► Tarih-i Taberî'den / Bölüm: 16
Bu Arada Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimizin Eshâbı Dediler ki, "Yâ Rasülullah... Bu Deccal Nasıldır ve Ne Zaman Çıkacaktır?" Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Buyurdu, "Ye'cûc ve Me'cûc İskender Seddini Bozarak Çıkıp, Cihânı Fesâda Verdikleri Vakit, Deccal da Ondan Sonra Pek Eğlenmeden Çıkacak. Dünyâda Olan Bütün Cadılar, Mülhidler ve Allahû Teâlâ'dan Korkusu Olmayan Kişiler, Hepsi Onun Yanına Toplanırlar ve Ona Asker Olurlar ve Onun Bir Eşeği Olacak ki, O da Büyüklükte Deccal Gibidir. Sağ Yanında Kırk Fersenk Yer Bağ ve Bahçelik, Çayırlık ve Çimenlik Olup Dâima Deccal'ın Yanında Onunla Beraber Yürür, "Bu Benim Cennetimdir!" Der. Kendinin Has Adamları ve Muteber Kişileri Orada Olacaktır. Sol Yanında Kırk Fersenk Yer Dereler, Karanlıklar, Kar ve Yağmurlar ve Çepel, Murdar Nesneler Olacak ki, "Bu Benim Cehennemimdir!" Diyerek Kendisine İtaât Etmeyen Kimseleri Tutup Oraya Bırakır. Onunla Beraber Giden Eşeğinin Büyüklüğü Şöyledir ki, Kulağının Gölgesinde Bin Kişi Yürüyebilir. Kim ki Deccal'ın Yüzüne Baksa, Baştan Ayağa Yılanlar, Akrepler ve Ejderhâlar Bakar Gibi Görünür. O Ejderhâlar O Bakan Kişiye Hücûm Eder Gibi Görünür. Çok Kimseler Onun Elinde Hor ve Zebûn Olur, Hiç Kimse Onunla Cenk Edemez. Ahâliyi Yahudi Dinine Dâvet Eder ve Hiç Kimse Onun Elinden Kurtulamaz. Ancak, Mescidlerde ve Mihrablarda Olanlar ve Başını Secdeye Koyup Allahû Teâlâ'ya Yalvaranlar, Zikr ve Tesbihle Meşgûl Olanlar ve Peygamber Aleyhisselâm'a Salevât Getirmekte Olanlar; Bu Gibilere Deccal Zafer Bulamaz. Bu Vecihle Bütün Millet Onun Elinde Zebûn Olurlar ki, Bütün Bunlarla Onun Padişâhlığı Ancak Kırk Gün Olacaktır. Bu Kırk Gün İçinde Tamamen Mağrib ve Meşriki Kendisine Musahhar Kılar. Kırk Günden Fazla Onun Sultânlığı Olmaz.Nihâyet Müslümanlar Allahû Teâlâ'ya Tazârru' ve Niyâz Ederek Deccal'ın Elinden Feryâd Ederler. Mağrib Tarafından Mehdî Çıkar, Mehdî'nin Adı Muhammed bin Abdullah'dır; Nitekim Benim Adımdır.
Deccal Elinden Âciz ve Zebûn Kalan Müslümanlar Mehdî'nin Yanına Gelirler. Sonra Allah'ın Emri ile Îsâ Aleyhisselâm Gökten Yere İner. Mehdî, Îsâ Aleyhisselâm'ın Gökten Yere İndiğini İşitince Askeri ile Beytü'l-Makdis'de Îsâ Aleyhisselâm'ı Karşılamaya Gider. Beytü'l-Makdis'de Îsâ Aleyhisselâm ile Buluşup, Deccal'ın İşini ve Müslümanların Hâlini Haber Verir. Sonra Îsâ Aleyhisselâm Kendi Parmağında Olan Yüzüğü Mehdî'nin Parmağına Geçirip Mehdî'yi Askeri ile Deccal'a Göndererek, "Git Onu Benim Yanıma Getir..." Der. Mehdî Gelip Deccal'ı Îsâ Aleyhisselâm'a Dâvet Eder. Hazreti Îsâ Aleyhisselâm'ın Yüzüğünü Göstererek, "Beni Sana, Hazreti Îsâ Gönderdi!" Der. Deccal, Îsâ Aleyhisselâm'ın Adını İşitip Yüzüğünü Görünce, Zebûn Olup, Gönüllü-Gönülsüz, Hazreti Îsâ'dan Yana Yürür. Îsâ Aleyhisselâm'ın Korkusundan O Heybet ve Şevket, Gidip İnce Kıl Gibi Olur. Ondan Sonra Îsâ Aleyhisselâm Onu Yanına Getirmeden Mehdî'ye Buyurur; Mehdî de Deccal'ı Öldürür. Yeryüzü Onun Şerrinden Kurtulur ve Hazreti Îsâ Aleyhisselâm Mehdî Aleyhisselâm'ı Kendi Yerine Hâlîfe Diker. Ahâliyi Dine Dâvet Eyler. Yeryüzünde Hiç Kâfir Kalmayıp Îmân Eder..." Nitekim Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz Şöyle Buyurmuştur [...Arapça Metin...] Yani, "Âhir Zamanda Mehdî Çıkar, Dünyâyı Adâletle Doldurur; Nitekim, Zulümle Dolduğu Gibi..."
Bundan Sonra Bir Zaman Mamûr ve Rûşen Olur. Yer Altında Ne Kadar Mal ve Hâzineler Var ise Âşikâre Olur ve Nice Vakit Müslümanlar Rahat ve Bollukta Olurlar Ondan Sonra Kıyâmet Kopmasını Gözetiler.
⚛ Geldik Yirmi Altıncı, Harût ve Marût Sualinin Cevabına ki, İdrîs Aleyhisselâm Zamanında Melekler Benî Âdem'in Çirkin Amellerini Görüp Dediler, "Yâ Rabbena... Bunlar Gibi Mahlûku Yeryüzünde Hilâfete Seçtin. Hâlbuki Onlar Sana İsyân Ederler?" Hakk Teâlâ, "Ben Sizi Yere İndirsem ve Size de Nefs Versem, Onların Ettiğini Siz de Ederdiniz!" Buyurunca, Onlar Dediler ki, "Yâ Rabbena... Bize, Sana İsyân Etmek Lâyık Değildir..." Hakk Teâlâ Buyurdu ki, "İmdi İçinizden İki Melek İhtiyâr Edin ki, Onları Yere İndireyim!" Bu Harût ve Marût, Onların İçinde Efdâl idi; Bunları İhtiyâr Ettiler. Hakk Teâlâ Onlara Nefs Verip, Halk İçinde Adl Üzere Hüküm Etmekle Emretti. Gündüz Yerde ve Gece Semâda İbâdet Ederlerdi. Hâlbuki Onlar Şirk, Katl, Zina ve Şarap İçmekten Nehyolunmuş iken, Bir Gün Gâyet Güzel Bir Hâtun ki, Adı Zühre idi. Kocası ile Kavga Edip Onlara Geldi. Onlar da Bu Hâtunu Görünce, Nefisleri Galebe Edip, Bu Hâtuna Mülâyemet Gösterip Onun Nefsinden Murâd Almak Dilediler. O Hâtun Onlara Bi Gâyrî Hakkın, "Beni Zevcim Üzere Hükmedin..." Dedi. Öyle Ettiler. Ondan Sonra, "Benimle Şarap İçin..." Dedi, İçtiler ve "Zevcimi Katledin..." Dedi, Onu da Katlettiler. Sonra, "Benimle Puta Tapın..." Dedi, Puta da Secde Ettiler. Onlar Bu Hâlde iken Hakk Teâlâ Meleklerin Hicabını Kaldırıp, Bunları Gördüler. Bunları Bu Hâl Üzere Gördükleri Zaman, Yer Ehline İstiğfâr Etmeye Başladılar. Akşam Olunca Onlar Göğe Çıkmak İstediler. Kanatları Kalkmayıp Neye Uğradıklarını Bilemediler. İdrîs Aleyhisselâm'a Gidip, Ondan Şefaât İstediler. İdrîs Aleyhisselâm da, Hakk Teâlâ'ya Niyâz Ederek, Dünyâ Azâbı ile Âhiret Azâbı Arasında Muhâyyer Bırakıldılar. Onlar da Dünyâ Azâbını İhtiyâr Edip Babil'de Bir Kuyu da Saçlarından Asılıp, Gözleri Göğermiş, Kararmış Hâlde Dururlar ve Kıyâmete Kadar Demirden Çomaklarla Dövülürler. Bâzı Kimseler Onlara Gidip, Onlardan Sihir Öğrenirler. Bir Kimse Onlardan Sihir Öğrenmek İstese, Ona Nasihât Edip, "Var Şu Göl Üzerine Tebevvül Et. Tebevvül Edince O Kimseden Bir Nûr Çıkıp Göğe Gider ve Siyah Bir Dumana Benzer Bir Şey Karnına Girer..." Ondan Sonra Ona Sihri Öğretirler; Neuzübillâh!
