi. "Ne zaman kaçmaktan vazgeçeceksin ufaklık?" Sorduğu soru üzerine yanıma geldiğinde otele doğru yürümeye başladık. Cevap vermek için dudaklarımı araladığımda hiçbir şey diyemiyordum. Bu kaçmak değildi!
Otele döndüğümüzde etrafta kimse kalmamıştı. Girişteki aynada kendimi gördüğümde yüzüm soğuktan kıpkırmızı olmuştu. Yanaklarım ve burnum utanç vericiydi. Taehyung "Yemek yiyorlardır, yanlarına gidelim." dedikten sonra kafamdan şapkamı çıkartıp saçımı köpek sever gibi okşadı. "Hasta olmasan bari, şu haline bak."
Akşam yemeğini yedikten sonra Lisa ayağa kalktı. "Herkes hazırlanıp otelin barındaki locaya geliyor. İtiraz yok! Bu gece çok eğleneceğiz!!!" Muhtemelen Hoseok'un doğum gününü kutlayacaktık. Taehyung ile odaya çıktığımızda çantamdan siyah deri şortumu ve siyah gömleğimi çıkarttım. Dışarısı soğuk olsa bile otelin içi sıcaktı. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı dalgalı hale getirdikten sonra salık bıraktım. Işıltılı tel tokalarımdan her iki tarafıma da birer tane taktım. Kırmızı ruju elime alıp bir anlık cesaretle sürmeye başladım. Banyodan çıktığımda Taehyung çoktan hazırlanmıştı. Benim gibi siyah gömlek ve siyah pantolon giymişti. "Senin etek ve şorttan başka kıyafetin yok mu?" Taehyung beni süzerken aynı zamanda söylenmeyi ihmal etmiyordu. "Yaa neden? Olmamış mıyım?" Kaşlarımı havaya kaldırdım. Oturduğu yerden ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladı. "Olmamışsın." Odadan çıkacakken siyah küçük askılı çantamdan telefonumu çıkardım. "Hadi aynada fotoğraf çekilelim! Hani sevgililer çekiniyor ya çok güzel oluyor."
Taehyung yanımda durup umursamaz bir şekilde aynaya bakarken ona göz devirdim ve fotoğrafımızı çektim. Fotoğrafta gerçekten çok uyumlu görünüyorduk. Telefonumu çantama koydum ve "Merak etme bir yerde paylaşmam." dedim. Kapıya doğru yürüyecekken Taehyung belimden tutup beni yanına çekti. Aynı hızda cebinden telefonunu çıkarıp ön kamerayı açtı. Bir eliyle telefonu tutarken diğer eli belimi sarmalıyordu. Hafif yere eğilip yanağını benim yanağıma yasladı. Kocaman gülümsediğinde yüzünde ilk kez bu kadar belirgin bi tebessüm görüyordum. Ayak uydurup bende gülümsedim. Ardından dudaklarımı büzüp o klasik pozu verdim. Tekrar gülümserken Taehyung dudaklarını yanağıma yasladı ve beni öperken fotoğraf çekti. Telefonu cebine koyduktan sonra "Fotoğraf böyle çekilir küçük hanım." deyip hafif yana kayan tokamı düzeltti.