Bölüm 43

234 15 4
                                    

...Geçen bölümde bahsettiğim uzun bölüm.. 6.2 olmuşuz bile, çook teşekkürler!


"Tess, uyan haydi uyuyan güzel!" Gözlerimi ışığa alışması için biraz kısıp ardından biraz ovduktan sonra Todd'a uzun süre bakmış olacağım, " Sorun ne?" deyip üzerini kontrol etti. Aslında sabahın bu erken saati için oldukça giyinmişti. Genelde bir şortla bile etrafta dolanma potansiyeline sahip bir vatandaştı.

Yatakta doğrulup karşımda duran Todd'a bakmaya devam edip, "Ne oluyor? Saat kaç?" deyip komidindeki saate baktım. 05.42 a.m. Harika, benim henüz gece diyeceğim bu saatte neden uyanmıştım?

"Sanırım bir av var, gidiyoruz." deyip üzerimdeki yorganı çekti. "Ben hiçbir yere gelmiyoruz." deyip yorganı aldıktan sonra yeniden yatağıma girdim. "Kızsal sebepler, bilirsin." Genel yalanlarımdan biriydi ve işin güzel yanı, her zaman işe yarardı.

"Ovv. Pekala, istediğin bir şey var mı?"

"Biraz sevgi, sıcak bir ortam, ve çok fazla çikolata. Belki biraz çizburger... Bilemiyorum Todd, biraz sen düşünmek ister misin? Ben uyumak istiyorum." deyip yorganı başımdan yukarı çeker çekmez yeniden açılmıştı. Karşımda babamı görünce bir an için duraksasamda anında ifademi toparlayıp,

"2 haftada 2 defa söyleyince yalanın işe yaramıyor. " deyip yorganı komple üzerimden atıp bakışlarını direkt gözümde sabitledi. "Kardeşin gittiğimizi söyledi. Dolayısıyla sende geliyorsun."

"Dediğim gibi, ben gelmiyorum. Sadece evde biraz kalmak istiyorum."

"O zaman bende kalıyorum, Dean Sam ve Todd bu avı tek başlarına halledebilirler, değil mi Todd?"

"Evet, baba." deyip bir bakış attıktan sonra odadan çıktı. Kesinlikle onun bağırsaklarını oyacaktım. Ardından babamda odadan çıktıktan sonra üzerimi değiştirip bende girişe gittim. Sam ve Dean eşyalarını çantalarına yerleştiriyor, bir yandan da Todd ile şakalaşıyorlardı. Etraflarından geçip masadan bir sandalyeye oturdum.

"Huysuz Bobby gibisin Tessa, tanrı şahidim sonun o ihtiyar gibi olacak." deyip iğrenç gülüşlerinden birini daha sergiledi Dean. "Onu tanıma gibi bir şansım olmadı, kusura bakma." deyip gülüşünü taklit ettim.

"Sen niye gelmiyorsun bu arada?" dedi Sam.

"Bilmiyorum, sadece gelmek istemiyorum. Buradan sizin için kitaplardan araştırma yapabilirim."

"Evet, öyle yap." dedi Todd. Ardından toparlanmaları bitmiş olacak ki çantalarını alıp kapıya doğru gittiler. Babam masaya oturunca kalkıp mutfaktan kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya gittim. Sığınaktaki kovalamaca resmi olarak başlamış bulunuyordu...


2 Gün Sonra,

"Çok zor değildi, acemi bir cadıydı sadece." dedi Todd telefonun ucundan. "Ah ve evet çok ateşliydi..."

"Bunları gerçekten bana anlatmak zorunda mısın Todd? İkiz kardeşin bunları duymak istemiyor." Kapıda bir hareketlilik hissedince dönüp içeriye elinde poşetlerle giren babamı gördüm. "Neyi duymak istemiyorsun?" dedi Cass. "Oh.. şey Todd diyordu ki.."

"Ne? Oradaki babam mı? Tessa lütfen, yapma. Bir gece olmadığım halde bile Dean ve Sam anlamadı, bırak babam da bilmesin." Telefonun ucundan o yalvarırken ben gülüyordum. Her ne kadar son zamanlarda aramız mükemmel olmasa da aileden özür dilenmiyordu. En azından Todd ile ben böyleydik. Dean ile aramın düzeldiğini söyleyemezdim.

"Seni sonra ararım, Todd. Şimdi bir şeyler yemem gerekiyor." deyip kapattıktan sonra telefonu masaya koydum. Babam o sırada masaya gelmiş yemekleri yerleştiriyordu.

"Sanırım av bitmiş." dedim patatesimi kendi önüme çekerken. Bir yandan da mayonezimi açmaya çalışıyordum.

