BÖLÜM 10

707 26 1
                                    

Gülüşüyle dikkatim dağıldı. Söylediğini anlamam uzun sürdü. Bu da yüzüne sebepsizce uzun bakmama neden oldu. Söylediği şeyi idrak ettiğimde ise ağzım istemsizce o şeklini almaya başladı. Kendimi daha fazla rezil etmemek için konuşmaya karar verdim.

"Bence etrafınızda size yakın olan yeterince kişi var."

Sözcükler ağzımdan istemsizce çıkmıştı. Dediğime ben bile şaşırırken bizim dairenin kapısı açıldı. Ve karşımda benden bişey isteyeceğini anladığım bir Ayaz belirdi.

Berk hocaya dönüp iyi günler diledikten sonra içeri girdim. Girmemle Ayazın ağzının açılması bir oldu.

"Derya senden çok önemli bişey istiycem. Bunu sadece sen yapabilirsin. Ne olursun tamam de..."

Kendimi oturma odasında ki kanepeye
atmış sızmak üzereydim. Susmaya niyeti olmadığını anlayınca lafa girdim.

"Ayaz uzatma ne istiyceksen söyle. Kafam kazan gibi zaten."

Elleri önüne bağlı bir şekilde uslu çocuk edasıyla gelip yanıma oturdu.

"Derya annemler yazlığa gidiyormuş."

Benden ne istiyceğini anlayamamıştım. Kafamı eee dercesine salladım. Devam etti.

"Beni almıycaklarmış. Söylesene benide alsınlar. Babam seni dinler."

Annemler her sene bu zamanlarda yıllık izne çıkar ve yazlığa giderlerdi. Ve normalde Ayaz gitmek istemezdi. Şaşırmıştım.

"Sen niye gitmek istiyosun ki?" diye sordum.

"Çünlü Emre ve kuzenide yazlıktalar."

Söylediğine sırıtırken cevabını bildiğim soruyu sordum.

"Bu kuzeni Nil olabilirmi acaba?"

Derken kalkmış mutfağın yolunu tutmuştum. Kendime su doldururken Ayazın arkamdan ayak sesleri geldi.

"Evet o. Yardım edicen mi? Konuşcan mı babamla?"

Derken yüzünde yavru kedi ifadesi vardı. Aslında biraz acı çektirmek istiyordum ona ama şuan buna bile gücüm yoktu. Tamam diyerek başımdan savuşturdum. Ve odama gidip son derece rahat olan kırmızı üzerinde penguenler olan pijamalarımı giydim ve yatağımın içine girdim.

Başım fena bir şekilde ağrıyordu. Rüzgar çarpmıştı herhalde.

Yatarken Berk hocanın son söylediği şeyi düşünmeye başladım. 'keşke biraz bana karşıda yakın olsan.' ne demek istemişti ki. Acaba ona sen diye hitap etmediğim içinmi öyle demişti. Başka türlü olamazdı herhalde. Daha fazla düşünmemek için kafamı sağa sola salladım. Ama pek işe yaramamış. Berk hocayı, gülüşünü, gözlerini bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Onu gördüğüm andan itibaren kendimde değildim sanki. Hafif bir sarhoşluk vardı üstümde. Kendimi hiçbir şeye tam anlamıyla veremiyordum. Büyülenmiştim sanki.

***

"Derya. DERYA. Deryaaa. Kalksanaaaaa."

Gözlerimi yavaş yavaş araladım. Ve kolumu neredeyse çıkcak gibi sallayan Ayazla karşı karşıya geldim. Kolumun çıkma ihtimaline karşı konuştum. Yoksa sallamayı bırakmıycaktı.

"Ne var neeee. Ne istiyorsun yinee."

"Annemler geldi. Yemekte hazır annem söyledi uyandır diye."

"Tamam geliyorum."

Dedikten sonra ayaklarımı sürüye sürüye mutfağın yolunu tuttum.

"Uyuyan güzelimde uyanmış sonunda." dedi babam ben daha gözlerimi bile açamazken.

MARS (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin