► Tarih-i Taberî'den / Bölüm: 09
⚛ Dokuzuncu Sualin Cevabı Budur ki; Ye'cûc-Me'cûc İki Kardeşlerdir. Âdemoğullarındandır. Birine Ye'cûc ve Diğerine Me'cûc Derler. Bir Takımın Boyu Uzun ve Bir Bölüğün Boyları Çok Kısadır. Kulakları Fil Kulağı Gibi Olur. Onlar Gâyet Çok Kavimdir. Eriştikleri Yerin Ağacını ve Otunu, Taş ve Topraktan Gâyrîsını Yiyip Kuruturlar. Nereye ki Ayak Bassalar Yıkarlar, Harâp Ederler. Onlar Meşrik Tarafında Olurlar. Gün Doğacağı Vakit Onlar, Hemen Yer Altına Girip Gizlenirler. Onların Beri Yanında Bir Ulu Dağ Vardır. Gâyet Yüce Dağdır. Şöyledir ki, Ondan Geçmek Mümkün Değildir. O Dağ Etrâfında İller ve Şehirler Çoktur. Eğer Ye'cûc ve Me'cûc Geçebilselerdi, Eriştikleri Yerin Ağacını ve Otunu ve İnsanlarını Bile Yerlerdi. O Dağın Bir Yerinden Yolcağızı Vardı. Zaman Zaman Oradan Çıkarlar ve O Tarafı Harâp Ederlerdi. İskender-i Zülkarneyn Aleyhisselâm Oraya Varınca, O Kavim İskender'e Geldiler, Yalvardılar, "Bize Bir Çâre Eyle. Ye'cûc ve Me'cûc Elinden Kurtar. Her Ne ki Harç Olursa, Biz Görelim..." Dediler. İskender Aleyhisselâm Onlardan Demir ve Tunç İstedi. Getirdiler, Hazırladılar. O Tuncu ve Demiri Eritti, Muhkem Bir Sed Yaptırdı. O Zamandan Beri O Halk, Onların Şerrinden Emin Oldular. Bu Ye'cûc ve Me'cûc Kıssası Uzundur. Kur'an Âyetleri ile Aşağıda Gelecektir. İnşaAllah Yerinde Tamamı Söylenir.
⚛ Onuncu Sual, Eshâb-ı Kehf idi; Cevabı Şudur ki, Eski Zamanda Bir Padişâh Var idi. Adına Dakyanus Derlerdi. Onun Bir Şehri Vardı. Adına Efsus Derlerdi. O Kavim Hepsi Kâfirler idi. Dakyanus'a Tanrı Diye Taparlardı. Bu Hâdise, Îsâ Aleyhisselâm Peygamber Zamanından Evveldi. Onun Yakınlarından Yedi Kişi Müslüman Olup, Dakyanus'tan Kaçtılar. Bir Mağarada Gizlendiler. Hakk Teâlâ O Mağaranın Kapısını Bağladı, Onları Kimse Görmedi, Uyku Uyur Gibi Yattılar. Üç Yüz Küsûr Yıl Mağarada Kaldılar. Dakyanus Zamanı Geçti. Îsâ Aleyhisselâm Geldi. O Halk Hepsi Îsâ Aleyhisselâm Peygambere Îmân Getirip Müslüman Oldular. Ondan Sonra Hakk Teâlâ Bu Yedi Kişiyi Kaldırdı. Bunun da Kaziyyesi Uzundur. İnşaAllah Yerinde Tamamı Anlatılacak.