"Ben sana ne yaptım Tess?" dedi Cass masaya oturup. "Haydi söyle bana, Dean ile olanları biliyorum. Ama ben sana gerçekten ne yaptım? Sadece iki meleğe karşı düzgün bir baba olmak istiyorum. Şimdi söyle bana, ben sana ne yaptım?"

"Patlamayı göze alıyorsun Cass. Bundan daha kötü bir şey var mı? Bizi babasız bırakmak? İrena'dan sonra. "

"Bu senin ve Todd'un hayatta kalabilmesi için sadece bir risk."

"Ben bir meleğim, bunu biliyorsun değil mi? Kanatlarım var, kaçabiliyorum."

"Bu sefer kaçabileceğin lanet olası Dean Winchester değil Tessa. Baş melek Raphael'den bahsediyoruz."

"Başka bir yol bulalım, eğer Raphael'i tuzağa düşürmek istiyorsak..."

"Başka bir yol yok! Neden bunu anlamıyorsun? Jimmy'nin bedeni güçlü, büyüyü kaldırabilir."

"En son ben doğmadan önce Jimmy sadece bir bedendi. Şuan o sensin. Bunu anlamalısın. Riske edeceğimiz şey senin bedenin değil, sensin!"

"Sürekli İrena'dan kaçmaya çalışıyorsun.. ama hayır Tess. Sen İrena'ya ona tahmin ettiğinden çok daha fazla benziyorsun."

İşte şimdi beynimde çanlar çalmaya başlamış, sinirim hissedilecek türdendi. Bir an içinde kütüphanelerden biri devrildi. Bir abajur tavana çarptı ve daha gözümle takip edemediğim bir çok şey. Babam ise sadece karşımda duruyordu.

"Evet belki bizi bırakıp gitmeseydi buna bende bir yorum yapabilirdim."

"Tess, Tanrı aşkına. Gerçekten kaç yaşındasın sen? Yeter artık, anlıyor musun? Benden bu kadar, ben bittim. Bir şey yapmak için senin iznine ihtiyacım yok. Bunu anlıyorsun değil mi? Ben bittim, bu kadar!"

Gözleri gözlerimden çekildiğinde göğsümde bir boşluk gittikçe büyüdü, ve o kapıdan çıkıp giderken benim tek hissedebildiğim beynimin adete dışarıya çıkmak istercesine zonklamasıydı.


CASS AĞZIYLA-

Önümdeki küçük bardaktaki sıvıyı tek yudumda mideme doğru yolladıktan sonra konuşmaya devam ettim. "Sam iyi mi?" dedim. Dean'in dediğine göre cadı onu güzel hırpalamış, ancak Todd elinden geldiğince yardım etmişti. Ve birde "küçük cadı"nın Todd ile olan samimiyeti vardı. Sanırım Dean bir şekilde öğrenmişti.

"Uyuyor. Peki ya Tessa? İyi olacak mı?"

"Bilmiyorum, Dean. Gerçekten bilmiyorum, Todd'da onunla aynı yaşta ama onunla aynı değil... Bilmiyorum gerçekten."

"Kadınlar, dostum. Kadınlar.. Ogün yolda beni de iyi becermişti."

"Tess'in dedikosunu mu yapıyorsunuz?" Arkadan gelen sesin ardından Deanin telefonu kapattığını duyunca, garsona el işaretiyle bir tane daha içki istediğimi söyledim. İri bir vücudu vardı ve bu iri vücudu dövmelerle kaplamak için iyi para ödemiş olmalıydı. 

Yeni bir bardak daha geldikten sonra Tess'i derinlere atarak tüm bardağı diktim. Henüz sarhoş olmamıştım, ancak olmalıydım. 

"Daha sert bir şeyler olsun." dedikten sonra adam bana bir kaç garip bakış attıktan sonra arkasına dönüp içki hazırlamaya başladı. 18 yaşına girecek bir kızın böyle davranması normal miydi gerçekten? Ne olursa olsun, o benim kızımdı ve onu annesinden ayıramayacağımı bilmeliydi. İrena'ya ne kadar kızgın olsam da, o bana iki melek vermişti. Herkes ona kızgındı, herkesin bir parçasını eksik bırakıp gitmişti. 

Masanın üzerindeki telefonum titremeye başlayınca ekrandaki Dean yazısını görünce yüzümü buruşturdum. Ağzıma acı bir tat gelmişti ama bunun Deanle alakalı olduğunu zannetmiyordum.

"Sanırım babamla aranız artık eskisi kadar iyi değil ha, Cass?"



Bir Winchester'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin