Merhabalar...
Hande ve Levent'i arada bir yazıp, onların yaşadıklarını da anlatacağım. Hande erkeklerden sevgi görmemiş bir kızken, Levent sevgiden korkan bir adamdır. Çok çalkantılı ilişkileri olacaktır.
ŞARKI: Mia Martina. Feat Waka Flocka Beast
Keyifli okumalar :)
Hande
Hayat lunaparktaki trenlere benziyordu. Bazen hızlanıyor ve yüreğimizin ağzına gelmesine sağlıyor bazen de normal hızda ilerleyerek rahatlamamızı sağlıyordu. Hayatımız da böyleydi... Hızlandığında hızına yetişemiyor bazılarımız yalpalıyor bazılarım ise düşüyorduk. Ben ise düşmüş kısımdaydım. Babam ve abim tarafından serte düşürülmüş sadece annemin üzgünüm bakışları ile yerde kalmıştım. Bir kaldıran olmamış, iki gece sokaklarda kalmış nihayetinde kendime bir iş bulmuştum. Ama insanlar o kadar kötüydü ki, yalnız gencecik bir kız bulduklarında hemen tacizde bulunmaya başlıyordular. Bakışları pis, ağızları pis ve hareketleri hepsinden pis...
Lağım kokan pansiyonlardan kaldıktan sonra Ahsen ile tanışmış ve hayatımı normal hıza sokmuştum. Onun hayatının hızlanmasına sahit olmuş ve korkmuştum. Çünkü benim en kötü günlerimde yanımda olmuş beni o pis kokan pansiyondan kurtarmıştı. Bir süre yanında kalmış ve yanında çalışmaya başlamıştım. Pis gözlerin yerine dostla parıldayan gözlerle karşılaşmıştım. Daha sonra ona yük olmamak için kendime sıcacık bir ev bulmuştum.
Mahalle konum olarak biraz merkeze birazcık uzaktı ama sorun etmiyordum. İki gece sadece iki gece dışarıda kalarak çatısının üstünde olan bir evde kalmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlamıştım. Evim 1+1 olduğunda ısınmadan sorun çekmiyordum. Üç katlı apatmanın üçüncü katında olmaktan sorun etmiyordum. Hem benim için daha avantajlıydı çünkü hırsız girmesi için üç kat tırmanması gerekiyordu. Ve alt komşumuz olan insanların sesinden hırsızın bile gelmeyeceğini düşünüyordum.
Yeni evli oldukları için onları maruz görmeye çalışıyorum ama her gece, 'Evet, aşkım. Daha hızlı, sert... Ah işte böyle..." gibi sözcükler duymaktan bıkmıştım.
Üstümdeki eşofman ve badi ile merdivenleri inerek aşağı katın ziline bastım. Kısa kıvırcık saçlı kadın gülümseme ile karşılarken, "Hoşgeldin, tatlım, buyur," dedi. İçi geçmek istemiyordum. Bu yüzden direk konuya girdim.
"Aylin hanım, geceleri sesinizden uyuyamıyorum. Biraz daha sessiz olur musunuz?" ben bile utanırken, kadın elini ağzını koyarak kıkırdadı. Daha sonra ise "Tatlım, yeni evliyiz biz, elbette sesimiz olacak." Dedi.
"Hayır, canım, her gece senin vajinan nasıl dayanıyor?" diye patavatsız bir kelime kaçtı ağzımdan. Gerçekten dayanılacak gibi değildi. Ve bazen edepsiz kelimeler bile duyuyordum.
"Hayatım, kimmiş?" arkadan gelen erkek sesi ile gözlerimi devirdim. Sırf bu yüzden evlenmeyecektim. Erkeklerden nefret ediyor ve tiksiniyordum. Bir erkeğin bana bu derece yaklaşması bile düşündüğümde tühlerimin ürpermesine neden oluyordu. "Üst kat komşumuz bebeğim adını tam olarak bilmiyorum."
"Hande," dedim sinirle, "Dediklerimi dikkate alırsanız sevinirim," diyerek merdivenleri çıkmaya başladım. Kilide anahtar soktuğumda arkamda bir nefes hissettim. Elim kapıda kalırken arkamı döndüm. Burun hizasına geldiğim kişinin kim olduğunu çözemezken, ağzımdan bir çığlık kaçtı. Adam ağzımı kaparken, mavi gözleri gördüm.
"Şşşşh, benim, Levent," kelimeler dudağından kaçarken, sanki beni rahatsız etmek ister gibi hali vardı. Elini ağzımdan çekmesini, bir an önce onun güzel kokusundan kaçmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...