Değerli Din Kardeşim !Farz et ki Bugün karşılıklı sohbet ediyoruz, iman esaslarından olan ahiret gününden ve bugünde Allah'a verilecek hesaptan söz etmek istiyorum.
İnsan sorumluluk taşıyan bir yaratıktır. Bu, onun temel özelliklerinden
birisidir. Allah'ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmakla yükümlü olan insan,mutlaka bir gün O'nun huzurunda dünyada yaptıklarından sorgulanacaktır. Çünkü O, tesadüfen dünyaya gelmiş değil, Allah'ın takdir ve yaratması ile var olmuştur. Hem de Allah Teâlâ kâinatta olan her şeyi onun hizmetine vermiştir.
Kur'an-ı Kerim'de:
"Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri
getirilmeyeceğinizi mi sandınız" (Mü'minûn, 23/115)buyurulmuş
ve insanın bir gün hesaba çekileceği bildirilmiştir.
Öldükten sonra dirilip Allah'ın huzuruna getirileceğimiz bu güne
"Hesap Günü" diyoruz. Bugün insanın en önemli günlerinden bir gündür.
Peygamberler bile bugünün dehşetinden Allah'a sığınmışlardır. İşte bu
Peygamberlerden biri, İbrahim aleyhi's-selâm'dır.
Bakın o, Allah Teâlâ'ya nasıl dua ediyor:
"(Ey Rabbim) İnsanların dirilecekleri (ve huzuruna gelip hesap verecekleri) gün, beni utandırma. O gün ne mal fayda verir, ne evlât. Ancak Allah'a temiz bir kalp(imanla beraber sağlam inanç) ile gelenler başka"( Şûara, 26/87-89.)
Hz. İbrahim bu duası ile bize örnek oluyor, yol gösteriyor. Zaten onun
yaptığı bu duanın Kur'an-ı Kerim'de yer almasının hikmeti de budur. Ayet-i Kerime'de şu hususlara dikkatimiz çekiliyor:
Ey insanlar, öleceksiniz fakat sonradan dirilip Allah'ın huzurunda hesap vereceksiniz. Bunu hatırınızdan çıkarmayın, hazırlıklı olun. İbrahim aleyhi's-selâm bir Peygamber olduğu, hatta Allah'ın dostu olma şerefi ile şereflendiği halde hesap gününü unutmuyor ve o gün mahcup duruma düşmemesini Allah Teâlâ'dan niyaz ediyor.
Bu Peygamberi örnek alın; Allah'a yönelin, yalvarın ve o gün hesabınızın kolay geçmesini Allah'tan dileyin. Kimseye güvenmeyin, Allah'ın rızasını kazanmaya çalışın. O, razı olmadıkça kimsenin size/bize bir iyilik yapamayacağını unutmayın.
Çünkü Allah izin vermedikçe hiç kimsenin bir başkasına şefaat(yardım/birbirlerine hakkı tavsiye / ) etmesi de söz konusu değildir. O halde yapacağımız şey, Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu da ancak O'nun emirlerine itaat etmek ve yasaklarından sakınmakla olur. Evet, o gün mal ve evlâdın fayda vermeyeceği bir gündür. Nitekim başka bir âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:
"Ey insanlar, Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden (kıyamet gününden) çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan Allah'ın affına güvendirerek sizi yanıltmasın."( Lokman, 31/33.)
O düşünmesi bile insana dehşet veren günde herkes kendisi ile meşgul
olacak, başkası ile ilgilenmeye ayıracak zamanı olmayacaktır. Nitekim
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"O gün kişi kardeşinden, annesinden babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır" (Abese, 80/34-37.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ ?[Tamamlandı]
SpiritualAkıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmediği Şeylere, Yok Diyemez. Akıl da, Mânevîyatı, Fizik Ötesini Anlayamaz. Aklımızdan Faydalanmamız İçin Allahû Teâlâ, Din Işığını Gönderdi. Gö...