Bölüm 40

250 14 2
                                    

Neredeyse 5K olduk ve bana şaka gibi geliyor. Desteğiniz, yanımda olduğunuz için çok teşekkürler.

Bu arada bu kitap bitince tamamen üzerine kurulacağım bir kitap var. O da Supernatural Fan Fiction. İsmi "Emanet", bir bakarsanız sevinirim:)

-

Tessa'nın ağzıyla-

Sığınaktaki kitaplara gömülmüş, günlerdir Raphael'i tuzağa düşürmek için bir sembol veya bir büyü arıyorduk. Babam bile bir şey bilmiyordu ancak belki kitaplardan bir şeyler çıkardı.

"Raphael'in eski bedenini bulmak... En son ne zaman gördüm onu? 20 yıl önce?" Dean yerinde doğrulup masaya göz ucuyla baktı. "Yemek almaya gidiyorum." deyip masadan kalkacağı sırada Todd ona bakmaya başladı. Bu 'yine araştırmadan kaçıyorsun' bakışıydı kesinlikle ve kaçmakta haklıydı. Bu kadar dayanması bile mucizeydi.

"Bende geliyorum." deyip ceketimi aldıktan sonra peşine takılıp yürümeye başladım. En azından bacaklarım biraz da olsa hareket ederdi.

Garaj'dan Impala'ya binip yola çıkmıştık. Her ne kadar yürümek istesemde Dean'e bunu söylemedim. Elinden geldiğince çabuk kaçmaya çalışıyordu sanki araştırmadan?

"Seni özlemişim." deyip direksiyonu okşarken gözlerimi devirdim. "Ne?! Günlerdir görmüyorum."

Önüme dönüp yolu izlemeye başladım. Buraya en yakın cafe arabayla 10 dakika kadar sürüyordu ve o yolu yürümek aslında kelimenin tam anlamıyla "ölüm" dü.

"Tom'u ne zaman bırakacaksınız?"

Dean'e dönüp baktığımda kaşlarının kalkmış olduğunu gördüm. Bir an için bana bakıp ardından tekrar yola döndü.

"Biz bıraksak bile bunu Todd yapmayacak, İrena. Bunu biliyorsun."

"Tessa." diye mırıldandım. Çoğu zaman yaptığı gibi, yine "İrena" demişti. Ona bu kadar mı benziyordum?

"Tessa.." Onayladıktan sonra cümlesine devam etti. "Onu normal hayatına yeniden yollasak bile Todd'u durduramam. Onu bulur ve işini bitirir."

Yeniden önüme dönüp klasik işimi yapmaya devam etti. Tom'u öldürecekler miydi? Buna izin veremezdim. Beni öldürmeye çalışmış olabilirdi ancak bir zamanlar....

"Bak, Tess. Anlıyorum ama tehlikede olman isteyeceğim son şey."

"Öyle mi?" Bakışlarımı ona çevirdiğimde arabayı yolun kenarında durdurup bana bakmaya başladı. Uzun bir konuşmaya başlayacaktık, harika!

"Ne demek istiyorsun, Tess?" Sesi yükselmiş, kaşları hafiften kalkmıştı. Bu Dean için hafiften sinirleniyorum demekti. Burada tek sinirlenen ben değildim.

"Ne mi demek istiyorum?! Kimsenin umrunda değilim. Bunun farkında değil misin? Babamın düşünceleri İrena, Todd desen İrenayı bulmak için evden kaçmış, sen desen İrena'yı durmadan dilinden düşürmüyorsun. Bir tek sanırım Sam'e teşekkür etmeliyim. Bana hatırlat." Kapıyı açıp çıktım. Şu sıralar biraz daha yüksek ses kaldıracak halim yoktu. Daha fazla İrena ismini duymak istemiyordum. Yıllar önce bırakıp gitmiş birinin neden hala peşinde dolanıyorlardı?

Kolumdan tutulup çevrildiğimde burnumdan soluyordum. Artık gerçekten sıkılmıştım. İrena irena ve irena! Harika kahrolası İrena Winchester!

"Nesin sen? Ergen?"
Kolumu kurtarıp yürümeye devam ettim. İstersem ondan çok uzağa, dünyanın diğer ucuna gidebilirdim ancak yürümek istiyordum. Beni rahat bırakmazsa onu yollardım.

"İyi! Git."

Kapının çarpılma sesinin ardından Impala'nın motorunun sesi kulaklarımı doldurdu ve gittikçe uzaklaştı. Şimdi yalnız kalmıştım.

"İrena Winchester!" Önümdeki taşa ayağımı vurup derin bir nefes aldım. "Eğer beni duyuyorsan, sana yemin ediyorum seni bulacağım!"

Kafamı kaldırıp göğe baktıktan sonra ağzımdan bir bağırış söküldü. Sanki içimdeki tüm nefreti kusuyordum. Böylesi daha iyiydi.

"Ve ölümün benim ellerimden olacak!"

-

Yaklaşık iki saattir yolda yürüyordum. Ne arayan vardı, ne de soran. Böylesi daha iyiydi çünkü sessizlik ve yalnızlık özlediğim bir şeydi. Özellikle yalnızlık. Sığınağın önüne geldiğimde ayaklarım geriye dönüp bir motelde kalmak istiyordu. Yapmalı mıydım? Elbette. Yapacak mıydım? Hayır.

Ben yokken Tom'u harcamalarına izin veremezdim.

İçeriye girdiğimde masanın üzerinde yemeklerinden kalan çöpler, kitaplar ve kahve bardakları vardı.

"Tessa?" Sam'in sesini duyduğumda girişten aşağıya doğru ona baktım. "Neredeydin?"

Gözlerim Dean'e kaydığında kitaptan kafasını kaldırmamıştı. Cass ve Sam bana bakıyor, Todd ve Dean ise kitaplara bakıyorlardı. Bir şey demeden merdivenleri inip odama doğru ilerledim. Onlar araştırmalarına devam edebilirlerdi ancak ben biraz içimi dökecektim.

-

Zindanın kapısını açıp içeriye girdim. "Oreo ve süt?Nesin sen? Bir melek mi?"

İster istemez yüzümde bir gülümseme olmuştu. Ne olursa olsun hiç bir zaman ona kızamazdım ki. Masanın üzerine yiyeceklerini koyup bir sandalyede kendim için çektikten sonra oturdum.

"Ellerimi sandalyeden ayıracak mısın yoksa bana sen mi yedirirsin?"

Bir şey demeden ellerini halatlardan kurtardım ama ona tam anlamıyla güvenemezdim. Dolaptaki kelepçeleri alıp bakışları arasında ellerine geçirdim. Zaten ayakları hala sandalyeye bağlıydı.

"Her zaman birlikte oluşumuzda hakim taraf olmayı seviyordun zaten." Gülüşleri arasına yumruk geçirmek istediğim zamanın tam ortasındaydık.

"Sadece konuşacak birilerini arıyordum." Sadece içimi dökecek birilerini arıyordum. Annemi şikayet edecek birilerini. "Ama bu sen değilmişsin. Getirdiklerimi birazdan gelir alırım."

Zindandan çıkıp kendi odama doğru yürümeye başladım. 21'de Sam, 22'de Dean, 23'de Cass, 24'te Todd ve 26'da ben kalıyordum. 25 boştu. Kimse orayı almamıştı.

Bilgisayarımı alıp yatağa kurulduktan sonra bir kaç müzik açıp birşeyler yazmaya başladım. Hall & Oates You Make My Dreams Come True tüm odayı doldururken içimde anlam veremediğim bir duygu vardı.

Yarı melek ve yarı insan olmanın zararları....

Yarım saat bilgisayarda dolandıktan sonra iyice sıkılmıştım. Sürekli aynı şeyleri yapmak, yapıcak bir şey bulamamak... Kendimi odadan dışarı atıp büyük salona geçtim. Dean, Sam ve Cass hala kitap başındaydılar ama Todd ortalıklarla görünmüyordu.

"Todd nerde?"

"Uyumaya gitti." dedi Sam. Bir şey demeden bir sandalyeye ben oturduktan sonra Dean'in aldığı yemeklerden bir kutuyu kendi önüme çekip hamburgerden bir ısırık aldım.

"Şunu dinleyin." dedi Sam. "Raphael'i tuzağa düşürmenin yolu hakkında bir şeyler buldum sanırım."

Herkesi göz ucuyla taradıktan sonra yeniden kalın kitaba döndü.

"İlk malzeme, ruhu bedenine hapsolmuş bir meleği özüne kavuşturup, kanını kullanmak."

"Burada ruhu bedenine hapsolmuş bir melek ben varım?"

Bir Winchester'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin