Otuz Yedinci Bölüm

611 57 6
                                    

"Taehyung, yanlış anlamazsan sana bir şey sormak istiyorum." Gece yarısını çoktan geçmiştik ve hava buz gibiydi. Bu soğuğa rağmen seyyar satıcıdan aldığımız ttaebokkileri bankta oturmuş yiyorduk. "Sor bakalım." Ağzımdaki lokmayı yuttuğumda dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ailen burada mı?"

Taehyung sorduğum soru üzerine lokmasını yavaşça çiğneyip yuttu ve gözlerime baktı. "Sadece merak ettiğim için soruyorum, yani onlarla bir gün tanışmak isterim." Gülümseyip onun ciddiyetine karşılık ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. "Tanışamazsın." Bakışlarını elinde tuttuğu ttaebokki kabına çevirip içini karıştırmaya başladı. Yanlış bir şey söylediğimi düşünmüyordum ama sanırım yanlıştı. Yoksa beni tanıştırmak istemiyor muydu? Ben yerimde çırpınırken Taehyung tekrardan konuştu. "Yok çünkü."

Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki o an kendimi yere gömmek istedim. "Taehyung başın sağ olsun ben özür dilerim, bilmiyordum gerçekten." Taehyung bakışlarını yüzüme çevirdi. "Jennie. Özür dileme. Ayrıca düşündüğün gibi değil." Ne demek istediğini anlayamamıştım. Ölmemiş miydi yani? O zaman neden yok demişti? O kadar çok sorum vardı ki ama hiçbirini dile getiremiyordum çünkü belli ki bu konuda yarası vardı. Deşipte daha fazla kanatmak istemiyordum.

"Sor, başımın belası. Neyi öğrenmek istiyorsun?"

Taehyung gerçekten aklımı okuyordu sanırım. Başka açıklaması olamazdı. İçimi yiyip kemireceğine sorup rahatlamak en iyisiydi.
"Geçen konuşurken bana gururumu hiçe sayıp babamın şirketine geçtim demiştin. Neden öyle söyledin? Görüşmüyor musunuz? Ya da annen, o nerede?" Bir anda art arda sorup derin bir nefes aldım. Taehyung son lokmasını da yuttuktan sonra kabı ve çubukları kenara bırakıp arkasına yaslandı.  Karşımızdan geçip giden kalabalığı seyrederek konuşmaya başladı. Ben de onun gibi arkama yaslandım.

"Annem yok çünkü öldü. Babam ben küçükken onu hep döverdi. Ona çok zorlu bi hayat yaşattı. Ailesiyle görüşmesini yasakladı, arkadaşlarıyla iletişimini kesti. Geceleri kadını uykusundan uyandırıp saçından sürükleyerek tekme tokat dövüp her yerini morarttıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yatağa geçip uyurdu. Ertesi sabah takım elbisesini giyip şirketine giderdi. Kendisi ülkenin en zengin ve en prestijli iş adamlarından biri. Dışarıdan ailesine düşkün bir adam imajı çizdiği için ve güçlü avukatlara sahip olduğundan annem onu hiçbir zaman şikayet edemedi. Anneme cehennemi yaşattı." Taehyung anlatmaya başladığında başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Böyle bir şeyi  asla beklemiyordum. Çok ağır şeylerdi bunlar.

"Ben annemi korumak isterdim hep. Babama vururdum, annemin üstünden itmeye çalışırdım ama o zamanlar daha çocuktum. Gücüm yetmiyordu. Annem çok iyi bir kadındı. Ne kadar acı çekse de bir damla gözyaşı dökmezdi karşımda. Dünyanın en güçlü insanıydı. Dayak yediği gecenin sabahında odama gelip beni gülümseyerek uyandırdıktan sonra kahvaltımı yaptırır okula gönderirdi. Bazen benimle oyunlar oynar, film falan seyrederdi. Sevgisini bir gün bile esirgemedi benden. On iki yaşımdayken annem yaşadığı bu hastalıklı hayata dayanamayıp intihar etti. Onu babamdan koruyamadım. Cesaretimi toplayıp mezarına bile gidemedim bu zamana kadar. Çünkü ben onu koruyamadım. Nasıl çıkabilirdim karşısına." Taehyung'un son cümlesinde sesi titremişti hatta gözleri dolmuştu ama dik durmaya devam ediyordu. Hadi ama, güçlü durmak zorunda değilsin Taehyung. Elini tuttum ve ona biraz daha yaklaştım. Ardından dinlemeye devam ettim.

"Dövüş sporuna başladım. Annemi babamdan koruyamadığım her gün için ölümünden kendimi sorumlu tuttum. Annem öldükten sonra babamla bir daha hiç konuşmadım. Reşit olduğumda evden ayrılıp babamla olan iletişimimi tamamen kestim. Bir gün bi koç beni yanına çağırdı ve beni geliştirip yer altı dövüş maçlarına götürmek istediğini söyledi. Param yoktu ve geçimimi sağlamam gerekiyordu. Yüklü bir miktarda kazancım olacağını söyledi ve ben de kabul ettim. Bir yıl boyunca her gün düzenli antreman yaptım. On dokuz yaşımda ilk maçıma çıktım ve kaybettim. İkincisi daha acı vericiydi. Şartlar gittikçe zorlaşıyordu. Koç hala benden ümitliydi ve üçüncü maçıma çıkardı. Ben yirmi bir yaşımda  ilk kez adam öldürdüm ve maç kazandım. Hayatın gerçek yüzüyle erken yaşta tanıştığım için bu pislik hayata ayak uydurmam uzun sürmedi. Acımasız ve duygusuzun tekine dönüştüm. O kadar çok para kazanıyordum ki bir zaman sonra önemsiz gelmeye başlamıştı. Sonra seninle tanıştım. Bana annemi hatırlatmıştın. Bana karşı olan tavırların, sürekli gülümseyip yanımda olman... İyi ki o gün motoruma binmişsin Jennie."