⚛ Yirmi Yedinci Meselenin Cevabı ki, "Âdem Aleyhisselâm'dan Evvel Cihânı Kim Tutmuştur?" Demişlerdi; Rasülullah Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz Buyurdu ki, "Hakk Teâlâ Âdem Aleyhisselâm'dan Önce Yeryüzünü Feriştehlere ve Cinlere Vermişti. Aslı Şöyle idi ki, Hakk Teâlâ Bu Cihânı Yaratıp, Yeri ve Göğü Bu Şekilde Tanzim Ettiğinde, Kendi Nûrundan Bir Bölük Feriştehler Yarattı ve İblisi Onların Üzerine Padişâh Eyledi. Nice Zaman İblis O Feriştehlerle Taât ve İbâdet Eyledi. O Vakitte İblisin Adına Hâris Derlerdi. O Kadar İbâdet Eyledi ki, Hakk Teâlâ'nın Emriyle Göğe Çıkardı ve Her Bir Gökte Üçer Yüz Yıl İbâdet Eyledi. Onun Bir Günü, Şimdiki Zamanın Bin Yılı Kadardı. Öyle Oldu ki, Bütün Feriştehlerden Mukarreb Oldu. Nihâyet Öyle Bir Mertebeye Ulaştı ki, Bir Gün İsrâfil Aleyhisselâm Cebrâil Aleyhisselâm'a, "Yâ Cebrâil, Eğer Senden Bir Günâh Sâdır Olmak Gerekse Ne Yapardın?" Deyince Cebrâil Aleyhisselâm, "Hâris'i Şefi' Ederdim. Hakk Teâlâ'dan Af Niyâz Ettirirdim..." Dedi. Ondan Sonra Allahû Teâlâ Yeryüzünde Ateşten Bir Tâife Yarattı. Onların Adına Cânn Derlerdi. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Buyurulur ki [...Arapça Metin...] Yani, "Cânn Kavmini Hakk Teâlâ Ateş Alevinden Yarattı..." Zirâ Maric Diye, Ateş Yalınına Derler. İblis Aleyhillâne'yi Onlara Reîs Yaptı. İblisin Adı Süryanî ve İbranî Dilinde Azazîl ve Arap Dilince Hâris idi. Allahû Teâlâ Bu Cânn Adlı Melâikeyi Yalnız Yerde Sakin Kıldı ki, Allahû Teâlâ'ya İbâdet Edeler ve Yeryüzünde Allahû Teâlâ Dört Ayaklılardan, Kuşlardan ve Yırtıcılardan Nice Mahlûkât Daha Yarattı. Bu Cânn Tâifesi Yeryüzünde Allahû Teâlâ'ya İbâdet Ettiler ve İblis Onlara Hâkim idi. İblisin Makamı Evvelki Gökte idi ve Nûrdan Yaratılan Feriştehlerle İbâdet Ederdi. Ondan Sonra Allahû Teâlâ Onu Üç Yüz Yıl Cennete Hâzin Kıldı. Bundan Sonra Cânn Tâifesi Allahû Teâlâ'ya Âsi Olup Fesâda ve Kan Dökmeye Başladılar. Allahû Teâlâ Birinci Gök Meleklerine Buyurdu ki, Yere İndiler; İblisi Onlara Padişâh Kıldı. Tâ ki Bu Cânn Tâifesinin Bâzısını Kırdılar ve Bâzısını Mamûr Yerlerden Sürüp Denizlere ve Cezîrelere Bıraktılar ve Feriştehlere Allahû Teâlâ Emretti ki, Yeryüzünde İblis ile Beraber Olarak, Hakk Teâlâ Dergâhına İtaât Edip Münkâd Olalar. Yer Mülkünü Tamamen Onlara Verdi. Yeryüzünde İblis Padişâh Oldu. O Feriştehler Arasında Hükmederdi. Bâzen Yerde ve Bâzen Gökte Allah'a İbâdet Ederdi. Bin Yıl Bu Şekilde İbâdet Etti. Ondan Sonra İblisin Hâtırına Kibir ve Ucûb Geldi. Şöyle Fikretti, "Benim Gibi Kim Vardır? Bunca Feriştehlere Padişâhım. Bütün Yeryüzü Benim Taht-ı Tasarrufumdadır. Benim Yaptığım İş Kimin Elinden Gelir ki, Bunca Bin Cânn'ı Yeryüzünde Sürdüm ve Yerin Bütün Mamûrelerini Ellerinden Aldım..." Dedi. Allahû Teâlâ, Âlimüsserairdir. İblisin Bu Fikrine Muttâlî idi Amma Halk Bilmezlerdi. Halka da Bildirmek Diledi ki, Çok İbâdete Mağrûr Olmayalar. Şöyle Haber Verilmiştir ki, İblis Yerde ve Gökte O Kadar İbâdet Etmiştir ki, Yerlerin ve Göklerin Feriştehleri İblisin Kesret-i İbâdetine Teâccüb Ederlerdi. Allahû Teâlâ Diledi ki, İblisin Bu Hâlini Feriştehlere İzhâr Eylesin ki, Feriştehler İbâdet Çokluğuna Ucûb ve Tekebbür Etmesinler.
Devamı İçin Bölüm 17'ye Geçin ►►►
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ ?[Tamamlandı]
SpiritualAkıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmediği Şeylere, Yok Diyemez. Akıl da, Mânevîyatı, Fizik Ötesini Anlayamaz. Aklımızdan Faydalanmamız İçin Allahû Teâlâ, Din Işığını Gönderdi. Gö...