25

994 399 25
                                    

On altı saat uyuduktan sonra uyumam sanıyordum ama Giray'la gece takılmamızdan sonra tekrar kendimden geçmiştim. Güneş doğmuş, Giray uyanmış ve dışarıdan sesler geliyordu. Giray'ın ailesiyle tanışmanın paniği tüm hücrelerime hücum etti. Üstelik üstümde Giray'ın eşofmanları vardı. Sesim kısıktı ve burnum akıyordu.

Giray uyandığımı görünce gözlerimin içine bakıp gülümsedi ve "Günaydın," dedi. Bu kelimeyi ondan ilk defa duymuştum ve geceki soğukluğundan eser kalmamış gibiydi. Ben de gülümsedim ve sevecen bir şekilde cevap verdim.

"Günaydın."

"Bizi kahvaltıya bekliyorlar."

Ayağa kalktım ve üstümdeki Giray'ın eşofmanlarına baktım. Saçlarımı saldım ve düzgünce tekrar topladım.

"Kahvaltıdan sonra gider sana kıyafet alırım."

"Teşekkürler," dedim.

Giray'ın gece verdiği şalı üzerime geçirdim ve odadan birlikte çıktık. Bir kız, kıkırdayarak yanımızdan geçip gitti. Önce banyoya uğradım ve sonra Giray'ı takip ederek evden çıkıp verandaya geçtik.

Koca veranda katlamalı cam sistemi ile kapatılmıştı ve dışardaki karın beyazlığı gözlerimi kamaştırıyordu. Bir masanın etrafında karşılıklı iki tane kanepe ve başlarda da koltuk vardı. Köşede beton barbekü onun yanında da kolçaklarından demir halatlarla asılmış sallanır bir kanepe duruyordu. Verandaya soba kurmuşlardı ama yine de soğuktu. Titreyerek içeriye girince ayağa kalkan insan kalabalığına baktım.

Giray'ın aristokrat bir çevrede büyüdüğünü düşünmüştüm. Benim gözümde o, markalı kıyafetlerle dolu giyinme odasına sahip, içinde golf sahası ve yüzme havuzu olan bir malikânede büyümüştü. Ama şimdi karşımda duran insanlar masum Anadolu halkından başkaları değildi.

"Babam."

Elini öpmeye çalıştığım ama engellendiğim amca, Giray'la aynı fiziksel özelliklere sahipti. Boyu, duruşu, saçları birbirine çok benziyordu.

"Annem."

Tülbentinin uçlarını başının üstünde birleştirip öpmem için elini uzattı. Giray, kehribar gözlerini annesinden almıştı. Yaşı zor tahmin edilebilen insanlardandı.

"Pek de güzelmiş maşallah," dedi kadın.

"Ayşegül. Kardeşim gibidir."

Koridorda yanımızdan kıkırdayarak geçen kızdı. Büyük bir sevinçle yanaklarımdan öptü. On sekiz yaşlarında olmalıydı ve hâlâ daha bir bana bir de Giray'a bakıp kıkırdıyordu. Yüzüm kızarmış olmalıydı ve üzerimdeki şala iyice sarındım.

"Ayhan Abi ve bu da eşi Neriman Abla. Aileden sayılırlar."

Herkesle tanıştıktan sonra sonunda konuşabildim.

"Memnun oldum," dedim ama sesim iyice kısılmıştı ve istemsiz olarak elim boğazıma gitti.

Giray, "Canfeza, mesai arkadaşım," dedi ve gözler benim üstümdeyken yeryüzündeki tüm kahvaltılık çeşitlerinin bulunduğu masanın başına oturduk. Sobadan ve Giray'dan uzağa düştüğüm için hafiften ürperiyordum ve ayaklarımın çıplak olması beni rahatsız ediyordu. Giray gibi annesi ve babası da hemen neyim olduğunu anladı. Babası ayağa kalktı ve "Buraya gel otur kızım," dedi.

"Önemli değil amca. Siz rahatsız olmayın," dedim utanarak. Ama ısrarlara dayanamayıp Giray'ın ve sobanın yanına oturmuş oldum.

"Kızcağız çok fena üşütmüş. Aaa ayaklarında terlik yok mu senin? Oğlum versene terlik dolaptan."

Çocuk Çığlığı #Aşk-ı Polisiye II#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin