12

933 405 35
                                    

Geçen bir ay içinde Eymen hâlâ bulunamamıştı ve ben herkesin zihninden geçen sonucu kabul etmekte zorlanıyordum. Ölü ya da diri onu bir şekilde bulacaktım ama bir kısır döngünün içine hapsolmuştum. Geceleri dosyaları tarıyor, notlar alıyor fakat yorgunluktan sızıyordum. Ya bir cinayet haberi ile ya da alarmın sesiyle vicdan azabı içinde uyanıyordum. Takip etmem gereken işleri hızlı bir şekilde hallediyor ve büroda da araştırmama devam ediyordum. Şimdiye kadar on bine yakın dosya taramıştım. Onca vaka arasında sadece bir dosyada o gün sokaktan geçen türbanlı birinden şüphelenildiği yazıyordu. Eymen'i kaçıran kadınla aynı kişi olduğunu sadece bu tarife bakarak anlamam imkânsızdı.

Giray Komiser'le aramızdaki soğukluk devam ediyordu. Onu sakallı beğendiğimi söylediğim için artık her gün tıraş oluyordu. Benimse saçlarım uzamıştı ve en azından artık toplayabiliyordum. O günden sonra Giray, evime hiç gelmemişti ama bir işler karıştırdığımdan şüpheleniyordu. Tüm dedektiflik becerilerini neler çevirdiğimi anlamak için kullanıyordu ama artık ben de akıllanmıştım. Ortalıkta delil bırakmıyor, bilgisayarımın ekranını kilitlemeden masamdan ayrılmıyor ve hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordum.

Cipsi hamileydi ve yaklaşık bir ay sonra beş tane bebeği olacaktı. Kontrollere giderken Giray'ın yanımda olacağını düşünmüştüm ama o, değil yanıma gelmek Cipsi'yi bir kez olsun sormamıştı bile. Var olan ruhsal bunalımıma Giray'a olan kırgınlığım ve gelecek yavruların sorumluluğu da eklenince depresyonda olduğum söylenebilirdi. Üstelik uykusuzluk da beni çok etkiliyordu.

Şimdi son cinayet davamızla ilgili dosyamızı tamamlayıp kayıp çocuk dosyalarını taramaya devam etmem gerekiyordu. Tek sorun göz kapaklarımı açık tutmam da zorlanmamdı. Uykusuz geçen gecelerimden sonra vücudumun direnci artar diye düşünüyordum ama yorgunluğum ilk gün ki gibiydi. Pes ettim ve birkaç kez başvurduğum yöntemi gerçekleştirmek için toplantı odasına gittim. Telefonun alarmını yarım saat sonraya kurdum ve başımı masaya koyarak uyumaya başladım. Böyle uyumaya alışıktım zaten. Uykuya düşkün biri olarak yer, ortam sıcaklığı ya da güneş ışığı rüya görmeme engel olmuyordu.

Alarmın sesini duyduğumda başımı kaldırmadan elimle telefonu yokladım ve sinir bozucu sesi susturdum. Biraz daha uyumaya ihtiyacım vardı ama iş yerindeydim ve Giray Komiser'in yokluğumu fark etmemesi gerekiyordu. Umutsuzca başımı kaldırınca kehribar gözlerle karşılaştım. Giray, ayaklarını çapraz bir şekilde başka bir koltuğa uzatmış düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. Ne zamandan beri buradaydı? Yutkundum. Yakalanmıştım.

"Neyin var?" dedi.

"Bir şeyim yok komiserim. Biraz uyku problemi yaşıyorum. Özür dilerim," dedim.

"Neden uyuyamıyorsun?"

Kendisi de uyku problemi yaşıyordu ve nedeni tüm mesai arkadaşlarını ve nişanlısını kaybetmiş olması olmalıydı. Bense Eymen'i bulmak için çaresizlik yaşadığımdan dolayı bu durumdaydım. Asla mukayese edilemezdi.

"Önemli bir şey değil."

"Seni uyutmuyorsa önemlidir. Neden endişelisin?"

Ayağa kalktım ve "İlginiz için teşekkür ederim komiserim," dedim. Toplantı odasından çıkarken "Canfeza," diye bağırdı. Durdum ama ona doğru dönmedim. Dişlerimi sıkarak "Sorun yok," dedim.

Giray'ın radarından nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Üstelik Eymen'in abisiyle tekrar konuşmak istiyordum. Hatta yıllar geçmiş olsa da benzerlik olduğunu tahmin ettiğim kayıp çocukların aileleriyle konuşmayı düşünüyordum. Ve bunları gerçekleştirmek için Giray Komiser'e yakalanmayacağım bir plan yapmıştım. Yarın açık öğretimden okuduğum bölümümün vize sınavları vardı ve ben Başkomiserimiz Mehmet Akif Andaç'tan izin almıştım. Sınava girmeyip ailelerle görüşecektim. Yalanımı yakalamaması için de Giray'a başkomiserimizin söylemesini rica etmiştim.

Çocuk Çığlığı #Aşk-ı Polisiye II#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin