Tevbe Kapısı Nasıl Şeydir?"

61 3 1
                                    

Ali Radiyallâhû Anh, Rasül-u Ekrem Aleyhisselâm'dan Sorup, "Yâ Rasülullah... Tevbe Kapısı Nasıl Şeydir?" Dedi. Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz Buyurdu ki, "Yâ Ali! Allahû Teâlâ Mağribten Ötede Tevbe İçin İki Kanatlı Bir Kapı Yapmıştır; Her Kanadı Cevherden ve İnciden. Bir Kanadından Diğer Kanadına Kırk Yıllık Yoldur. Tevbe-i Nasûh ile Tevbe Eden Her Kulun Tevbesini O Kapıdan Allahû Teâlâ Dergâhına Getirirler..." Muaz İbn Cebel Dedi ki, "Yâ Rasülullah... Tevbe-i Nasûh Nedir?" Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz Buyurdu ki, "Tevbe-i Nasûh Odur ki, Kul Kendi Günâhına Öyle Bir Pişmân Ola ki, Bir Daha Hiç O Günâha Avdet Etmeye; Sağılmış Süt, Memeye Avdet Etmediği Gibi..." ve Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz Yine Buyurdu ki, O Kapı, El'ân Halk Üzerine Açıktır. Tâ Hakk Teâlâ Ayı ve Güneşi Mağribten Doğduracağı Zamana Kadar. O Kapıyı Allahû Teâlâ'nın Emri ile O Zaman Halk Üzerine Kapayalar. Ondan Sonra Hiçbir Günâhkârın Tevbesi Kabûl Edilmez ve Hiçbir Kâfirin İslâm'ı da Artık Kabûl Edilmez. Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz Burada, Şu Âyet-i Kerîmeyi Okudu [...Arapça Metin...] Übey İbn Ka'b Radiyallâhû Anh Dedi ki, "Yâ Rasülullah... Ondan Sonra Bu Cihân Ne Olacak? Ayın ve Güneşin Hâli Nice Olur?" Peygamber Aleyhisselâm Buyurdular ki, "Ondan Sonra Aya ve Güneşe Yine Allahû Teâlâ Nûrunu Feyz Eder, Evvelki Gibi Meşrikten Doğarlar ve Mağribte Dolanırlar. O Vakitten İtibâren Kıyâmete O Kadar Kalır ki, Bir At Yavrusu Doğsa, Henüz Binilecek Hâle Gelmeden Kıyâmet Kopar ve İsrâfil Aleyhisselâm Sûru Üfürür. Bütün Halk Ölürler. Kimse Bilmez ki, Hâl Nedir? Hiç Kimsenin Haberi Yokken ve Bütün İnsanlar Gâflette iken Ânsızın Sûr Sesini İşitirler. Nitekim Allahû Teâlâ Buyurur [...Arapça Metin...] Yani, "Ânsızın Gelir..." ve Bir Âyet-i Kerîmede de Buyurulur ki, [...Arapça Metin...] ve Başka Bir Âyette de Şöyle Buyurulur [...Arapça Metin...] Yani, Kıyâmet O Şekilde Erişir ki, İki Kişi Oturup Konuşmakta iken Ânsızın Biri Bir Yana, Biri Bir Yana Düşer; İkisi de Can Verirler. Ondan Sonra Bu Cihân Kırk Yıl Hâlî Kalır. Yer ve Gök ve Hava ve Yıldızlar Olduğu Yerde Kalırlar ve Yine Ay ile Güneş Doğup Dolanırlar. Gökten Yağmurlar Yağar, Yerden Nebâtlar ve Ağaçlar ve Yemişler Bitip Dökülür. Kimse Bulunmaz ki Onlardan Faydalana? Ne İnsanlardan Ne Vahşi Hayvan ve Ne de Kuşlar ve Ne de Yırtıcı Hayvanlardan Hiçbirisi Bulunmaz. Ondan Sonra Allahû Teâlâ Emredip, Bütün Feriştehlerin Canını Kabzeder. Yerde ve Gökte Cebrâil Aleyhisselâm, Azrâil Aleyhisselâm ve İblisden Aleyhillâne Başka Hiç Kimse Kalmaz. Ondan Sonra Allahû Teâlâ Cebrâil Aleyhisselâm'a Buyurur, "Yere İn Gör ki, Yerin Hâli Nicedir?" Cebrâil Aleyhisselâm Yere İnip Görür ki, Cihân Mamûrdur; Yemişler, Bitkiler Bitip Sular Akmakta, Bostanlar Tazelenmiş, Altın ve Gümüş Ne Kadar Varsa Yerden Dışarı Çıkmış, Taş, Toprak Gibi Dökülmüş Yatıyor Amma Mahlûkâttan ve Hayvanlardan Hiç Kimse Yoktur ki, Bunlardan Faydalansın? Cebrâil Aleyhisselâm Yine Göğe Yükselir ve Allahû Teâlâ Buyurur ki, "Yâ Cebrâil, Ne Gördün?" O da, "Yâ Rabbi, Sen İyi Biliyorsun; Halkı Gördüm, Hepsi Kırılmışlar ve Cihân ise Mamûr Kalmış..." Allahû Teâlâ Buyurur ki [...Arapça Metin...] Yani, "Ben Bu Yeri ve Bu Yerde Ne Varsa Yarattım, Yine Sonunda Bana Mirâs Kalacaktır ve Bu Halkın Hepsinin Dönüşü Benim Dergâhımadır. Dünyâdan Ötürü Bana Âsi Oldular, Emrime Muhâlefet Ettiler, Kanları Döktüler, Türlü Türlü Fesâtlar İşlediler. Bugün O Nizâ Ettikleri Dünyânın Bütünü Bana Kaldı. Onları Ölümle Kahrettim! Yok Oldular..." Ondan Sonra Allahû Teâlâ İblisi Aleyhillâne ve Cebrâil'i Aleyhisselâm ve Melek'ül-Mevt'i Aleyhisselâm Öldürür Kendisi Hayy ve Bâkîdir. Hayatı O Celle Celâlühû Yaratır, Hayata İhtiyacı Yoktur. Mevti de O Azze ve Celle Yaratır, Kendisine Mevtten Zarar Yoktur. Ondan Sonra Hakk Teâlâ Kendi Azâmet ve Saltânatından Sual Eder ve [...Arapça Metin...] Yani, "Padişâhlık Bugün Kimindir?!" Buyurur, "Hani Padişâhlık Davâsı Edenler? Birbirini Yağma Edip Birbirini Dünyâ Padişâhı İçin Öldürürlerdi..." Cevap Verecek Herhângi Bir Kimse Bulunmadığından Kendi Azâmeti ve Ceberutu ile Kendine Cevap Verip Buyurur ki, "Mülk ve Padişâhlık Yalnız Allah'ındır ki, Vahîd'dir. O'nun Asla Şerîki Yoktur. Hep Mahlûkâtı Ölümle Kahreder..!" Cihân Bu Hâl Üzere Tamam Kırk Yıl Kalır. Allahû Teâlâ Bütün Mahlûkâttan Evvel İsrâfil Aleyhisselâm'ı Dirilterek Yine Sûr'u Üfürür ve Bütün Halk Dirilirler ve Hesap Yerine Gelirler. Ondan Sonra Allahû Teâlâ Bunlara Hesap Sorar ve Dahi Ayı ve Güneşi Kendi Heybeti ile Çağırır. Ay ve Güneş Korkudan Kapkara Olarak Toplanırlar. Bir Top Gibi Olurlar; Allahû Teâlâ'nın Hışmından... Hakk Teâlâ'nın Buyurduğu Gibi [...Arapça Metin..] Şimdi İkisi de Arş altında Secde Ederler ve Derler ki, "Yâ Rabbi... Bizi Bu Halkın Mâsiyeti Sebebiyle Azâb Etme. Zirâ Sen Bilirsin. Gerçi Halk Mâsiyeti Bizim Şûlemizle İşlediler ve Lâkin Mâsiyette Biz Bunlara Müttefik Değiliz ve Bunları Mâsiyetten de Men' Etmek Elimizden Gelmezdi..." Bunlar Böyle Deyince Hakk Teâlâ Buyurur ki, "Gerçek Söylersiniz; Siz Benim Mutî' Kullarımsınız. Arş Nûrundan Yarattım, Yine Arş Nûruna Reddedeceğim..." Ay ve Güneşi Yine Arş Nûruna Reddeder, İkisi Beraber Fânî Olurlar.

İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ  ?[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin