20

910 397 10
                                    

Üçüncü akşamımıza daha dinç başlamıştım. Battaniyem yine yanımdaydı. Giray'la birlikte bir bardak kahve içip evi gözlemeye başladık. Gece yarısını henüz geçmişti ki bir karaltı görür gibi oldum.

"Giray bak."

Evin ışıkları çoktan sönmüştü ve komşu evlerde de sessizlik vardı. Karaltı bir daha geçti. Keşif yapıyordu. Giray'la birlikte arabanın ön camına yaklaşmış gözlerimizi kısarak bakıyorduk. Sokak lambasının çok yakınına gelince onu gördüm. Kırklı yaşlarındaki başörtülü kadını.

"Bu o."

"Evet."

"Ne yapacağız?"

"Ne olursa olsun kaçırmayacağız. Sessiz bir şekilde arabadan çıkalım. Sen sağdan yaklaş. Ben de soldan. Kadın muhtemelen silahlı. Dikkatli ol."

"Tamam."

"Silahını çek ve yavaş ol."

Silahım elimde yavaşça arabadan indim. İkimiz de ses çıkarmamak için kapılarımızı kapatmadık. Yavaşça eve, daha doğrusu kadına doğru ilerliyorduk. Zafer çığlıkları atmak için henüz erkendi ama işte onu bulmuştum. Soğuk kelepçelerimi bileklerine takıp, demir parmaklıların ardına gönderecektim.

Kadına on metre kala Giray'ın kalın postalı altında buz tutmuş bir su birikintisi çatladı. Ve sessizlik içinde bu minik ses bir bomba etkisi yaptı. Kadın, sesi duymasıyla birlikte aniden başını bize doğru çevirdi ve koşmaya başladı.

"Dur! Polis."

Giray'ın haykırmasına karşın kadın durmak yerine olabildiğince koşuyordu. Spor ayakkabılarımı giydiğim için şanslıydım ama kadın aşırı çevik çıkmıştı. İkimiz de deli gibi koşmamıza rağmen kadınla aramızdaki mesafemizi kapatamıyorduk. Binaların olduğu sokakları bitirmiş terk edilmiş bir fabrikanın dibine gelmiştik. Giray tekrar "Dur!" diye bağırdı ve havaya bir el ateş etti. Patlama sesine kadından ziyade ben daha çok irkilmiştim. Sonra başımı yana doğru çevirdim ve Giray'a baktım. Durmuş, sol kolunu dirseğinden kırıp önünde tutarken sağ elindeki silahıyla çok net bir şekilde nişan almıştı. Kadını vuracaktı. Giray'ın komando olduğu zamanki lakabı aklıma geldi. Drakon. Keskin gözlü ejderha.

Düşünmeden yana doğru kaydım ve Giray'a omuz attım. O sırada silahı ateşlenmişti. Karşıya baktığımda kadının hâlâ koştuğunu gördüm. Giray hayretle bana bakmaktaydı.

"Çok iyi nişan almıştım. Neden engelledin?"

"Ona canlı ihtiyacımız var."

Biz ayaküstü muhabbet ederken kadın mesafeyi açmıştı ve ilerde tanıdık bir araç görmüştüm. Siyah pick up.

"Lanet olsun," diyerek koşmaya başladım.

Giray, "Arabayı getiriyorum," diyerek ters yöne gitti.

Tabanlarımı patlatırcasına yine koşuyordum. Ama bu sefer benden uzaklaşmasına izin vermeyecektim. Kaslarım yanmaya başlamış, soluğum kesilmişti.

"Siktir," dedim ve tüm gücümü bacaklarıma yönlendirdim. "Dur!" diye bağırmak istiyordum ama onun için güç harcayamazdım ve düşündüğümde çok da saçmaydı. "Asla yakalayamayacağım," dedim içimden. Daha kadın arabaya binmeden ortağı motoru çalıştırmıştı. Sonra zihnimde bir aydınlanma yaşadım. Aracı yakalamama gerek yoktu. Sadece mesafemi olabildiğince kapatsam yeterli olacaktı. Çünkü aklımda bir plan vardı.

Planım, bacaklarıma yeniden güç vermişti. Ben depar atarken kadın, araca ulaşmıştı ve onun binmesiyle birlikte de benden uzaklaşmaya başlamıştı. Koştum. Asfalt zeminde spor ayakkabılarımın kauçuk tabanını eritircesine koştum. Gözümün önünde Eymen'in mavi okul önlüğü ile çekilmiş fotoğrafı geldi. Erva'nın kulakları patlatırcasına ağlamasını duyuyordum. Tüm bunlar bana güç vermiş olacak ki araca istediğim kadar yaklaştım. Çıkaracağım sesi bastırması için soluk aldım ve planımı gerçekleştirirken "Dur!" diye bağırdım. Hedefin yerine ulaştığını anladığımda ise karların üzerine yığıldım.

Çocuk Çığlığı #Aşk-ı Polisiye II#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin