Dâvûd-i Tâî Hazretleri:

104 3 0
                                    

Dâvûd-i Tâî Hazretleri:

Sekizinci Yüzyılda, Horasan ve Irak Taraflarında Yetişen Evliyânın Büyüklerindendir. İsmi, 'Dâvûd' Olup, Babasının İsmi, 'Nasîr'dir. Künyesi, 'Ebû Süleymân' Lakâbı, 'Sirâcüddîn'dir. Tayy Kabilesine Mensup Olduğu İçin, 'Tâî' ve 'Küfe'de Doğduğu İçin, 'Küfî' Nisbeleriyle Meşhûrdur. Aslen Horasanlıdır. Doğum Tarihi Bilinmemektedir. 781 (Hicrî 165) Senesinde, 'Bağdat'ta Vefât Etti. Kabri, Oradadır.

Çocukluğundan İtibâren İlim Öğrenmeye Başlayan Dâvûd-i Tâî, Zamanının Âlimlerinden Çeşitli İlimleri Tâhsil Etti. Tâbiînden Numan bin Sâbit, Abdülmelik bin Umeyr, Habîb bin Ebî Amre, Hamîd et-Tavîl, İsmâil bin Ebî Hâlid, Süleymân el-A'meş, Muhammed bin Abdurrahman bin Ebû Leylâ Gibi Büyüklerden Hadîs-i Şerif Dinledi.

Gençliğinde İlim Tâhsiliyle Meşgûl Olan Dâvûd-i Tâî'nin Kalbinde Dünyâya Karşı Sevgi de Vardı. Bir Gün, Ölen Bir Kimsenin Arkasından Mersiye, Ağıt Söyleyen Bir Şarkıcının Söylediği, "Hangi Güzel Yüz ki Toprak Olmadı, Hangi Tatlı Göz ki Yere Akmadı..." Beytini İşitince, Dünyâya Karşı Sevgisi Azaldı. Gençliğinde Yaptığı Bâzı Hareketlere Pişman Oldu. Kalbine Bir Ateş Düştü, Şaşkına Döndü. Derdine Çâre Bulmak İçin de Dolaştı. Bağdat'ta Bulunan, Zamanının En Büyük Âlimi Îmâm-ı A'zâm Ebû Hânîfe Hazretlerinin Huzuruna Geldi. Îmâm-ı A'zâm, Bunun Yüzünün Renginin Değiştiğini Görünce Sebebini Sordu. Dâvûd-i Tâî de, "Dünyâdan Soğudum. Bende Meydana Gelen Bu Hâli, Anlatamayacak Hâldeyim. Bu Hâlin Ne Olduğunu Okuduğum Kitaplarda Bulamıyorum. Ne Yapmamı Tavsiye Edersiniz?" Dedi. Îmâm-ı A'zâm Hazretleri Ona, İlme ve Az Konuşmaya Devam Etmesini Tavsiye Etti. Dâvûd-i Tâî, Îmâmın Gösterdiği Yolda, Dünyâya Düşkünlüğü Tamamen Terk Edip, Dinin Emir ve Yasaklarına Uymada, Harâm ve Şüphelilerden Kaçmada Örnek Olacak Şekilde İlerledi. Evine Çekildi. İnsanların Arasına Karışmadı. İbâdetlerini Hep Evinde Yaptı. Aradan Bir Müddet Geçtikten Sonra, Îmâm-ı A'zâm Hazretleri Evine Gelip, "Evde Oturup, İnsanlar Arasına Karışmamak Uygun Değildir. Talebe Arkadaşlarının Arasına Gir. Onları İyi Dinle, Fakât Hiç Konuşma, Meseleleri Çok İyi Öğren!" Buyurdu. Dâvûd-i Tâî de, "Peki Efendim!" Diyerek, Îmâm-ı Muhammed, Îmâm-ı Ebû Yûsuf, Îmâm-ı Züfer Gibi Arkadaşlarının Arasında Bir Sene Daha Derslerine Devam Etti.

Dâvûd-i Tâî Hazretleri Hem Îmâm-ı A'zâm Ebû Hânîfe Hazretlerinin Derslerine Devam Etti, Hem de Zamanındaki Tasâvvuf Ehli Velî Zâtların Sohbetlerinde Bulundu. Ayrıca, 'Silsile-i Aliyye' Adı Verilen ve İnsanlara İslâm Dininin Emir ve Yasaklarını Anlatıp, Onların Dünyâ ve Âhirette Saâdete, Kurtuluşa Ermelerine Vesile Olan Velîler Zincirinin Dördüncüsü Olan Câfer-i Sâdık Hazretlerinin Sohbetinde de Bulundu. Bir Gün Câfer-i Sâdık Hazretlerine, "Ey Peygamber Efendimizin Torunu! Kalbim Çok Karardı. Bana Nasihât Eder misiniz?" Dedi. Hazreti Câfer-i Sâdık, "Ey Dâvûd! Sen, Zamanımızın Zâhidisin, Benim Nasihâtime Ne İhtiyacın Var?" Dedi. Dâvûd-i Tâî, "Ey Rasülullah'ın Torunu! Peygamber Efendimizin Mübârek Kanını Taşıman Hasebiyle, Senin Bütün İnsanlardan Üstünlüğün Vardır. Onun İçin Hepimize Nasihât Etmen Lâzım Değil midir?" Deyince Câfer-i Sâdık Hazretleri de, "Ey Dâvûd! Kıyâmet Günü Dedem Rasülullah'ın Yakama Yapışıp, "Din-i İslâm'a Niçin Lâyıkıyla Hizmet Etmedin? İslâm'a Hizmet, İyi, Asil Bir Soya ve Nesebe Sahip Olmakla Olmaz. Bu İş, Allahû Teâlâ'nın Emirlerini Yapmak, Yasaklarından Kaçmakla Olur!" Buyurmasından Korkuyorum." Dedi. Dâvûd-i Tâî, Bu Sözleri İşitince Ağladı ve "Yâ Rabbi! Peygamberimizin Mübârek Kanını Taşımak Şerefine Kavuşan Bir Zât, Böyle Hayret İçinde Olursa, Dâvûd da Kim Oluyor ki, İbâdetlerini ve Yaptığı İşleri Beğenmesin!" Dâvûd-i Tâî Hazretleri, İbrahim Edhem Hazretleriyle de Görüşüp Sohbetinde Bulundu.

Yirmi Sene Müddetle, Îmâm-ı A'zâm Ebû Hânîfe Hazretlerinin Derslerine Devam Edip, Başta Fıkh Olmak Üzere Bütün Aklî ve Nâklî İlimleri Tahsil Eden Dâvûd-i Tâî, Yüksek Bir Âlim Oldu. Fıkıhta İctihâd Derecesine Ulaştı. Ondan İsmâil bin Aliyye, İshak es-Selûlî, Ebû Nuaym el-Fazl bin Dükeyn, Mis'ar bin Kedâm ve Pek Çok Kimse İlim Öğrenip Hadîs-i Şerif Rivâyet Etti.

İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ  ?[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin