BÖLÜM 9

666 26 0
                                    

Oturduğumda ne yapcağımı bilmez bir şekilde ellerimle oynamaya başladım. Şuan onun yanı olmak istediğim en son yerdi. Arabayı tahmin etmediğim bir şekilde hızlı sürüyordu. Bana bakıp gülümserken konuşmaya başladı.

"İstersen emniyet kemerini tak Pinokyo." dedi ve önüne döndü. Yüzünde ki aptal sırıtış hala yerini koruyordu.

Bu kadar komik olan neydi acaba. Gerginliğimin sebebinin kendisi olduğunu anlamışmıydı acaba. Ondan mı böyle sırıtıyordu. Bu düşünce beni daha çok gererken emniyet kemerimi taktım. Bu gün hava zaten sıcaktı ve bulunduğum durum daha da sıcaklamama neden oluyordu. Kapının kolundaki cam açma düğmesine basıp camı sonuna kadar açtım. Berk hocanın da camı açık olduğu için birden cereyan yaptı ve yüzüme gözüme gelen saçlarımı zar zor kulağımın arkasına sıkıştırmayı başardım.

 Berk hocanın da camı açık olduğu için birden cereyan yaptı ve yüzüme gözüme gelen saçlarımı zar zor kulağımın arkasına sıkıştırmayı başardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Burçin seni çok sevmiş." dediği şeyle başımı Berk hocaya çevirdim.

Bu söylediğini de cevapsız bırakmazdım. Ona karşı eski derya olmalıydım.

"Bende kendisini sevdim." dedim ve direkt başımı cama doğru çevirdim.

"Neden bu kadar gerginsin Derya. Bu gün bir şey mi oldu. Bana anlatabilirsin istersen." dediklerinde ciddi olup olmadığını anlamak için başımı ona doğru çevirdim. Gerçekten şu an benim ruh halimi mi merak ediyordu. Her ne kadar anlatmak istesemde onunla ilgili olan bir şeyi ona anlatamazdım.

" Hayır hocam gergin değilim. Hava çok sıcak ondan böyleyim herhalde." diyerek ona karşı olan hareketlerime böyle saçma bir sebep buldum.

"İyi bakalım öyle olsun. Ama bir sıkıntın filan varsa benimle paylaşabilirsin." dedikten sonra yine bana bakıp gülümsedi. Gülüşü her ne kadar içimi gıdıklasada tepkisiz kalıp tekrar cama döndüm.

Otoyola çıktığımızda Berk hoca hızını daha da arttırmıştı. O da bu gergin ortamda sıkılmış olacakki radyoyu açtı. Radyoda irem dericinin son zamanlarda çok popüler olan aşkımız olay olacak şarkısı çalıyordu. Ben saniya sayıp tırnak kenarlarımdaki etleri yolarken kırmızı ışağa yakalanınca sanki bu yolculuk hiç bitmiycekmiş gibi geliyordu.

Ben hala camdan bakarken kendimi kaybetmiş bir yandanda şarkıyı anca kendi duyabileceğim bir seste mırıldanıyordum. Beklerken yanımıza bir araba daha yanaştı. İçimde benim yaşlarımda iki tane erkek vardı. Büyük ihtimal bizim üniversiteye gidiyorlardı. Şoför koltuğunda oturan inatla bana bakıyordu. Bir ara tanıyor olabilirmiyim acaba diye düşünmeye başladım hatta düşünürken hafızamda canlandırmak için  bir ara bende baktım kendisine.

Ben birden ne olduğunu anlayamadan camın kendi kendine kapanması beni biraz ürkütmüştü. Berk hocaya dönüp baktığımda direksiyonun yanında duran düğmeden onun kapattığını gördüm. Hava zaten çok sıcaktı ve bu sefer sessiz kalamıycaktım ona karşı. Zaten onunla konuşmamakta ona karşı hissettiğim şey her neyse onu değiştirmiyordu.

"Niye kapattınız camı?" diye sordum sesimin kızgın çıkmadığını umarak. Dediğime cevap vermedi ama peşini bırakmıycaktım.

"Hava sıcak diye açmıştım camı. Niye kapattığınızı öğrenebilirmiyim." diye direttim.

"İlla istemediğin bir şeyi mi yapmam lazım konuşman için."dediğine şaşırmıştım. Sırf beni konuşturmak için mi yapmıştı bunu. Bu arada yeşil ışık yanmıştı ve Berk hoca hızını hiç yavaşlatmadan yola devam etti.

" Sırf konuşmam içinmi yaptın bunu. " ona karşı sen diliyle konuştuğumu sonradan fark edip hemen düzelttim. "Yani yaptınız demek istemiştim."

Bu hareketim onu güldürmüştü. Bana bakarak bir yandan gülüp bir yandanda konuşuyordu.

"Sorun değil bana sen diye hitap edebilirsin. Sonuçta artık okul dışındada görüşücez." Dediğinde bunu sorun etmemesine sevinmiştim. Ama ona sen demek çok tuhaf geliyordu. Daha doğrusu buna alışmaktan korkuyordum.

"Ama ben hala sorumun cevabını alamadım hocam. Camı niye kapattınız."

"Sen az önce ne güzel şarkı söylüyordun söylesene tekrar." demek ki sadece kendimin duyacağı şekilde söylemiyormuşum.

Yavaştan burnumun kızardığına neredeyse emindim. Ve elim istemsizce burnuma gitti. Bütün niyetim burnumu saklamaktı şuan. Utanınca hemen burnum kızarıyordu.

En sonunda evin önüne gelmiştik. Berk hocanın evin önüne park etmesini bekledikten sonra arabadan indim. Biz tam apartmandan içeri girecekken Yağız abi de tam kapıdan çıktı.

"Derya dersin bitti demek." dedi bütün samimiyetiyle.

"Evet yağız abi ölü gibiyim şu an kendimi nasıl eve atıcam diye düşünüyorum." dedim bende ona gülümseyerek.

"Ben sana ne dedim Derya aramızda çok bi yaş farkı yok. Yani abi demenede gerek yok." dedi. Bu konuya çok fazla takıyordu. Her ona abi dediğimde aynı şeyi söylüyordu.

" Tamam Yağız. Sonra görüşürüz."dedim yine gülümseyerek.

" Görüşürüz."deyip uzaklaştı. Bizde Berk hocayla içeri girdik. Onun beni niye beklediği hakkında zerre fikrim yoktu. Ama bozuntuya vermeden merdivenleri beraber çıkmaya başladık.

" Yağızla bayağı yakınsın." dedi sesinde sanki kıskançlık vardı. Ya da ben duymak istediğim gibi duyuyordum.

"Neredeyse beş yıldır tanışıyoruz." dedim hiç ona bakmadan.

Artık ikimizde kapılarımızın önünde duruyorduk. Ben çantamdan anahtarımı bulmaya çalışırken Berk hoca yine konuşmaya başladı.

"Keşke biraz bana karşıda yakın olsan." dedi ve yine gülümsedi.

Umarım beğenmişsinizdir.

MARS (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin