Bölüm şarkısı: Shayne Ward No Promises
En son 6 sene önce geldiğim yere tekrar bugün gidiyordum. Eskiden yaşadığım yeri çok özlüyordum. Küçükken oyun oynadığımız arkadaşlarım, annemin ve babamın her sabah uyandırmaları, kardeşimin üstüme atlayıp nijja gücü diye bağırmasını ayrı ayrı özlemiştim.
"Hoş Geldiniz" tabelasını gördükten sonra burukça gülümsedim. Özlediğim şeyler vardı ama hatırlamak istemediğim kötü anılarımda. Bu şehir girdap oluşturup beni mafetmişti. Evimizin önüne geldiğimde durup etrafa baktım. Çok zaman geçmişti.Burada yakan top oynayıp, ip atlayarak. Düşüp dizimi yaralandığımda ağlayarak apartmanın merdivenlerden çıkardım. Saklambaç oynarken saklandığımız yer evi olan Mukaddez teyzenin "Çiceklerimi kıracaksınız, çıkın çabuk!" diye bağırması. Oğuz'un beni eve kadar getirip kapıdan girişimi beklemesinin, birlikte okula gittiğimiz sabahların, masum öpücüklerimizin üstünden çok geçmişti. Ama özlem öyle değildi. İçimde biriken özlem her zamanki yerine taht kurmuş ve zaman zaman beni ele geçiriyordu.
Arabadan inerek apartmanın önündeki Metin Özdemir yazan zile bastım. Kapının hemen açılmasıyla beni beklediklerini anlamıştım. Kapıyı itip apartmana girdim. Duvarların boyası değişmiş, tanıdığım bazı komşular evlerini satmışlar ve yeni kişiler taşınmış. Benim yaşlarımda bir kadınla karşılaştığımda yanımdan uzun uzun bakarak geçmişti. Arkasından baktığımda tanımadığım kanısına ulaşmıştım. Merdivenlerden birer birer çıkarken özlemi tekrardan tadıyordum. Her basamak özlediğim çocukluğumu ve anılarım canlandırıyordu.
"Evin cadısı geldi." diyerek içeri girdim. Annem kocaman sarıldı. Sonra ise babamla sarılınca içeri geçip kendimi koltuğa attım. Her zaman ki evin duvarları yeşildi. Her sene bıkmadan yeşil rengine boyarlardı. Bir tane kuşları ile tam bir yaşlı evi kurmuşlardı, kendilerine daha 50'lerde olmalarına rağmen.
"Küçük beyimiz gelmeyecek mi?" diye sordum.
"Geldi de odada uyuyor." Sesli bir şekilde gülerek kalktım.
"Sızdı desenize siz şuna" dedim. Özlediklerim arasında her gece yattığım, Oğuz ile konuştuğumuz odam vardı.
Odam hala yerli yerindeydi. Masamda aynı bebek kumbaram, yatağımın üstünde küçükken adını Safinaz koyduğum bebeğim, hepsi bıraktığım gibiydi. Berkay'a baktığımda uyuyordu kendi yatağında. Yatağına oturarak ona şaka yapmayı planladım. Sesimi inceltim konuşmaya başladım.
"Para mı alamadım ama" diye ağzımı yaya konuştum. Berkay tepki vermeyince parmağımla onu dürtüp "Para" dedim.
"Cüzdanımdan al ve kapa şu lanet çeneni."uyumaya devam ettiğinde gülerek cüzdanına uzandım. Cüzdanın açıp baktığımda 500 lira vardı.
"Ama benim gecelik 650 lira" dedim aynı sesle.
"Senin ki altın kaplamada ben mi fark etmedim?" diyerek kalkınca beni gördü. Kocaman bir kahkaha patlatıp kafasına bir tane vurdum.
"Abla yaaa" diye mızmızlanıp durdu. Ona sarıldım ve dalga geçmeye devam ettim.
"Normalde kaç para geceliği?" diye gülerek sordum. Belimi çimcikleyerek beni susturdu.
"Hadi kalk azcık dışarı çıkalım. Özledim buraları." dedim. Azcık hava alırdım. Hem ne yenilikler var ona bakardım.
Üstümdekileri çıkartıp dar bir kot, tişört ve üstüme ince bir hırka aldım. küçük Buraları eylül ayında serin oluyordu. Saçlarımı da her zaman ki gibi salık bıraktım.
"Hadi Berkay, birde kadınlara dersiniz hazırlanamıyor diye" bağırdım. Sesim, apartmanda yankılanırken, gülümsedim. Küçükken en sevdiğim şeylerden biride sesimin yankı yapmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RomanceAhsen geçmişte sevdiği şehri, her daim yanında olan ailesi, kardeşim dediği arkadaşlarını bırakarak kaçmıştır. Her sevdiği şey o şehirde kalırken isminden bile vazgeçmiş ve ikinci ismi olan İnci'yi kullanmaya başlamıştır. İnci Özdemir yıllarca yaln...