Selam Cesurlar📘
Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler...
Multi Medya
(Cem Adrian&Aylin Aslım-
Herkes gider mi ?)Umarım beğenirsiniz...
Keyifli okumalar.📖
⌨⌨⌨
Kolumu elinden söker gibi ayırdım. "Benim en güzel yıllarım seni beklemekle geçti be!" Diye patladım bir anda ve bir kere daha vurdum göğüsüne. "Sen hergün belkilerle yaşamanın ne demek olduğunu biliyor musun?" Bunları söyleyeceğimi beklemiyormuş gibi bozguna uğradı. "Yaşadığın her şeye rağmen içinde olmayacağını bildiğin
hâlde umutlar yeşertmenin ne demek olduğunu, yarı yolda bir başına kimsesiz kalmanın ne demek olduğunu biliyor musun?" Hiçbir şey söylemedi, öylece baktı yüzüme. "Bana beyaz safya aç diyorsun ya, beyaz sayfa açmama gerek yok siyah'ını benden uzak tut yeter!" Yine bir şey söylemezken güldüm ama bu acılı bir gülümsemeydi. Kafamı iki yana salladım. "Ben kime neyi anlatıyorum ki zaten." Diyerek yanından geçip gittim, bu sefer engel olmadı.Ve o gittikten sonra hergün kafamda dönüp duran o soruyu tekrar sordum kendime.
Bir ölüm sessiz olur mu hiç?**********
7. BÖLÜM "VAR OLUŞ VE YOK OLUŞ"
Onu en son hastanede görmüşdüm ve olanların üzerinden 2 hafta geçmişti. Kadir kazaya neden olan, kaza yaparken peşlerinde olanların Uğur Saymış'ın adamları olduğundan şüphe ediyordu ama yanıt vermek için daha erken olduğunu ve konuyla kendisinin ilgilendiğini söylemişti. Bu zaman içerisinde Yüsra bir az daha iyiydi, oturuyor ve dikkat edebilecek kadar yürümek dışında hiçbir şey yapmıyordu. Paydar ise artık iyi olduğunu söyleyerek eski hâline dönmüştü. Benimse sadece düşündüğüm Alaz'ın neden geri dönmesiydi. Neden gittiğini merak ediyor muydum bilmiyorum ama yine de nedenler kafamın içini kemiriyor ve susmuyorlardı.
"Ne düşünüyorsun?" Gelen soruyla düşüncelerimden sıyrılarak bunu soran Yüsra'ya döndüm, gülümsedim.
"Hiç öylesine, dalmışım."
"Bunu kendine daha ne kadar yapacaksın İzel?" Sesi üzgün çıktı.
"Ne yapıyormuşum ben kendime?" Oflayarak eliyle beni gösterdi.
"Bu işte, sanki hiçbir şeyin yokmuş gibi, üzülmüyormuşsun gibi." Koltukta bağdaş kurarak oturduğum için elini dizime koydu. "Sen de insansın İzo, hatırlatırım."
Dışarıya sert bir soluk verdim. "Yok bir şeyim Yüsra." Diyerek inkar etsem de o devam etti.
"Alaz geldiğinden beri durgunsun, sanki bütün dünyanın yükü sana kalmış gibi ruhsuzsun." Kaşlarımı çattım.
"Ne alakası var onunla? Bana ne ondan? Hem iyiyim dedim ya." Diyerek ayağa kalktım.
"E niye kaçıyorsun o zaman?" Ofladım ve tekrar çöker gibi koltuğa oturdum.
"Al, oldu mu?" Göz devirdi.
"Anlat artık, dök içinde ne varsa." Derin bir nefes aldım, omuz silktim.
"Bilmiyorum, sadece kendimi nereye ait hissetsem olmuyor."
"Niye böyle düşünüyorsun?"
"Onu da bilmiyorum ki." Diyerek güldüm, benim gülmemle o da gülerken ben devam ettim. "Kendimi bir yere ait hissettiğim an aslında kendimi görünmez hissediyormuşum gibi oluyorum." Yine omuz silktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH&MAT Mahalle Hikayesi
Acción*Yetişkin okurlar için uygundur!* Aramızdaki uzaklık 7 metre, bir birilerine tuşlanmış iki silah, her birinde bir mermi. Alaz bana doğru bir adım attı ve eş zamanlı olarak ben de ona doğru bir adım attım. "Bu tetiğe aynı anda basarsak bile ilk ölen...