Başımı omzuna yasladım. O da kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Sana göre biri olabilmek için iyi bir işimin ve çevremin olması gerekiyordu. Dövüşü bıraktıktan sonra elimde olan parayla geçimimi sürdürdüm.  Yıllar sonra ilk kez babamın New York'taki şirketine gidip bana iş vermesini istedim. Affetmedim, asla affetmem. Hala görüşmüyoruz. Tabii teklifimi hemen kabul edip beni başa geçirdi. Artık iş adamıydım ve etrafım saygın insanlarla doluydu. Olur da eğer bir gün karşılaşırsak iyi bir adam olmalıydım." Sözünü bitirdiğinde başımın üstüne minik bir öpücük kondurdu. "Sen benim ailemsin Jennie."

Yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi. Küçük yaşta annesini acı bir şekilde kaybetmişti. Ailesi yoktu ve her şeyi kendi başarmıştı. Ona hayranlık duyuyordum çünkü o gerçekten çok güçlü bir adamdı. "Seni seviyorum Taehyung, hiç ayrılmayalım." Eliyle kolumu okşadı. "Ben de seni seviyorum ufaklık ve söz veriyorum hiç ayrılmayacağız."

~

Birkaç Gün Sonra

Babamla annem içeride otururken odamdan çıkıp yanlarına gittim. Artık onlarla Taehyung hakkında konuşma vakti gelmişti. Yanlarına gidip tekli koltuğa oturduğumda televizyon izliyorlardı. Beni çok güzel aptal yerine koymuşlardı. Kumandayı elime alıp televizyonu kapattım. İkisi birden bakışlarını bana çevirmişlerdi. "Neden kapattın kızım?" Annemin sorusu üzerine derin bir nefes aldım. "Konuşmamız gereken şeyler var."

Tekrardan derin bir nefes aldım. "Taehyung hakkında." Taehyung'un adını duymayı beklemiyorlardı ki ikiside panikleyip birbirine baktı. Yıllar sonra ilk kez ağzımdan onun adını duyuyorlardı. "Ne? Ne Taehyung'u? Yoksa... Yoksa sana bir şey mi yaptı?" Annem sahte telaşıyla bana soru sorarken sinirlenmemek için çaba sarfediyordum. "O şerefsiz karşına mı çıktı yoksa?!" Babam sanki Taehyung suçluymuş gibi onu suçlayıp beni korumaya çalışıyormuş gibi tavrıyla konuşurken sinirlenmeye başlıyordum.

"Taehyung'a şerefsiz demeyi bırak baba! Her şeyi öğrendim! Ya, bana bunu nasıl yaparsın? Yıllarca o küçük odada kafayı yedim ben sen buna göz yumdun! Her şey senin yüzünden oldu! Kızına nasıl böyle bir kötülüğü yaparsın sen ya!"

Babamın az önceki ukala tavrı gitmiş yerine gergin birisi gelmişti. "Jennie, ben senin iyiliğini düşündüğüm için-" Ayağa kalktım ve sözünü kestim. "Böyle mi düşünüyorsun iyiliğimi! Bırak ya, eğer benim iyiliğimi düşünüyor olsaydın Taehyung'u ne kadar sevdiğimi görüp onu benden ayırmazdın! Beni yıllarca ayakta uyutmuşsunuz! Bir insan kızına nasıl yapar bunu?"

Titremeye başlamıştım. O kadar öfkeliydim ki her yeri kırıp dökmek istiyordum. "Kızım, sakin ol otur öyle konuşalım." Annemin hala bana sakin ol diyor oluşu daha çok sinirlendiriyordu. "Ne sakini ya ne sakini! Beş yılımı çaldınız benim! Sizi asla ama asla affetmeyeceğim. Bu yaptığınızı unutmayacağım. Sizin bu yaptığınızı insan düşmanına yapmaz!"

Arkamı dönüp odama gidecekken geri döndüm. "Bu arada sana kötü bir haberim var baba. Biz Taehyung ile beraberiz ve biliyor musun çok mutluyuz! Belki gölge düşürmek istersin diye söylüyorum." Babam ayağa kalktı. "O serseriyle görüşmeye devam mı edeceksin yani? O katille? Sen kendine bunu mu yakıştırıyorsun?"

Bu sefer cidden delirecektim. "Evet aynen bunu yakıştırıyorum. Sakın... Sakın bana ve Taehyung'a bulaşayım deme. Bu sefer öldürürüm kendimi anladın mı beni!" Babam "Bizi tehdit mi ediyorsun?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Tehdit değil, yapacaklarımı söylüyorum." Babam iğneleyici bakışlarıyla "Benim senin gibi bi kızım yok, ne bok yiyorsan git ye o herifle. Sonra ağlayarak dönersin eve. Bizi karşına aldığın adama bak, çok yazık." Babama artık diyecek bir söz bulamıyordum. "Benim de senin gibi bi babam yok artık."

sweet nightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin