BÖLÜM 22

360 13 0
                                    

"Beni sara sara, bi bakarsın iyileşiverir tüm yaralarım
Seni ben o zaman, yedi harikadan taç mahalim yaparım"

---------------------------

"Şimdi ne yapcaksın? Evde anneni mi bekliyceksin?" diye sordum yol alırken.

"Seni ilk önce eve bırakacağım. Sonrada İstanbul'a gidicem. Büyük ihtimal uçağı oraya iner. Sonrada onu alıp hürriyet mahallesinde ki eve geçerim."

"Bir dakika! Senin hürriyette evin mi var?" diye sordum şaşırmama engel olamayarak.

Burada evi varsa neden bizim apartmana taşınmıştı. Tamam, benim için olduğunun farkındaydım ama yine de bu çok saçmaydı. Romantikti ama saçmaydı.

"Evet bebeğim." dedi bir anlığına bana dönüp gülümsedi.

"O evi ne zaman aldın?" diye sordum. Bunu gerçekten merak ediyordum.

"Üniversite okurken almıştık bana." dedi çok doğal bir şeymiş gibi. Tabi o ve onun çevresi için doğaldı. Hatta bu konuştuklarımızdan sonra ilk defa bir apartman dairesinde kaldığına da emindim.

En sevmediğim, hayatımda hiç istemediğim şeylerden biriydi zengin oğlan fakir kız ilişkisi yaşamak. Çok fakir değildik belki ama onlara göre fakirin tanımının bu olduğuna emindim. Sürekli hayatımın aşkının huyu huyuma suyu suyuma biri olarak hayal etmiştim.

"Geri dönücek misin?" Diye sordum Berk'e apartmana yaklaşırken.

"Nereye dönücek miyim?" dedi soruma soruyla karşılık verirken.

"İzmir'e dönücek misin?" dedim bakışlarımı ona çevirdim ve cevabını beklemeye başladım. Eğer dönerse bu ilişkimizin sonu bile olabilirdi. Hiç uzak mesafe ilişkisi yaşamamıştım, yaşayabileceğimide sanmıyordum. Bir insan sevdiği insanı görmeden, ona dokunamadan, onun kokusunu duymadan nasıl yaşardı hiç bilmiyordum.

"Tabi ki hayır. Annemle konuşup halledicem."

Sokağın köşesine geldiğimizde durdu ve bana doğru döndü.

"Benden bu kadar kolay kurtulamazsın Derya Toprak."dedi elimi elinin içine alarak ve avucumun içinden öptü.

"Kurtulmak isteyen kimmiş?" derken yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve gözlerimi hiç ayırmadan dudaklarına bakmaya başladım. Bir yandanda dudağımı ısırdım istemsizce. Onun yanından ayrılmak istemiyordum. Hep elimi tutsun hep beni öpsün istiyordum.

"mmm." dedi ve dudaklarıma kısacık bir öpücük bıraktı.

Fazla beklemeden arabadan indim ve evin yolunu tuttum. Aklım sadece onunla ilgili anılarla doluydu ve ben durup durup onları hatırlıyor, yaşadığımız anları tekrar tekrar yaşıyordum sanki. Mutlu bir zombi gibiydim o gün evde. Kim ne derse duymuyordum. Sadece etrafima bakıp aptal aptal gülümsüyordum.

Akşam olmuş herkes odalarına çekilmişti. Berkten hala bir haber gelmemişti. Mesaj atmıştım herşey yolunda mı diye ama ne cevap vermişti ne de aramıştı. Odamda telefonumun zil sesinin yankılanmasıyla hemen elime aldım. Arayan Gizemdi.

"Efendim Gizem."

"Derya nasılsın iyi misin?" diye sordu biraz çekingen geliyordu sesi.

"İyiyim. Ne oldu?"

"Oh be. Kızım benim yüzümden yine aranız bozulacak diye aklım çıktı. Eee ne oldu. Biraz kızmış gibiydi. Sana bir şey demedi mi?" dedi artık rahatlamıştı.

"Kızdı zaten. Ama bu sefer anlayıp dinledi. Sonra barıştık." dedim sonunda derin bir iç çekip kendimi yatağıma attım.

"Kızım kafede ne yaptın öyle. Yemin ederim Ceyda kıskançlıktan çatladı. Onur bile anlamış kıskandığını." dedi yanımda olmasada yandan bir gülüş attığına emindim.

MARS (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin