Giray, önümden yürüyordu ve ben de ıslanmaya başlamış montumun yakasından sıkıca tutmuş bir şekilde onu takip ediyordum. Araba yolundan yürümemize rağmen hem rüzgârla gelen kar hem de zemindeki karlar yüzünden yine ayaklarım ve pantolonum ıslanmaya başlamıştı. Fırtınanın sesi kulaklarımda büyük bir uğuldamaya neden olurken görüş mesafesi neredeyse sıfıra düşmüştü. Dışarıya çıkmak girmekten daha zor olmuştu sanki. Dakikalardır yürüyor ama çıkış kapısını göremiyordum. Dizlerim titriyordu ve artık yürümekte zorlanıyordum.
Yalpalayarak yürürken karın içine doğru yüz üstü düştüm. Kendimde birazcık güç bulsam sırt üstü dönerdim ama bunu yapamıyordum. Giray da düştüğümü fark etmemişti. Ayağa kalkmam gerekiyordu. Kar ile temas ettikçe daha çok ıslanıyor ve titriyordum.
"Canfeza!"
Sonunda Giray beni fark etmişti. Yanıma gelip beni sırtüstü çevirdi ve eliyle yüzümdeki karları temizledi. Belimden içeriye kar suyu girmekteydi. Giray beni sarstı.
"Kalk Canfeza. Seni arabaya kadar taşıyamam."
"Ne olur," dedim. "Ben burada beklerim. Sen arabayı getir."
"Hayır," diye bağırdı. "Durursan ölürsün. Şimdi kalk. Az kaldı."
Yarım saattir yürüyorduk ve daha çok yolumuzun olduğunu biliyordum. Giray'a baktım. Her zaman sıcak olan elleri buz tutmuştu. Saçında, kaşlarında ve omuzlarında kar vardı. Beni kaldırdı ve "Yürüyebilecek misin?" dedi.
Başımı "Evet" anlamında salladım. Güç tazelemesi yapıp yürümeye devam ettim. Sanki attığım her adımda rüzgâr şiddetini artırıyordu. Saçlarımdan akan sular, ensemden içime doğru gidiyordu. Yanlış kıyafet seçiminin cezasını şimdi donarak çekiyordum. En büyük sorun ayaklarımdaydı. Islanan çoraplarım, spor ayakkabılarımın içinde vıcık vıcık ses çıkarıyordu. Düşünebildiğim tek şey yüzüme vuran ayaz, donmuş ayak parmaklarım ve titreyen kemiklerimdi. Nefes alınca keskin havayı ciğerlerime gönderiyor tüm bronşlarımın donmasına neden oluyordu.
Giray'ın omuzuna bakarak mesafemi korumaya çalışıyordum. Aslında beni bıraksaydı şimdiye kadar arabaya ulaşmış olurdu. Ama birkaç dakikada bir arkasını dönüp beni kontrol ediyor ve bazen yanıma gelerek zaman kaybediyordu.
Sarhoşlar gibi yürümeye başlamıştım. Sağa sola yalpalıyor dengemi korumak için tüm gücümü kullanmam gerekiyordu. Ayağım kayınca popomun üstüne düştüm ve öylece kaldım. Kalkacak hâlim yoktu ve uzanıp yatmak istiyordum. Giray, beni kontrol etmek için arkasına bakınca yerde oturduğumu gördü ve geri dönmeye başladı. Ona elimle devam etmesini işaret ettim.
"Böyle yapma Can Kız. Biraz daha dayan. Az kaldı."
"Ama dayanamıyorum. Çok üşüyorum," dedim.
Beni ayağa kaldırdı ve kaşesini çıkartmaya başladı. Yakasından tuttum ve ona engel oldum.
"Asla giymem," dedim.
"O zaman gel buraya," dedi ve bana sıkıca sarıldı. Kollarımı kabanının içinden sırtına doladım. Kuru ve sıcaktı. Yüzümü boynuna sakladım. Kaşesiyle beni sıkıca sardı. Ben ısınmaya başlamıştım ama onun üşümesine sebep oluyordum. Ayrıca fırtınanın ortasında öylece dikiliyorduk. Kendimi geri çektim ve "Devam edelim," dedim. Giray, kabanının önünü kapattı ve beni elimden tutarak çekiştirdi. Ona sarılmak ya da el ele tutuşmak için her şeyimi verebilirdim ama şu an hayata tutunmaya çalışıyordum. Normal zamanda bile ısınamayan vücudum, bir kar fırtınasının ortasında fişini çekmeye hazırlanıyordu. Yanımda Giray olmasaydı eğer çoktan pes etmiş ve donarak ölmüş olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuk Çığlığı #Aşk-ı Polisiye II#
Mistério / SuspenseAşk-ı Polisiye Serisi'nin ikinci kitabı olan Çocuk Çığlığı huzurlarınızda..Hayatımızda yeterince hem kadına hem çocuğa şiddet haberleri olsa da bu konuya değinmeden edemeyecektim. Gönlümdeki küçük bir ütopya idi asla gerçekleşmeyecek. Keşke kötülük...