Bir Hafta SonraOkuldan eve evden okula şeklinde geçen bir haftanın daha sonuna geldiğimde içimde garip bir his vardı. Kırgınlık değildi, ama kendimi kötü hissediyordum. Taehyung beni hiç aramamış, karşıma çıkmamıştı. En azından mesaj atıp halimi hatrımı sorabilirdi. Ama hiçbirini yapmamıştı. İlk birkaç gün rahatsız etmek istemediğim için bir kez arayıp onun yazmasını beklemiştim fakat bu birkaç gün bir hafta olunca merak etmeye başladım.
Odada dönüp durup bir şeyler bulmaya çalıştım. En sonunda evine gitmeye karar verdim. Siyah şort ve siyah tişört giydikten sonra üstüme siyah ceketimi aldım. Dışarıda yağmur yağıyordu. Siyah postallarımı giydikten sonra evden çıktım. Gelen taksiye binip Taehyung'un evine gittim. Kapıyı çaldığımda beni karşılayan Sunyeon teyze olmuştu. "Hoş geldin kızım." Sevimli bir şekilde gülümseyip sarıldım. "Hoş buldum Sunyeon Teyze. Taehyung içeride mi?"
"Yukarıda uyuyor, haber vermemi ister misin?" Kafamı hayır anlamında sallayıp "Ben yanına çıkarım." dedim. Merdivenlerden çıkıp odasına girdiğimde Taehyung uyuyordu. Yanına yaklaşıp yüzüne baktığımda kaşındaki ve dudağındaki yara birdenbire beni telaşa sürüklemişti. Yanına oturup kafamı göğsüne yasladım. "Jennie... Senin ne işin var burada?" Uykulu bir sesle konuştuğunda kafamı kaldırıp bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Seni merak ettim." Elini başına götürüp şakaklarını ovaladı. "Arasaydın." Hala kendine gelmeye çalışıyordu. "Birkaç kez aradım ama açmadın, daha da rahatsız etmek istemedim. Hem sen beni hiç merak etmedin mi? Yazmadın bile..."
Yatakta doğrulup arkasına yaslandı. "Hafta boyu meşguldüm, tamamen aklımdan çıkmışsın." Tamamen aklımdan çıkmışsın.
Uykudan yeni uyandığı için bu sözüne tepki vermemeyi tercih ettim ama düşüncesizce söylediği kesindi. "Neden yüzünde yaralar var?" Ayağa kalktı ve odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladı. Peşinden gittim. Mutfağa girdiğimizde kendine su doldurmaya başladı. Kapıya yaslanmış onu izliyordum. "Cevap vermeyecek misin?" Dolaplardan birinden ilaç çıkarttı. Sudan yudumlarken hala beni takmaması sinirimi bozuyordu. "Dayak mı yedin yoksa?" Su bardağını tezgaha çarpıp bakışlarını gözlerime dikti. "Yok, attım. Sen de çok kaşınma istersen." Son cümlesinden sonra kahkaha attım. "Ne olur kaşınırsam? Gel de kaşı." Dalgasına söylediğim şeyi ciddiye almış olmalı ki hızlı adımlarla yanıma gelirken mutfaktan çıkıp koşmaya başladım. "Yakalayamayacağımı mı sanıyorsun!"Arkamdan bağırırken koşmaya devam ettim. Merdivenleri koşar adımlarla çıkarken ayağım takıldı ve sert bir şekilde düştüm. Çenem merdivene çarptığında canım çok acımıştı. "Ah!" Taehyung çok geçmeden yanıma geldi. "Öyle çocuk gibi koşarsan böyle düşersin işte aptal." Yavaşça kollarımdan tutup beni kucağına aldı. Elimle sızlayan çenemi tutuyordum. "Çok acıyor." Geri mutfağa gittiğimizde beni tezgaha oturttu. Buzdolabından buz kalıbı çıkartıp ince bir beze sardı. Karşıma geçip bezi çeneme bastırdığında acıyla inledim. "Ah! Bastırma çok acıyor."
Gerçekten çok acıyordu, gözlerim dolmuştu. Bakışlarım dizlerime kaydığında onlarda kızarmıştı. Ağlamak istiyordum. Gözyaşımın akmaması için yukarı bakarken Taehyung buzu çenemde tutmaya devam ediyordu. "Ağlıyor musun ufaklık?" Yatıştırıcı bir ses tonuyla konuştuğunda yutkunup tavandaki bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. "Hayır." Boşta kalan elini dizime götürdüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Neden kaçıyorsun benden?" Bacağımı okşamaya başladığında kalp atışlarım gitgide hızlanıyordu. "Kaçmıyorum." Çenemdeki buzu çekip kenara koyduğunda ellerini tezgaha yaslayıp beni araya aldı. "O zaman neden sana her yaklaştığımda uzaklaşıyorsun?" Verecek haklı bir cevabım yoktu. "Bilmiyorum." Çünkü bana her yaklaştığında kalbim çarpıyor, heyecan ve sıcak bastırıyordu. Utanç duygusu tüm bedenimi ele geçiriyordu. Yutkundum. Yüzü o kadar yakındı ki dudağındaki yarayı net bir net bir şekilde görebiliyordum. "O zaman uzaklaşma." Dudağımın kenarından öptüğünde vücudum titredi. Tekrardan yaklaştığında yaralarının sebebini söylemek zorundaydı. "Dudağın çok acıyor mu?"