Sarsıntılı geçen gecenin ardından gözlerimi acı içerisinde kıvranırken açtım. Yatağın diğer tarafına döndüğümde Oğuz'u bulamaman ile yüzüm buruşurken, odamın kapısı açılarak, elinde tepsi ile yatağıma oturdu.
"Hadi güzelim, ye birşeyler." Kafamı iki yana salladım. Canım birşey istemiyor hem de karnımda, belimde ve kasıklarımda inanılmaz bir ağrı vardı. Kıpırdadığım an kasıklarımı kemiren birşeyler oluyordu sanki. "Bana olan kırgınlığını kendine zarar vererek yapma." Bıçağı alarak bir dilim ekmeğe çilek reçeli sürmeye başladı. Her hareketini izlerken doğrulmaya başladım. Beklediğimden daha acı dolu olmuştu bu. Elimi belime koyarak baskı yaptığımda biraz olsun ağrısı azalmıştı ama kasıklarımda ki ağrı ne kadar masaj yapsam da düzelmiyordu. Ekmeği ağzıma uzattığında ısırarak çiğnemeye başladım. Bir ağrı saplandığında yanaklarımdan yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Güzelim yapma böyle," Kafamı sallayarak ağzımdaki yuttum.
"Çok ağrım var." Elim kasıklarıma gittiğinde bakışlarıda oraya gitmişti. Elindeki tepsiyi bırakarak elimi tutarak geri çekildi. Yorgan bacaklarımda olmasına rağmen inceydi ve elimin nerede olduğunu çok açık belli ediyordu.
"O günlerde olabilir misin?"
Kendimden emin bir şekilde "Hayır." Dedim. Ama üzüntüden veya kullandığım ilaçlara bağlı etkilenmiş olabilirdim. Bunu düşünmememiştim oysaki. Oğuz yorganı üstümden hızla çektiğinde gözlerim çarşaftaki kana gitmişti. Gözlerim pijamama gittiğinde orada daha fazla kan olduğunu gördüm. Oğuz'un beni şekilde iğrenç görmesini hiç bir zaman istememiştim ama o beni en görmemesi şekilde görmüştü.
"Üzülme." dedi. Gözlerimi pijamamda ki kandan ayırmazken elleri çeneme gelerek kafamı kaldırdı. "Hadi kalk bir duş al. Ben burasını hallederim." Ağzımı açıp gitmesini söyleyecek eli ile konuşmamı engelledi ve ayağa kalktı. Ayağa kalktığımda kasıklarıma saplanan ağrı ile iki büklüm olurken Oğuz'un elleri belime yerleşmişti ama kendimi geri çektim.
"Yaklaşma lütfen." Yatağa gözüm kaydı. "İğrenç bir şekildeyken bari..."
"Ahsen, seninle ilgili hiç bir şey bana iğrenç gelmiyor. Hele ki bundan doğal bir durum olamaz." Onun konuşmasını dinledikten sonra yavaş adımlarla banyonun yolunu tuttum. Suyu açarak soyunmaya başladım. Hepsini bir çırpıda kirli sepetine atarak sıcak suyun altına girdim. Sıcak suyu rahatlatırken aynı anda belime ağrı girmesine neden oluyordu. Temizlendikten sonra bornozumu giyerek banyonun kapısından çıktım.
Yaptığım nevresim takımı değişmiş, bu defa beyaz değilde başka bir renk koyarak içimin daha rahat olmasına neden olmuştu. Yatağın hemen köşesinde duran eşyalara gözüm iliştiğinde utançtan vücuduma bir ısı yayılmıştı. Pijama altı, kısa kollu bir tişört, iç çamaşırlarım ve en üstlerinde bulunan pembe paket. Oğuz'un burada olmaması benim rahat hareket etmemi sağlaması için olduğuna emindim.
Benden iğrenmemesi güzeldi hatta düşünüp gerekli eşyaları odaya getirmesi benim sevdiğim adam olduğunu gösteriyordu. Komidinin üstünde başka bir paket bulunuyordu. Üstüme iç çamaşırlarımı giyerek tekrar yatağa oturduğumda kapı tekrardan açıldı.
"Giyinmişsin," Hafifçe gülümsediğinde yüzünde açan gülümsemeler içimdeki sevgi kelebeklerine oksijen olarak uçuşa geçmesine neden olmuştu. Bir insan anca bu kadar güzel gülümserdi. Ağrılar içinde kavrulurken bile onun gülüşünü düşüyordum. Aşk insanı aptallaşır derlerdi de inanmazdım.
Elindeki bardağı uzattığında bağdaş kurarak biraz kenara çekildim. Onun oturması için. Gülümsemesi daha da genişleyerek yanıma oturduğunda bacaklarını uzatarak kafasını bana döndürdü. Elindeki ağrı keseci paketinden bir tane hap çıkararak avucuma koydu. Bardağı da uzattığında hemen içerek ağrılarımın geçmesini diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...