Şarkı: Nil karaibrahimgil - Kırık
Bomboş, hep aynı çizgide gitmiş 6 yılın içerisinde, sahte gülümsemeler, hıçkırarak ağlamalar ve sabahları aynada gördüğüm balon gibi gözler vardı. Hareketli şarkılar bile yoktu. İçerisinde yalnızlıktan söz edilen bir sürü şarkı vardı. Birbirleri ile kavuşan sevgililer değilde; yarım bırakılan ya da ölümle biten filmler vardı. Beraber, el ele yürüyen çiftleri bile gördüğümde Oğuz beynimde canlanıyor ve ağlama krizlerimden biri tutuyordu. İlk zamanlar...
Üniversitenin ilk yıllarında yalnız başıma kalmak aldığım kararlardan bir tanesiydi. Aklıma çok iyi kazınmış bir görüntü ise sadece derslerde yan yana oturduğumuz kız ile geçen konuşmalardı. Beni hep yalnız gördüğünü, aileden uzakta olmanın ne demek olduğu ile ilgili birkaç şey söylemişti. Ona ailemden uzakta olduğumda değilde kalbimdeki boşluktan kaynaklı olduğunu söylemiştim. Kendini kötü hissettiğinde ders bitmiş ve çıkmak için hazırlanıyorduk.
"İnci..." diye seslenmesi ile ona dönmüştüm. Hemen yanında ki erkekle ve ellerini birbirlerine kenetlemiş halde yüzüme bakarken, gözlerim uzun süre ellerinde takılı kalmıştı. "Bu erkek arkadaşım, Engin, sinemaya gideceğiz sende bizimle gelsene. Yalnız kalmamış olursun." Dediğinde dudaklarımdan zar zor hayır kelimesi çıkmıştı. Çünkü olmak istediğim, yaşamak istediğim, birlikte kurduğumuz hayaller başka insanlar tarafından gerçekleşiyordu.
Küçücük, kutu diye nitelendirilen, evime gidene kadar sokaklarda ağlamıştım. Bazı insanlar kafalarını çevirip, bana bakıyorlar, neden ağladığımı birkaç saniyeliğine düşünüp, tekrar kafasını çeviriyorlardı. Evine girip çantamı duvara fırlatıp, sırtımı demir kapıya dayayıp yere oturmuştum. Eve girdiğim saatler en fazla 12 iken kendimden geçerek saatlerce ağlamıştım. Gözlerimin kapandığını ve daha sonra evin zifiri karanlığında açtığımı hatırlıyordum.
Çok üzülmüştüm o gün. Diğer ki günlerde ama acı ilk günlerinde yoğunluğunu hatırlatmakta üstüne tanımamıştı. Daha sonralarda alışmıştım. Mutlu çiftler gördüğümde artık eve girip ağlıyordum.
Ve güzel geçmeyen günlerim olmamıştı. Bunun gibi yaşadığım daha kötü şeyler olmuştu ya da bundan daha hafif üzüntüler yaşamıştım. Ama asla mutlu olmamıştım. Asla kahkalarla gülmemiştim.
Bu gece yapacaktım.
6 yıl, döktüğüm gözyaşların, hıçkırıkların acısını önünde durduğum barda çıkaracaktım. Dün sabah öptüğüm dudakları, yağmurdan ıslanmış saçları ve bana duygu yoğunluğu ile bakan gözleri bir rafa kaldıracak; içecek ve eğlenecektim. Bunu kendim için yapacaktım. Ben ağlarken, üzülürken, onu düşünürken, onun içtiği gibi... Onun kızlarla yattığı gibi...
Bara giren kadınlar gibi giyinmiştim. Burada giyeceğim eşyam pek fazla olmadığından, dün ağlayarak şehre geldiğimde Ezgi'den birkaç parça şey almıştım. Aldığı kilolardan zaten hepsi olmuyordu ama ona birkaç yalanla almıştım. Zaten öğlenden gece yarısına kadar onun evinde oturmuş, ona bütün yaşadıklarımı anlatmış beraber ağlamıştık. Hamile arkadaşımı dün bütün gün üzmüştüm ve bu gece bara gideceğimi söyleseydim daha fazla üzerdim.
Bar kapısında, Oğuz kadar iri bir adam duruyordu. Barın kapısından önünden geçerken uzunca süre bakışları üzerimde durmuştu.
Şortumu örten kabanım, sadece bacaklarımı sıkı sıkıya saran siyah desenli çorapları gösteriyordu. Kısacık şortla, Oğuz olmadan gezemeyeceğimi düşündüğümden öğlen saatlerinde dışarıya çıkarak biraz dolanmış ve yolumun üzerindeki tuhafiyelerden birine girip bu çorapları almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
Storie d'amoreAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...