Araba normal hızında engebesiz yollarda ilerlerken, yattığım dizlerde dışarısını izliyordum. Yaklaşık bir saat önce hastaneden çıkış işlemleri yapılmış, eve doğru yol almıştık. Cama vuran yağmur damlaları kıskandıracak derece temiz ve masum gelirken bende öyle olmak istedim. Temiz ve masum. Masumluk diye geçirdim içimden kime göre? Nasıl masum oluyorduk? Ben birçok ailenin boşanma davasını üstlenerek bazı çocukların annesinden ve babasından ayrılmasına neden olmuştum. Veya suçlu da olsa birinin hapse girmesine, ama şuan kendimi dünyanın en kötü insanı gibi hissediyordum. Aynı zamanda kirli, çünkü böceklerin vücudumda gezmesi midemi kaldıramayacağı kötüyken, soğuk tozlu yerde yatmıştım ve Taner'in aşağılık elleri kollarımda, sırtımda gezmişti.
Kafamı istemsizce iki yana salladım ve bu düşüncelerimden arınacağımı düşündüm ama bir faydası olmamıştı. "Miden mi bulanıyor?" Hande'nin dizlerinde yattığımda bütün hareketlerimi izlediğini biliyorum. Saçlarımı okşarken kafamı salladım. Gerçekten de midem bulanıyordu.
"Duralım mı?" ön koltukta oturan, Oğuz bana doğru dönüp konuştuğunda kafamı iki yana salladım. Bir an önce eve ulaşmak istiyordum. Önüne döndüğünde bakışlarım yine de onda takılı kaldı. Kolunu arabanın kenarlıklarına dayamış, parmağını dudaklarında gezdiriyordu. Her halinden bir şeyler düşündüğü belliydi. Çünkü o ellerini dudaklarında gezdirdiğinde düşündüğünü biliyordum. Arabayı süren ise Levent'ti. Arkamızda ise iki araba vardı. Birisinden Uysal çifti ve onun arkasında Umut vardı.
Bütün hücrelerim güvendesin diye bağırıyordu ama kırgınlık hepsine ağır basarak güven duygusunu umursamıyordu. Hastaneden çıktığımızda o koridorda benden daha beter insanlar da görmüştüm ama ben kendimi daha kötü hissediyordum.
Bir sürü test yapmışlardı, sadece basit bir kan düşüklüğü ve demir eksikliğinden başka bir şeye rastlanmadı. Bu sabah uyandığımda yanımda olan Hande, Umut, Egemen, Öznil, Levent ve Oğuz'a rahat bir nefes aldırırken ben bu duruma üzülmüştüm.
Hasta olmayı, bu dünyadan giymeyi istiyorum ama aynı zamanda istemiyorum. Karmakarışık ruh halimi kimsenin düzeltmesine izin vermeyecek kadar güçlü durmaya çalışıyordum ama içimdeki kırgınlığı atmaya ihtiyacım vardı.
"Şurada dur, ilaçlarını alıp geleyim." Oğuz'un sözlerine karşılık araba dururken, gözlerimi kapadım. İneceği zaman arkaya dönüp baktığında aldığı derin bir nefesten anlamıştım. "İstediğin bir şey var mı?"
"Hayır." Dedim kesin ve net sesim ile, aslında ilaçlarımı bile almasını istemiyorum. Bunlar ona mecbur kalmama neden olurken, kendimi kimsesiz gibi hissettiriyordu.
"Sen Hande?" büyük bir incelik yaparak, Hande'ye sorduğunda onun bu davranışına gülümsemek istedim. Ama yapamadım. Sert durmak zorundaydım.
"Yok, teşekkür ederim." Hande'nin cevabını aldıktan sonra arabanın kapısı açılarak, kapandı. Gözlerimi açarak, ayağa kalktım. Üstümde bol tişörtümü düzeltim ama bedenimin kirli olduğunu düşünüyordum. Üstümdeki temiz kıyafetleri kirletiyordum hem saçlarımda kirlidir, Hande'nin üstünü de kirletmişimdir.
Gözlerim yattığım dizlerine giderken, mavi pantolonunda hiç bir şey olmadığını görerek rahatladım. Eve gittiğimizde saatlerce yıkanıp, bedenimi keselemeyi düşünüyordum. Vücudumu kızartana kadar, canım acıyana kadar.
Ya da ben kendimi kirli gibi hissediyorum...
"Ahsen, hava almamızı ister misin?" Hande'nin üzgün bakışlarını gördüğümde kafamı salladım. Kapıyı açarak indiğimde yüzüme vuran yağmur damlaları, burnuma dolan toprak kokusu gözlerimi kapatıp güzel hissetmeme neden olurken, Hande'nin kolunu elimde hissettim. "Bak şurada bank var." Kafamı salladım. Yağmur yağmasına rağmen ıslak olan banka hiç umursamadan oturduğunda beni de yanına çekti. Kafamı omuzlarına koyarak destek aldığımda bakışlarımı gökyüzüne çevirerek kararmış bulutlara baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...