BÖLÜM 8

704 33 1
                                    

"Kış çiçeğim. Sana ne oldu, ne düşünüyorsun dertli dertli." dedi babam elindeki çatalı gözlerimin önünde sallarken.

Babam Lilaya yaz aylarından temmuzda doğduğu için yaz çiçeğim, bana kış aylarından ocakta doğdum içinde kış çiçeğim diyordu. Ayaza ise at sineği diyordu. Oda eylül ayında doğmuştu ama ona öyle seslenmesinin sebebi bu değildi ayaz bir kişiye bir konu hakkında sardımmı bir daha peşini zor bırakırdı.

"Yeni komşuyu düşünüyordur baba." ben daha cevap veremeden Ayaz hemen lafa girmişti.

Tam karşımda oturan Ayazın bacağına tekme atmaya çalıştım. Ama beceremedim. Ayaz ise becerememin şerefine karşımda pis pis sırıtıyordu.

" Ne oldu yeni komşularla aranda bir sorun mu oldu yoksa kızım." diye sordu babam yüzüme telaşlı bir şekilde bakarken.

"Hayır baba yok bir sorun."dedikten sonra imalı bir şekilde Ayaza bakarak devam ettim konuşmaya." Yeni komşu benim hocam, Ayaz ondan bahsediyor. " sesim tahmin ettiğimden de sert çıkmıştı. Lafımı bitirdikten sonra gülümseyerek babama döndüm.

" İyi bir sorun yok o zaman."dedikten sonra tabağında duran bir kaç yudumu da ağzına atıp." Size afiyet olsun çocuklar. Hayatım seninde ellerine sağlık. "diyerek sofradan kalktı.

Babamın anneme karşı olan aşkına hayrandım. Arasıra atışmaları oluyordu ama aralarındaki her neyse gerçekti. Sanki uzansam elle tutabilecektim. Aslında bundan çok beni etkileyen tanışma hikayeleriydi.

Babam trafik polisiydi bir gün yolda kaza olunca o da ambulansla beraber gitmiş hastaneye annemde hemşire olduğu için ilk orada karşılaşmışlar. Babam onu o gün gördüğü gibi aşık olmuş anlattığına göre. 'Hafta yedi ben sekiz hastanedeydim.' diye anlatır babam bu hikayeyi hep. Sonunda annemi ikna etmeyi başarmış tabi. Ama aslında annemde ona aşık olmuş ilk gördüğünde onada niye bu kadar uğraştırdın dediğimizde ise 'e kız evi naz evi olucak o kadar.' der.

Yemek bitince tabiki bulaşıklar yine benim elimi öpmüştü. Bulaşıkları yerleştirdikten sonra hemen banyoya girdim ve kendime küçük bir konser vererek Berk hocayı da karısı Burçini de aklımdan çıkarmaya çalıştım. Ve bir nebze başarılıda oldum sayılır. Kısa bir süreliğine olsada.

Banyo yaptıktan sonra hemen odama gidip saçımı kurutup yatağıma girdim.

***

Sabah alarmım çaldığında. Hiç ummadığım bir şekilde güne enerji dolu başladım. Yatağımdan kalkıp şarkı mırldanırken bir yandanda üzerime dolabımda aldığın lila rengindeki şort tulumumu giydim. Bu gün sadece iki saat dersim olduğu için hasır küçük bir çantaya kalem kutumu koyup boynuma taktım.

Okula geldiğimde tahmin ettiğim gibi karşımda Gizemi gördüm. Resmen fakültenin girişinde beni bekliyordu.

"Derya benden kurtulamazsın artık. Telefondan kaçabilirsin ama okulda asla. Çabuk anlatıyosun şu önemli şeyi..." diye başımı yemeye devam ederken daha fazla nefesini tüketmemesi için,
"Tamam Gizem anlatıcam. Gel oturalım kafaye." dedim.

Derse neredeyse yarım saat vardı. Bol bol vaktimiz vardı. Kafede her zamanki gibi cam kenarına oturduk. Ve iki kahve söyleyledikten sonra konuşmaya başladık.

"Berk hoca bizim apartmana taşındı." dedim tam devam edicektimki Gizem hemen lafa girdi.

"Ohaa inanmam kızım bak bu sizin kaderinizde var siz kesin aşık olacaksınız." onu daha fazla ümitlendirmeyip evli olduğunuda söyledikten sonra vah vah deyip geçti.

Mustafa hocanın dersleri bittikten sonra gizemle koridorda yürürken yanımıza murat geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mustafa hocanın dersleri bittikten sonra gizemle koridorda yürürken yanımıza murat geldi. Ve gizemle programları olduğu için beni bırakıp gittiler. Bende okuldan çıkmış minibüs durağında beklemeye başladım. En fazla 10 dakika beklemiştim ki okuldan çıkan siyah arabanın önümde durmasıyla şok oldum. Yavaşça camı açarak Berk hoca kendini gösterdi.

"Derya eve mi?" diye sordu.

"Evet hocam minibüs bekliyorum."

"Hadi gel ben de eve gidiyorum. Beraber gidelim." dedi bütün tatlılığıyla. Reddetmek çok zor gelmişti o an. Ona karşı böyle hissetmem doğru değildi. Adam evliydi. Gerçekleri kendi yüzüme tokat gibi çarptığımda olumsuz cevap vermek için hazırdım.

"Sağolun hocam. Gerek yok ben giderim." dedim ve minibüsün geleceği yöne doğru bakmaya başladım.

"Çok beklersin daha." dedi alaylı bir ses tonuyla. Hala gitmemişti. Ben vericek cevap bulamayınca o konuşmaya devam etti.
"Çok sık gelmez Derya bu saatlerde gelsede dolu olur. Hadi bin." Dediğinde çok haklıydı aslında. Bende kabullenip arabaya bindim.

Umarım beğenmişsinizdir.

MARS (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin