4

1.1K 438 110
                                    

Giray, beni Elif'lere bırakacağını söylediğinde önce evime uğramam gerektiğini belirttim. Madem bir adayla tanışacaktım o zaman her şey kurallara uygun olmalıydı. Polis kimliğimden sıyrılıp elimden geldiğince kıza benzemeliydim.

Evimin önüne geldiğimde Giray gider sandım ama tekrar Cipsi'nin lafını edince aynı bahaneyle onun yukarıya çıkmasını engelledim ve artık bu durumdan şüphelendiğini anlamıştım ama yine üstüme gelmedi. Sadece hızlı bir şekilde hazırlanıp gelmemi söyledi.

Kalın bir kilotlu çorap üzerine dizlerimde biten bir etek giymiştim. Makyaj yapıp kızarık gözlerimi saklamıştım. Giray beni gördüğünde bayağı şaşırdı.

"Güzel olmuşsun," dedi.

İltifatı gülmem için yeterliydi. Direksiyonu tutan koluna bakıyor, ona temas etmemek için kendimi zor tutuyordum. Kesinlikle dikkatimi başka kişilere yönlendirmeliydim. Giray'ın bana olan duygularını bilmiyordum ama çapkınlığı ile ünlü birinin konuşmaktan çekineceğini sanmıyordum. O, beni bir meslektaş, emrindeki bir memur, sahip çıkması ve koruması gereken biri gibi görüyordu. Duygularına sahip çıkamayan kişi bendim.

"Polis ergeni ha?" dedi ve kahkaha attı. "Açıkçası polis bebesi daha güzeldi."

"Dalga geçme," dedim. Aslında "Dalga geçmeyin komiserim" demem gerekiyordu ama Giray beni düzeltmedi. Anlaşılan o ki, birbirimize giderek daha çok alışıyorduk.

Elif'lerin evine geldiğimizde Giray aracını park etti ve benimle birlikte arabadan indi. Hediyesini elinden almayı planlıyordum ama "Ben de bebeği göreyim," dedi. Gözlerim hayretle açıldı. Erkek arkadaş adayımla Giray'ın aynı ortamda bulunmasını istemiyordum ama kabalık edip "Gelme" diyemedim. Tedirgin bir şekilde önden ilerlemeye başladım.

Elif kapıyı açıp yanımda Giray Komiser'i görünce gülen yüzü bir anda soldu. Hatta bir an onu içeriye almamasını bile bekledim. Ama o da benim gibi kabalık etmeyip ikimizi de içeriye davet etti. Salona geçtiğimizde Elif'in eşi Erhan, hemen ayaklanıp bize doğru geldi. Giray'la daha önceden tanışıklıkları vardı zaten. Erkek arkadaş adayım Ertuğrul ise ayağa kalkmış çekimser bir tavırla bize bakıp duruyordu. Yakışıklıdan ziyade sempatik biri diyebilirdik. Güvenilir kabul edilen yüz ifadelerine sahipti. Kaşların iç tarafı yüksek, burun kemiği fazla basık değil, belirgin elmacık kemiği ve geniş çeneye sahipti. Küçük bir tanışma faslından sonra Elif bana bir baş işareti yaptı ve biz mutfağa geçtik.

"Canfeza onun burada ne işi var? Sen aklını mı kaçırdın? Müstakbel eşinle tanışmaya âşık olduğun adamı mı getirdin?"

"Sakin ol Elif. Giray sadece beni bırakacaktı. Ama sonra bebeği görmek istedi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Bu arada müstakbel eşin falan demezsen iyi olur."

O sırada Erhan, mutfağa gelince Elif ona hemen salona dönmesini söyledi. Giray'la Ertuğrul'u asla yalnız bırakmamasını öğütledi. İkimiz de panik olmuştuk. Bu gecenin bir ân önce bitmesini istiyordum. Kazasız belasız.

Mutfaktan elimizde tabaklarla çıkıp sofrayı kurmaya başladık. Üç erkek içinde sadece Giray, yardım teklifinde bulundu ama Elif'ten şiddetli bir "Hayır" cevabı aldı. Masa hazır olduğunda herkes ayaklandı ve çok garip bir ân yaşadık. Elif, benim Ertuğrul'un yanına oturmam gerektiğini öğütlemişti. Giray'ın akıllı beyni hesaplama yapıyor gibi geride kalmış kimin nereye oturacağını gözlemliyordu. Herkes ayakta öylece masaya bakıyordu. Önce Ertuğrul oturdu. Yanı boştu. Sonra Giray rest çeker gibi onun tam karşısına oturdu. Şimdi ikisinin de yanı boştu ve benim bir tercih yapmam gerekiyordu. Giray mı? Ertuğrul mu? Elif'in bana dik dik bakmasına aldırmadan kendimi en rahat hissedeceğim yere, Giray'ın yanına oturdum. Yemek servisi başlarken muhabbet koyulaşmıştı.

Çocuk Çığlığı #Aşk-ı Polisiye II#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin