17..BÖLÜm

478 31 1
                                    

Bir süre karşılık verdikten sonra Larry'in göğsüne elimi koyup yavaşça ittirdim.

"Şey bunu yapmasak sanırım iyi olur. Benim bir sevgilim var." dedim. Sevgilim de ne demekti? Resmen ben mühürlüydüm. Eğer Cass duyarsa ikimizide keserdi, keserdi yani.

"Sevgilin mi var?" dedi kaşları çatıktı.

"Şey aslında o bir melek.."

Tanrım lütfen Cass duymasın.

"Bir melekle berabersin? Komik olma İrena. Meleklerin cinsiyetlerinin olmadığını herkes bilir. Yalan konusunda uzmanlaşmalısın." dedi ve bende gözlerimi devirdim. Ona kendimi ispatlamak zorunda değildim değil mi? Telefonuma gelen mesajla tüm vücudum titredi.

'Sana Sam'i arayıp eve gitmeni söyledim. Şimdi derhal sığınağa gel. YALNIZ.' tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Dean Winchester kızmıştı. John olayının üzerine oyuncağı onu sakinleştirememişmiydi?

"Babam beni çağııyor." dedim.

"Onun her dediğini yapmak zorunda değilsin" dedi Larry. Düşününce, aslında arkadaşım olmamıştı. Belki Larry arkadaşım olabilirdi, kim bilir?

"Aslında haklısın." dedim. "Ama eğer gitmezsem, GPS'imden beni bulup, beni doğrayabilir. Yanımda sen varken, bu olaya seni de katar."

"O zaman GPS'ini kapat?" dedi ve ayağa kalktı. Mini bardan küçük bir su çıkartıp, tüm şişeyi bitirdi.

"Bana da verir misin?" dedim. Bir küçük şişe de bana fırlattı. Tüm şişeyi bitirdikten sonra kalktım ve çöp kutusuna attım.

"Aslında şu ana kadar babam , Sam ve Cass hariç kimseyle gerçek anlamda konuşmadım."

"Cass kim?"

"Bir melek."

Derin bir nefes aldı.

"GPS'imi kapatsam bile babamlar konunun ben olduğunu söyleyip, onu çağırdıklarında benim yanıma gelmesi saniyelerini alacaktır." dedim. Bana boş boş baktı.

"Daha açıklayıcı konuş."

"Yani.. her an burada olabilir. O yüzden gitmeliyim. Olay için babamlardan yardım alacağım. Numaram burada." dedim ve masadan kağıt kalem alıp numaramı yazdım. "Bana mesaj atarsan seni kaydederim."

Kafasını olumlu anlamda salladı ve odadan çıktım. Bir melek olma yolunda emin adımlarla yürüdüğümü söylersem kalpten gideceği için, ışınlanma işini kapının dışına bırakıp, sığınağa gittim. Karşımda birbirine bağıran Dean ve Sam'i bulmayı beklemiyordum. Birde Cass vardı tabii. Beni gördüklerinde bir süre sessiz kalsalarda, bu o kadar da uzun sürmemişti. Masanın üzerine yaslanmış Dean bana doğru geldi ve,

"Sana Sam'i ara diyorsam, onu arayacaksın! Mesaj atıp, başka bir yere gittiğini söylemeyeceksin! Her adımını ben kontrol edeceğim, İrena. Yalnış bir hareketin olmayacak!" diye üzerime bağırdı.

"Ne kadar?" diye sordum. Çatık kaşları şeklini bozmasada şaşırdığını anlayabiliyordum.

"Ne ne kadar?"

"Ne kadar daha kölen olucağım? Ne kadar daha tutsak olacağım? Ne kadar daha gördüğüm yüzler sadece bu 3'ünüzün suratı olacak? Ne kadar daha annemden gizleyeceksin beni? Ne kadar daha bir arkadaşım olmasına izin vermeyeceksin? Daha ne kadar beni hayattan soyutlaştıracaksın?!" Sesimi kontrol etmeye çalışsamda, son cümle fazla yüksek çıkmıştı. Gereğinden fazla.

"İrena..." diyen Sam'in yüzüne bir süre baktım. O da cidden babam gibi mi düşünüyordu? Hayatımı bir sığınakta mı maf edecektim? Hem Bobby neredeydi? Dean niye bu kadar erken dönmüştü?

Bir Winchester'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin