"Buyrun." dedim, sesim çok kısık çıkmıştı.
Elinde tuttuğu küçük prada çanta ile beni kenera ittirirken ayakkabılarını kapının önündeki paspasa silip içeri girdi. Ben arkasından bu yaptığına anlam vermeye çalışırken kapıyı yavaş bir biçimde kapattım ve onun peşinden oturma odasına girdim. Bir koltuğa oturmuş küçük, siyah, oldukça hoş duran çantasını kucağına almış etrafını inceliyordu. Oturduğu yerde rahatsız gibiydi. Sehpanın üstünde bıraktığım cips kovasını aldım ve mutfağa yöneldim. Tam kapıdan çıkacakken beni tedirgin eden ses ile olduğum yerde kaldım.
"Fazla kalmayacağım. Zamanım yok. Otur."diye emretti.
Hiç bir şey diyemeden ayakta sadece ona bakıyordum.
" Evet. Sizi dinliyorum. "dedim hala ayakta ama az önce ki kadar şaşırmış değildim.
"Berk nişanlı. Ondan uzak dur."
"Efendim? Anlamadım." dedim kucağımda tuttuğum cips kovasını daha sıkı tutarken.
"Ceyda ile Berk nişanlılar. Onlar evlenicekler. Sadece Berk son zamanlarda biraz fazla strese girdi. Ve anladığım kadarıyla da stresini atma yolu sensin. Yani ondan uzak dur." dedi ve ayağa kalktı.
"Yalan söylüyorsunuz."dedim tam yanımdan geçerken.
Aniden durdu ve bana döndü."Öyle mi? Beni Tekirdağ'a, kim aradı, çağırdı sanıyorsun. Berk'in bu kenar mahallede ki evini nasıl buldum sanıyorsun. Ceyda söyledi. Berk ile aralarının bozuk olduğunuda ve bu yüzden seninle birlikte olduğunuda. Yani Berk'in tek aşık olduğu kişi Ceyda. Bu ilişkinin sonunda üzülen sen olursun." dedi işaret parmağını omuzama bastıra bastıra.
Gözlerim dolmuştu. Kendimi sıkabildiğim kadar sıktım ağlamamak için. Bu kadının karşısında ağlayamazdım.
"Onlar ayrılalı çok oldu."
Dudağını hafifçe bir kenara kıvrdı ve konuşmaya başladı. "Evet üniversiteden sonra ayrıldılar. Sonra tekrar barışmadıklarını mı sanıyorsun. Yani demek istediğim onlar ayrılıp birbirlerini kıskandırır sonra tekrar birbirlerini sevdiklerini anladıklarında geri dönerler. Sana iyi günler." dedi ve kapıdan çıkıp gitti.
Ben ise salonun ortasında, sanki bir yere kaçacakmış gibi sıktığım cips kovamla olduğum yerde kaldım bir süre. Söylediklerinde gerçeklik payı olup olmadığını düşündüm. Ben sadece Berk'in anlattığı kadarını biliyordum. Ayrıldıktan sonra tekrardan barışmış olabilirler miydi? Peki ya nişanlılar demişti. O doğru muydu?
Bunları kendi kendime düşünmeyi bırakarak cips kovasını koltuğa bıraktım ve bir hışımla kapıdan çıkarak karşıki dairenin kapısını yumruklamaya başladım. Gözüm dönmüş gibiydi. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bir elime gözlerimi sildim acalece.
Fazla geçmeden Berk kapıyı açmıştı. Hemen içeri girdim ve kendimi oturma odasında buldum. Odanın içinde volta atıyordum.
"Derya ne oldu? İyi misin?"
Dönüp bir an Berk'e baktım. Kalbim acıdı. Annesinin söylediklerinin doğru olabileceğini düşündükçe kan beynime sıçrıyordu. Yanıma gelmiş iki omuzumdan tutmuştu beni. İki adım geri atarak beni bırakmasını sağladım.
"Sana bir şeyler sorucam. Bana doğruyu söyle."
Kaşlarını çatmıştı. Beni böyle rahatsız eden şeyin ne olduğunu merek adiyor, anlamaya çalışıyordu sanki. Kolarını göğsünde bağladı ve kafasını tamam anlamında salladı. Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim tekrardan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARS (TAMAMLANDI)
RomansDibine Kadar Aşk Serisi-1 *** ..."Neden?" diye sordum bakışlarımı dudaklarından tekrar gözlerine kaldırarak. O an biraz daha yaklaştı. Burnu neredeyse burnuma değiyordu. Bu yakınlık çok fazlaydı. Benimle böyle oynaması adil değildi. Geri gitmeye ça...