Otuz Üçüncü Bölüm

654 67 5
                                    

iyi okumalar!!!!💓🦋😗

~

Az önce yaşananlar gerçek miydi diye sorgularken vücudumun titrediğini fark ettim. Nefesim daralıyor, kalp atışlarım hızlanıyordu. Zar zor yürüyerek mutfağa gittim. Ellerim titrerken bardağa su doldurup çekmeceden ilaç çıkardım. Kriz geçiriyordum ve kendimi sakinleştiremiyordum. Nefes almak gittikçe zorlaşıyordu. Terlemeye başlamıştım. Elimde tuttuğum tüm ilaç paketlerini tezgaha fırlatıp odama geçtim. Camı açıp hava almaya çalıştım. Derin derin nefesler alıp gözlerimi kapattım. Ölecek gibi hissediyordum. Her şey boka sarmaya başlamıştı. Ardından kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. İçimdeki karmaşayı atabilmek için hıçkıra hıçkıra ağladım.

Kendimi yere bıraktım ve ellerimi dizime koydum. Bakışlarımı odadaki eşyalarda gezdirmeye başladım. Dikkatimi dağıtmak için kafamdaki düşünceleri tekrarladım sürekli. Kalp atışlarım biraz olsun düzene girdiğinde derin nefesler almaya devam ettim. Hala yaşıyordum. Gerçeklik algımı kazanmaya başlarken kafamı yatağın kenarına yaslayıp ağlamaktan sızlayan gözlerimi yeniden kapattım. Başım çatlıyordu. Uyumak istiyordum. Ama bir şeyler engel oluyordu. Başa çıkamıyordum.

~

Kafamı yatağın kenarından kaldırdığımda hava çoktan aydınlanmıştı. Boynum tutulmuştu. Saate baktığımda öğlen on ikiyi geçiyordu. İşe geç kalmıştım. Wendy'den cevapsız aramalar vardı. Yavaşça oturduğum yerden kalkıp kendimi ılık bir duşa attım. Saçımı kurutup giyinme odama geçtim. Kot pantolon ve beyaz gömlek alıp üstüme geçirdim. Krem renginde kol çantamı omzuma asıp mutfağa geçtim. Yarım kalan kurabiyeyi ağzıma atıp kendime kahve hazırladım. Başım feci ağrıyordu. Ağrı kesici içtikten sonra hazır olan kahvemi alıp evden çıktım. Arabama binip şirkete gittim.

İçeri gireceğim sırada girişte kart basıp geçtiğimiz turnikede kartım geçersiz uyarısı verdi. Tekrar denediğimde yine aynı uyarıyı verdi. Güvenlik yanıma gelip "Bir sorun mu var Bayan Jennie?" dediğinde gülümsemeye çalıştım. "Sanırım kartımda bi sorun var, turnikeyi açabilir misin?" dediğimde güvenlik kartımı eline aldı. Üstündeki numarayı telefonuna girdi. "Bu sabah kartınız bizzat Jeong Jaehyun tarafından geçersiz kılınmış. Üzgünüm, içeriye giremezsiniz."

Derin bir nefes aldım. "Bir yanlışlık olmuştur. Açar mısın kapıyı?" Güvenlik başını hayır anlamında iki yana salladı. "Üzgünüm Bayan Jennie, ama açamam. Lütfen zorluk çıkarmayın." Sinirlerim bozulmuştu. Çantamdan telefonu çıkartıp Jaehyun'u aradım.

"İçeriye giremiyorum, neden kartımı iptal ettin?" Jaehyun soğukkanlı ve ciddi bir tavırla "Öyle olması gerekti." dediğinde iç çektim. "Beni dinlemeden kovuyor musun yani?" Jaehyun bir süre sessiz kaldı. "Güvenlik kapıyı açacak, muhasebeyle görüşürsün." deyip telefonu yüzüme kapattı. Dalga geçiyor olmalıydı. Şu an gerçekten akıl sağlımı kaybedebilirdim.

İçeriye girer girmez asansöre binip yönetim katına çıktım. Jaehyun'un odasına doğru yürürken asistanların hepsi bana bakıyordu. Kendi aralarında beni küçümseyen konuşmalarını duyabiliyordum. Onlar nereden biliyordu? Tabii, Jaehyun yaymıştı. Diğerlerinin bakışlarını önemsemeden Jaehyun'un odasına girdim. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Arkasına yaslanmış bana bakıyordu. "İçeriye kapı tıklatmadan girebileceğini sana kim söyledi?"

Kibirli tavrı ve iğneleyici bakışları karşısında sakin kalmaya çalıştım. "Bak hiçbir şey bilmiyorsun. Dinlemeden pişman olacağın kararlar verme."

Jaehyun umursamaz bir şekilde öylece yüzüme bakıyordu. "Ben her şeyi biliyorum Jennie, merak etme." Gerçekten sınanıyordum. "Sen hiçbir şeyi bilmiyorsun Jaehyun. Neler yaşandığı hakkında ufacık bir fikrin bile yok!"

sweet nightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin