Yedinci Bölüm

1.8K 150 30
                                    

Taehyung belimdeki elini sıkılaştırıp son derece ciddi bir ifadeyle "Size hesap vermem gerektiğini hatırlamıyorum." dediğinde sessiz zafer çığlıklarım beynimin içinde yankılanmaya başladı. Kızlar bu durumdan oldukça rahatsız olmuşlardı ve uzatmayıp yanımızdan kalkıp gitmeyi seçtiler.

Kenara çekilip Taehyung'ın elinden kurtulduğumda elimle yüzüme doğru hava yaptım. "Teşekkür ederim bozmadığın için." Cevap vermedi ve arkasına yaslanıp küçük topluluklar halinde takılan insanları seyretmeye başladı. Benim için getirdiği kokteyli elime alıp içerken çalan şarkının ritmine göre bedenimi yavaşça hareket ettiriyordum.

Etraf yetişkinlerle doluydu ve kendimi gerçekten de garip hissediyordum. Evet, çocuk değildim ama yine de benden yaşça büyüklerin arasında kendimi öyle hissediyordum. Çantamdan telefonu çıkarıp saate baktığımda neredeyse gece yarısını geçmiştik. Ayrıca annemden gelen on iki cevapsız çağrı eklenince gözlerimi hızla kırpıştırdım. Korkuyla yerimden kalkıp telaş içerisinde Taehyung'a baktım. "Taehyung, gitmem gerek!" Ağır hareketlerde oturduğu yerden doğrulup karşıma geçti. "Ne o, külkedisi misin yoksa?"

"Hayır ama eğer biraz daha geç kalırsam annem beni külkedisine çevirecek." Onun dalga geçmesini umursamayarak hızlı adımlarla çıkışa doğru yürüdüm. Dışarı çıktığım an esen soğuk rüzgarı aldırmadım ve yürümeye devam ettim. "Jennie, dursana!" Taehyung peşimden gelirken etrafta taksi aramaya başladım. "Ben bittim..." Taehyung yanıma gelip kolumu tuttuğunda endişe tüm vücudumu etkisi altına almıştı. "Sakin olsana, gel ben bırakırım seni. Hem bu saatte taksi bulamazsın." İtiraz etmedim, daha doğrusu edemedim çünkü acilen eve gitmem gerekiyordu.

Arabaya biner binmez montumu giydim ve ısınmaya çalıştım. Az sonra arabanın ısıtıcısı içeriyi ısıtıp beni gevşetirken hala küt küt atan kalbim bir türlü sakinleşmek bilmiyordu. Sokağın başına vardığımızda Taehyung'a durmasını söyledim. "Şey, teşekkür ederim bu gece için." Çekingen bir tavırla Taehyung'ın yanağına küçük bir öpücük kondurup tepkisini beklemeden hızla arabadan indim.

Koşarak apartmana girip nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım. Asansöre bindiğimde kalbim hızlanmış, yanaklarım ısınmıştı. Nedenini anlamaya çalışırken üçüncü kata varmıştım. Evin önüne yürüyüp çantamdan anahtarı çıkarttım ve yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdiğimde beni karanlık bir koridor karşılamıştı. Ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdim ve parmak uçlarımda yürümeye başladım. Televizyonun ışığı salondan kapısından yansırken içeri girdiğimde annem koltukta uyuyakalmıştı.

Televizyonu kapattım ve köşede duran battaniyeyi muhtemelen beni beklerken uyuyakalmış annemin üzerine örttüm. Ses çıkarmamaya özen göstererek parmak uçlarımda odama gittim. Kapıyı kapattıktan sonra derin bir nefes alıp hemen üstümdekilerden kurtuldum. Pijamalarımı giyip elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatağa geçip dışarıyı seyretmeye başladım. Gece yarısını geçtiğimiz için sokakta çok az insan vardı. Yine de huzurumu sokağın sessizliğinde buluyordum.

Bugünü gözümün önünde geçirdiğimde kalbimde ufak bir burukluk oluşmuştu. Okuldakiler tarafından kandırılmış, aileme yalan söylemiştim. Yine de beni yalnızlığımdan biraz da olsa kurtarmış olan Taehyung sorunlarımdan uzaklaşmamı sağlamıştı.

Ertesi gün okula gitmek için hazırlanırken annem kapıyı sert bir şekilde açarak odaya daldı. "Hala hazırlanmadın mı?" Sorusuna cevap olarak sırt çantamı sırtıma takıp saçlarını geriye attım. "Hazırım." Anneme dönüp gülümsedim ve gergin bakışlarına rağmen pozitif bir şekilde yanından geçtim. Kapıya yürürken annemde peşimden geliyordu. "Dün kaçta geldin eve?" Ayakkabılarımı giyerken başıma dikilmiş, beni soru yağmuruna tutmuştu. "On iki buçukta." dediğimde cevap vermeyip izlemeye devam etmişti. Doğrulduktan sonra anneme son kez bakıp arkamı döndüm ve asansöre binip el salladım. "İyi dersler, şapşal..."

sweet nightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin