Son zamanlarda-hadsizler dahi hadlerini aşıp-muctehidlik edasıyla ve kıt akıllarıyla hüküm ve ahkam çıkarmanın ve de bunların rehberliğinde aşırılığa ve ısrarlı oluşlarını göremeyecek kadar cahil ve ukala ile başsız,başlarını alıp gittiklerine şahit oluyoruz günden güne artarak...
Cumhuriyet tarihiyle başlanan ve kendilerine malzeme fabrikası haline gelinen-Ehli sünnet çizgisindeki ameli(hanefi-şafii-hanbeli-maliki) imamları gözardı edilerek ve de bu zatları kimi zaman da cehaletlerinden ötürü cahillikle suçlamaları...
Hakikatı yoketme ve karalama ile kaos zihniyeti oluşmaya vakıf olan ve bunu da başaran yahudi zihniyetlerce,Cumhuriyetin ilk yıllarında faaliyetlerine başladıklarını da göremeyecek kadar ahmaklar...
Şöyle ki: 1924 Yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Kurulur.
Zamanın Azılı Din Düşmanlarından biri olan İsmet Inönü ye:
"Efendim Biz Bu Dini Ortadan Kaldırmaya Çalışıyoruz !
Siz İse Diyaneti Kuruyorsunuz" Diye Sitem Ederler.
Cevap Verir Inönü:
"SİZ BİLMEZSİNİZ, DİN MİHRAPDAN YIKILIR"Ve kendi mihraplarına da dönemin avrupalılaşma ve modernistleşmeye olumlu ve ılımlı akımcıları da Türkiye'de aktif rol oynatarak oyunlarına beyin jimnastiğiyle-yunan felsefesinin,hint mistisizmiyle yoğrulup,iran şia'sıyla bütünleştirerek-bilgisiz ve araştırmaktan yoksun ve akıl çıkmazıyla başlayıp ve de günümüzde de verdikleri mücadelenin meyvelerini de görmekteyiz her geçen gün...
Kim bu sunulan malzeme veya malzemeler:
Pâkistan'da Mevdûdî ve Hamîdullah ve Teblîg-ı cemâ’atcılar ve Mısır'da Cemâleddîn-i Efgânî ve Kâhire Müftüsi Muhammed Abduh ve bunun talebeleri Seyyid Kutub ve Reşîd Rızâ gibi mezhebsiz ! kimseler ve bunların kitablarını okuyarak aldananlar, mezhebleri birleştirmeli diyorlar.
Dört mezhebin kolay taraflarını seçip toplamalı, islâmiyeti kolaylaştırmalı diyorlar. Kısa akılları ile, noksan bilgileri ile, bu fikri savunuyorlar. Kitablarına göz atılınca, tefsîr, hadîs, üsûl ve fıkıh bilgilerinden haberleri olmadığı, çürük mantıkları ve yaldızlı yazıları ile, cehllerini ortaya koydukları hemen görülmektedir.
Çünkü:1. Dört mezhep âlimleri (Hükm-i müleffık bâtıldır) buyuruyor. Yani, birkaç mezhebe birlikte uyarak yapılan bir ibâdet, bu mezheblerin hiç birinde sahîh olmadığı zaman, mezhebleri karıştırması bâtıl olur, sahîh olmaz. Dört mezheb âlimlerinin (Rahmetullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn) bu söz birliğine uymayan kimse, bu mezheblerin hiçbirinden olmaz. Mezhebsiz olur. Mezhebsiz olanın işleri, islâmiyete uygun olmaz. Uydurma olur. Dîni oyuncak hâline getirmiş olur.
2. Müslümanları, ibâdetleri tek bir yolda sıkıştırmak, islâm dînini güçleştirmek olur. Allah'ü Tâlâ ve O'nun Peygamberi (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem), isteselerdi, herşeyi açık bildirirler, işler tek bir yola uyarak yapılırdı. Fakat, Allah'ü Teâlâ ve O'nun Resûlü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) insanlara acıdıkları için, herşeyi açık bildirmediler(KUR'AN yeter savını savunanların cahillikleri ve ahmakliklari ise apayrı bir trajikomik).
Ehl-i sünnet âlimlerinin (Rahmetullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn) anlayışlarına göre, çeşitli mezhebler/Rehberler/Öncüler(nakli deliller doğrultusunda-Kur'an ve sünnet-merkezli) Rabb(cc) izniyle nuzül eyledi islam ümmeti için. Bir kimse sıkışınca, kendi mezhebinin kolay tarafına kayar. Dahâ da sıkışınca, başka mezhebi taklîd ederek, o işi kolayca yapar. Tek mezhep yapılırsa, böyle kolaylık olmaz. Mezhebsizler, kolaylıkları topladık sananlar, farkına varmadan, müslümanların işlerini güçleştirmiş/bidat etmiş olurlar.
Her bidat,delalettir.
3. Bir ibâdetin bir kısmını bir mezhebe göre yaparken, diğer kısmını, bu mezhebe göre yapmayıp, başka mezhebe göre yapmaya kalkışmak, birinci mezheb imâmının bilgisini beğenmemek olur. Selef-i sâlihîni (Rahmetullahi Teâlâ Aleyhim Ecma’în) techîl etmenin küfür olduğu yukarı da bildirilmişti.
İbâdetleri değiştirmek istiyenler, Ehl-i sünnet âlimlerini (Rahmetullahi Teâlâ Aleyhim Ecmaîn) tahkîr edenler, târihte çok görüldü. Mezheblerin kolaylıklarını seçip, dört mezhebi kaldırmalı diyenlerin, mezheb imâmlarının kitâblarından bir sahifeyi bile doğru okuyup anlayamadıkları meydandadır. Çünkü, mezhebleri ve mezheb imâmlarının yüksekliklerini anlayabilmek için, âlim olmak lâzımdır. Âlim olan, câhilce, ahmakca bir çığır açıp, insanları, felâkete sürüklemez. Târih boyunca, ortaya çıkmış olan câhillere, sapıklara aldananlar, felâkete sürüklenmişlerdir. Bindört yüz seneden beri her asırda gelmiş olan ve hadîs-i şeriflerle övülmüş bulunan (Ehl-i sünnet) âlimlerine uyanlar, saâdete kavuşmuşlardır. Bizler de ecdâdımızın, o sâlih, temiz müslümanların, Allah için, islâmiyetin yayılması için, canlarını veren şehitlerin doğru yoluna sarılmalı, türedi dinde reformcuların zehirli, zararlı yazılarına aldanmamalıyız!
Yukarıda isimleri zikrettiğim şahısların tümü,Ilim de/Amel de/de Itikad da ve de Tasavvuf/Tarikat da-Imam-i Rabbani(R.A)nin tırnağının dörtte birinin çeyreği dahi olamazlarken...
Bu ısrar vehameti ve cehaleti ne diye...!!!
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinde daim olunmamız temennisiyle ve dua'sıyla...Dua ile selametle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ ?[Tamamlandı]
SpiritualAkıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmediği Şeylere, Yok Diyemez. Akıl da, Mânevîyatı, Fizik Ötesini Anlayamaz. Aklımızdan Faydalanmamız İçin Allahû Teâlâ, Din Işığını Gönderdi. Gö...