25.BÖLÜM

401 29 3
                                    

Odanın karanlığında bir kere daha boğdum kendimi. Karanlık şu sıralar daha iyi geliyordu. Yüz üstü bırakılmıştım. En zor zamanlarımda yüz üstü bırakılmıştım. Odada yalnız olmadığımı biliyordum. Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam oğlum ve kızım da hissediyordu. İkizlerdi. Hayat bir de bu yönüyle vurmuştu. Her şey sandığımdan daha zor giderken, birden bedenim çocuk oyuncağına dönüyordu, kendime zarar veremiyordum, sinirimi çıkartamıyordum. Henüz bir duvara yumruk bile atmamıştım.

Yatakta sağa doğru kaydım. Henüz hamile olduğumu öğreneli 2 hafta olmuştu. Tabii ki yine ava gitmiyordum. Kapının tıklatılmasıyla kapıya döndüm. "Gel" dedim istemsizce. Gelen Cass'ti.

"Sam ve Bobby ava gittiler ve bende sana bakmaya geldim..." dedi, yatağa oturdu. Bir süredir onunla da uyumuyordum. Canımın sıkkın olduğu bahanesiyle yatakta tek başıma yatıyordum. Yatakta biraz daha kayıp ona yer açmıştım.

"Biraz daha iyi misin?" diye sordu.

"Sadece yorgunum." diye mırıldandım.

"Bir şeyler yemelisin." dedi.

"Bende melek sayılırım.. Her zaman gerek duymuyorum." dedim.

"Ayrıca şeytan ve insansında." deyip gülümsedi Cass.

"Deanden haber yok değil mi?" diye sordum. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Aslında bir şeyler hazırladım. Yemek istersin diye düşündüm.." deyip yataktan kalktı. Yatağın kenarından destek alıp kalktım.

"Nasıllar?" diye sordu.

"Fazlaca bedenimi alma isteği dışında, sessizler."

Gülümsedi. Dolaba doğru gidip üzerime bir tişört geçirdim. Giydiğim tişörtü fark edince, çıkartıp yere fırlattım. Asker yeşili düz bir tişörtü üzerime geçirdim.

"Üzerini niye değiştiriyorsun?" diye sordu Cass.

"Bi kaç gündür kıyafetlerimi değiştirmedim.. ve sanırım artık değiştirmem gerekiyor." deyip güldüm. Yaklaşıp tişörtü yerden alıp yatağa attı. Dean'in tişörtünü giymiştim. Onun parfümü kokuyordu ve..

"Çok güzel gülüyorsun." dedi Cass.

"Biliyorum." deyip hafifçe gülümsedim. Verdiğim cevap onu da gülümsetmişti. Yanağına bir öpücük bırakıcakken belimden tutup dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.

"İnsan olmaya alışıyorum ve bu beni korkutmuyor." dedi. Bu sözü daha öncede söylemişti.

"Sam ve Bobby ne zaman gittiler?" diye sordum.

"Sen burada bir şeyler yazmaya başlamadan önce gittiler.. 2 gün oldu."

Şaşırmıştım. 2 gün boyunca odada tek başıma mıydım?

"Ağır uyku hapları içmemeni söylemiştim." dedi Cass. Ardından "hadi" diyerek odanın çıkışına doğru gitti. Mutfağa girdiğimde masanın üzerinde bir pasta duruyordu. Minik bir şeydi, ancak... gözlerim dolacak kadar da güzeldi. 1967 Impala'nın pasta hali şuan önümde duruyordu, far kısımlarında minik mumlar vardı.
Cass'e bir bakış atıp pastaya doğru yürüdüm. Ardından Sam ve Bobby orada olduklarını belirtirlercesine minik bir şekilde öksürdüler. Soluma döndüğümde onları gördüm. Sam'in boynuna yavaşca sarılıp, 'teşekkür ederim' diye mırıldandım. Ardından Bobby'e de sarıldım. Cass'e dönüp bir süre ona baktıktan sonra yaklaşıp dudaklarına uzun soluklu bir öpücük bıraktım.

"1 yıldır benimlesin." dedi dudaklarını çektikten sonra.

"Ah insan yanın hiç çekilmiyor." deyip pastama döndüm. Ağzımda havayı biriktirip mumları teker teker üfledim.

Bir Winchester'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin