Kapıyı kapatmıştım ama içeri henüz geçmemişti ki kapı tekrar çaldı. Nedense Berk hoca olduğunu düşünerek kapıyı açtım.
"Efen..." diyerek kapıyı açtım ama karşımda Berk hoca yerine Ayazı görünce kısa süreli bir şok yaşadım.
"Sen miydin Ayaz?" dedim ona gülümseyerek. O da ayakkabılarını çıkarıp içeri girmiş ve arkasından kapıyı kapatmıştı.
Ben mutfağa doğru yürürken o da arkamdan gelip bana laf yetiştiriyordu. Ayazın ablamdan da benden de dili uzundu.
"Ne o Derya az önce dövmek üzere olmadığım adam değilim diye üzüldün mü yoksa." Derken benim yarım kalan kahvemi yudumluyordu.
Bende Burçin'in içtiği kahve bardağı ile yediği browni kekinin tabağını bulaşık makinesine yerleştiriyordum. Yerleştirip makinenin kapağını kapattıktan sonra Ayaz'a döndüm.
" Nereden çıkardın onu Ayaz. Yine başladın saçmalamaya."dedikten sonra Ayaz'a karşı yaptığım özel bakışımı yaptım.
" Hadi be ordan. Sevmiyoruz diye tanımıyorda değiliz. Resmen görüşürüz deyişin bile sabaha çıkmazsın inşallah der gibiydi adama. " Kendinden çok emin bir tavırla söylemişti bunları.
Ben ise ona aldırış etmeden odama doğru yürümeye başladım.
"Tamam çok konuşma sen istersen. Kahveyide içtikten sonra makineye koy bir zahmet." dedikten sonra odamın kapısını kapattım ve kendimi yatağıma attım.
Bugün nedenini bilmeksizin çok yorgun hissediyordum. Kaç dakika yatakta tavanı izler bir şekilde durdum bilmiyorum. Kalkmaya karar verdiğimde çalan telefonum da bana yataktan kalkmam için yardım eli uzattı. Kapının yanına koyduğum çantama gidip telefonumu çantamın hangi gözüne koydum acaba diye ararken tam bulmuştumki çalması durmuştu.
Yanıp sönen ekrana baktığımda Gizemin adı yazıyordu. Üstümü değiştirdikten sonra aramaya karar verip telefonu komidinin üzerine koydum. Dolabımda kırmızı kareleri olan pijama altıyla onun üzerine kırmızı ayıcıklı tişörtümü giydim. Ve telefonu elime alıp yatağıma uzanıp Gizemi aradım.
"Ne oldu Gizem."
"Derya şu telefonu açtığımda bir kerede güzel bir şey duymak istiyorum. Ne oldu lafını değil."
Dediğinde çok haklıydı beni arayan kim olursa olsun sonradan geri döndüğümde telefonumu açar açmaz ne oldu derdim."Sana telefonda güzel şeyler söyleyen birisi vardır diye tahmin ediyordum ben." dedim alaylı bir şekilde.
"Neyse sen iyisin dimi. Bugün iyi görünmüyordu. O yüzden bir arayım dedim." sesinde ki endişe hissedilebiliyordu. Gizem babasını kaybettikten sonra bütün yakınlarına karşı daha da hasaslaşmıştı.
"Bir şeyim yok iyiyim ben."
"Derya sana son defa soruyorum dün akşam Berk hocayla ne yaptınız." Bu gün bütün gün bu soruyu sormuştu. Ben de inatla sadece ona yardım ettiğimi söylemiştim ki bu doğruydu.
Doğruyu söylemiş ama eksik anlatmıştım. Beni eve bırakıp bakkala kadar geldiğini anlatmamıştım sadece. Çünkü Gizem hayel kurmaya bayılan biridir ve işin tuhafı bu hayellerinin içine benimde hapsetmeyi pembe bulutlara sarmaya başarabiliyordu. O yüzden beni bu konu hakkında ümitlendirmesini istemedim. Zaten ümitlenecek de bir şey yoktu ortada. Anlaşılan bu sefer ümitlenmem için Gizeme de ihitiyacım yoktu.
"Hiç bir şey yapmadık Gizem. Sana yarın çok önemli bişey anlatıcam. " dedim merak uyandıran bir ses tonuyla.
"Şimdi anlat Derya dayanamam yarına kadar."
Dayanamıyacağını biliyordum ama Berk hocanın buraya taşındığını ve evli olduğunu söylerken yüyüzünün aldığı şekli görmek istiyordum." Hayır canım yarın söyliycem. Yarın görüşürüz okulda." dedim ve cevap beklemeden yüzüne telefonu kapattım.
Ev halkı yavaştan saat dokuza doğru evde toplanmıştı. Annem yemeklere girişmişti işten gelir gelmez. Bende onun yanında pilavın yanına aldığı nuggetları kızartıyordum.
En sonunda yemekler pişmiş ve sofraya oturmuştuk. Ben bir yandan yemek yerken bir yandanda sebepsiz bir şekilde berk hocanın nasıl evli olabileceğini düşünüyordum.
Umarım beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARS (TAMAMLANDI)
RomanceDibine Kadar Aşk Serisi-1 *** ..."Neden?" diye sordum bakışlarımı dudaklarından tekrar gözlerine kaldırarak. O an biraz daha yaklaştı. Burnu neredeyse burnuma değiyordu. Bu yakınlık çok fazlaydı. Benimle böyle oynaması adil değildi. Geri gitmeye ça...