⚛ On Birinci Eshâb-ı Uhdud Sualinin Cevabı Şudur ki; Necran Adlı Ulu Bir Şehir Vardı. Onun Kavmi Îsâ Aleyhisselâm Peygambere Îmân Etmişler ve Onun Şeriatını Tutarlardı. O Civarda Bir Padişâh Vardı, Adına Yusuf Derlerdi. Lakabı Zü Nüvâs idi. Zâlim Bir Padişâh idi. Askeri Pek Çoktu. Sonra Îsâ Aleyhisselâm Peygamber Zamanı Oldu. Îsâ Aleyhisselâm'ı Hakk Teâlâ Göğe Çıkardı. Havarriyyûndan Birkaç Kişi O Necran Şehrine Geldiler. O Halka, "Musa Aleyhisselâm'ın Şeriatı Nesh Oldu. Başka Bir Peygamber Geldi. Adı Îsâ Aleyhisselâm'dır. Şimdi Hak Din, Îsâ Aleyhisselâm Dinidir. Musa Aleyhisselâm Peygamber Şeriatını Bırakıp Îsâ Aleyhisselâm Peygamber Şeriatına Uymak Gerektir ve Onun Dinine Girmelisiniz..." Dediler ve Îsâ Aleyhisselâm'ın Mucizelerinden Bunlara Acâyip Şeyler Gösterdiler. O Kavim de Müslüman Oldular ve Îsâ Aleyhisselâm Dinine Girdiler. Meğer O Şehirde Zü Nüvâs'ın Adamlarından Birkaç Kişi Vardı. Şehir Halkı Onları Tuttular, "Sizde Bu Dine Girmelisiniz, Yoksa Sizi Öldürürüz!" Dediler. Onlar Kabûl Etmediler. Sonunda O Kişileri Öldürdüler. Bu Haber, Zü Nüvâs'ın Kulağına Yetişince, Öfkelenip Elli Bin Asker ile Üzerine Geldi, Çepçevre Şehri Kuşatıp Oturdu. Hendekler Kazdırdı ve Hendekler İçerisinde Ateşler Yaktırdı. O Halkı Hep Tutup Hendek Kenarına Getirdiler, "Îsâ Dininden Dönün! Yoksa Sizi Ateşe Atarız!" Dediler. Dönenleri Salıverdiler. Eshâbu'l-Uhdud Dedikleri O Müslümanları Ateşte Yakanlardır. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de Buyurulur ki [...Arapça Metin...] Yani, Eshâb-ı Uhdud'a Lânet Demektir. Uhdud O Kazdıkları Hendektir ki, İçine Ateş Yaktılar. Uzun Bir Kıssadır. Aşağıda Peygamber Hikâyeleri Anıldığı Yerde Bu Kıssalar Yerli Yerince Söylenecektir İnşaAllah. Burada Maksûd Olan Muhammed Mustafa Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem'in Kâfirlerle Olan Sualin Cevabını Söylemektir ve Onun Hâli Nereye Varmıştır; Onu Bildirmektir. Müyesser Olur İnşaAllahû Teâlâ.
⚛ On İkinci Sualin Cevabı, "Allahû Teâlâ Dünyâya Kaç Peygamber Gönderi ve O Peygamberlerin Kaçı Mürsel idi ve Kaç Peygamberin Duâsı ile Ölü Dirildi ve O Dirilen Ölüler Kimler idi?" Şeklindeydi ki; Mürsel Olan Peygambere Derler ki, Ona Hakk Teâlâ'dan Kitap İnmiş Ola. Peygamber Aleyhisselâm Şöyle Cevap Verdi ki, "Allahû Teâlâ'nın, Yüz Yirmi Dört Bin Peygamberi Vardır. Bunlardan Üç Yüz On Üçü Mürseldir. Yani, Ona Cebrâil Aleyhisselâm İnmiştir. Hakk Teâlâ'dan Vahy Getirmiştir. Onların İlki Âdem Aleyhisselâm'dır. Sonuncusu ise Muhammed Mustafa Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem'dir. Bu Peygamberlerin Dördü Süryanî Dilini Konuşurlardı; Onlardan Biri Âdem Aleyhisselâm, İkincisi Şîd Aleyhisselâm, Üçüncüsü İdrîs Aleyhisselâm ve Dördüncüsü de Nûh Aleyhisselâm'dır ve Dört Peygamber Arapça Söylerdi. Onlar; Hûd Aleyhisselâm, Sâlih Aleyhisselâm, Şuayb Aleyhisselâm ve Muhammed Mustafa Sallallâhû Aleyhi ve Sellem idi; Salevâtûllâhi Aleyhim Ecmaîn.
Amma Duâları ile Ölü Dirilten Peygamberler Şunlardır ki; Birisi İmran Oğlu Musa Aleyhisselâm idi ve Diri Olanın İlki O Kimse idi ki, Benî İsrail Arasında Bir Kişi Öldürülmüştü. Kim Öldürdüğünü Bilemediler. Sonunda Musa Aleyhisselâm'a Hakk Teâlâ'nın Buyurduğu Şudur ki, "Şu Sıfatla Bir Sığır Bulup Boğazlayınız. Kuyruğu ile Ölen Kişiye Vurunuz. Allahû Teâlâ'nın Emri ile Dirilip Kendisini Kim Öldürdüğünü Haber Verir..."
Devamı İçin Bölüm 10'a Geçin ►►►
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ ?[Tamamlandı]
SpiritualeAkıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmediği Şeylere, Yok Diyemez. Akıl da, Mânevîyatı, Fizik Ötesini Anlayamaz. Aklımızdan Faydalanmamız İçin Allahû Teâlâ, Din Işığını Gönderdi. Gö...