Bölüm şarkısı: Sia- Elastic Heart
Yaklaşık bir saattir yemek için hazırlanıyordum fakat yaşlı dedeler gibi mırıldanmaktan bıkmıyordu. Zaman ayarlı saat gibi her dakika başı bir şeyler söylüyordu ve bu benim telaş yapıp hazırlanmamı aksatıyordu.
"Tahminimce 55 metrekarelik bir odanın içinde 61 dakika 50 saniyedir oradasın. Evinin modeli gerçekten kötü. Bu adamın kötü yaptığını biliyordum fakat daha önce hiç rastlamamıştım." Saçmalıklar kralı seçeceğim noktaya gelmiştim. Her şeyi eleştirdi ve bir evim kalmıştı, onuda yapmış bulunmakta.
"Güvenlik açasından da berbat, elimi koluma sallaya sallaya giriyorum. Geceleri hırsızda benim gibi girer ya da içeri tıktırdığın suçlulardan birisi." Odadan çıktığımda kapı ile büyülenmiş biraz daha gelmesem sevişeceklerdi. Beni gördüğünde toplandı ve dik duruşu ile beni inceledi. Kaşları havaya kalkarken içinden neler düşündüğünü merak etmiştim. Bilim adamları her konuda bir yöntem veya icat buluyordular fakat insanların akıllarını okumayı niye bulamıyordular?
"Elbise konusunda da ne kadar açık ve kısa giyindiğini de belirtmek isterim." Elleri ile elbisemi gösterdiğinde, aynaya bakmamışım gibi üstüme göz gezdirdim. Bordo kolları sırf dantel ve uzundu. Kısalığı ise dizimin biraz üstünde hanım kız modeli kazırken, göğüs dekoltesi bu konuya ters düşüyordu. Arkamı dönmediğim için henüz arkasını görmemişti.
"Bekletildiğinde çok saçmalığını biliyor musun? Ben öğrenmiş bulunmaktayım çünkü evimden mesleğime kadar laf söyledin." Söylene söylene salonun ışıklarını kapamaya gittiğimde arkamdan bağırmayı ihmal etmemişti.
"Anladık beyaz tenin var. Bunu sadece bacaklarında göstermeni tercih ederim."
"Elbiselerime karışma. Hem yemek sizin evde, bildiğim kadarı ile annen ve baban olacak." Kafasını salladı ve ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. Ekranda birkaç şey okuduktan sonra kapıdan çıktık.
"Gecenin sonlarına doğru bizim çocuklarda gelirler." Asonsöre bindikten sonra aynada bize baktım. Üstündeki lacivert takım elbisesi ve aynı tonlardaki kravatı ile göz kamaştırıcı erkek modeliydi. Ben ise sanki onun takımına uyarak resmi giyinmiş görünüyordum. Şuan iş yemeğine eşi ile katılan evli çiftlere benziyorduk. Gülümsedim. Eli sırtımdaki açıklığa koyduğunda ateş değercesine yandı sırtım. Aynada gözlerimiz kesiştiğinde kafasını sallayıp, gülümsedi. Gülümsediğinde yağmurlu havadan sonraki muhteşem görüntüdeki gök kuşağına benziyordu. Muazzam.
"Elbisen mükemmel." Eli sırtımdan çekerek iyice arkama geçerek ellerimi karnımda birleştirdi. Gözlerini bir an olsun çekmezken hipnoz olmuşçasına bakıyordum. "Elbisenin içindeki vücüd daha güzel." Ateş gibi etki eden elleri yavaşça, ürpertecek derece yukarılara çıkarken duygularımı dizginlemeye çalışıyordum. Dekoltemin üstünden çıkan göğüslerimin de gezdirdi parmaklarını, o an yanıp kül olacak duruma gelmiştim. "Hissedebiliyor musun?" diye fısıldadı can alıcı sesi ile. "Beyaz tenini gördüğümde hissettiklerim anlatımı fazla zor. Sana yakınlaşmazsam üşeyeceğim, yanındayken de yanacak kıvama geliyorum." Dudaklarını boynumun bir tarafında durduğunda nefesini üfledi. İçim ürperdi. "Tenine tenimden başka bir ten değsin istemiyorum." Asansör'un durması ile birbirimizden ayrıldık ve asansörden çıktık.
Hissettiklerim bir karşılığı veya kelime anlamı yoktu. Hissediyor musun, diye sorduğunda dudaklarına yapışıp hissettiğimi göstermek için kendimi zor tuttum. Yanındayken özlemim kabarıyor ve bu ona doğru atılma istediği yaratıyordu. Kendimi yeni yetmeler gibi hissediyordum. Kendini dizginlemekte zorlanan, beğendiklerini gördüklerinde üstüne atlama istediği olan ergenliğe yeni girmiş çocuklar gibi. Doğru belki yanlış ama yanlış kimin umurunda? Yanımdaki adam, yıllardır özlemini çektiğim vücudu, kokusu, sesi her şekilde karşımdayken kendimi tutman bile mucizeydi. Hatta bana bir plaket sunmaları gerekiyordu."Seni düşündüren nedir?" direksiyonu kavramış olan kolu kasılmıştı ve kaslarını çok rahat belli ediyordu. Ceketini arka koltuğa attığı için beyaz gömleği muhteşem şekilde gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...