❦2. Bölüm: "FELAKETİN İPSİZ KUKLALARI"

24.9K 953 150
                                    

Oy verip satır arası yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy verip satır arası yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.💕

ESARETİM SENSİN

2. BÖLÜM

"FELAKETTİN İPSİZ KUKLALARI."


Tanrının yazdığı tiyatro sahnesi, kırmızı perdelerini çekerek oyun kağıtlarını dağıttı. Attıkları her adımda dahi, yazılana göre ilerlemek zorundaydı. Bu yazılanlardan habersiz biri vardı ki şuan derse yetişmek için acele ediyordu.

Melek, sabahın ilk ışınlarıyla gözlerini açmış, açtığı gibi duş alıp kıyafetlerini giymişti. Çantasının içine ders notlarını koyup, kapattı çantanın ağzını.

Bugün proje ödevini teslim ettikten sonra hastaneye uğrayacak, Sezen hocasına yardım edecekti. Cerrahpaşa üniversitesinde beşinci senesiydi. Hastanede staja başlamış, yavaş yavaş meslek ile bütünleşiyordu. Mesleğini eline almasına çok az kalmıştı. Bu yaz, gönüllü olarak doğuya yazılmıştı kendini geliştirmek adına, bu fırsattı geri tepmemişti. Bir çok yere kayıt yapmıştı. Bunlardan en önemlisi de İngiltere'de gerçekleşecek bir sınavdı. Bu sınavı kazanan üç aylık önemli profesörlerle çalışma şansı kazanacaktı. Bu çalışma da Melek için çok önemliydi. Bunun için gece gündüz çalışıyordu. Sınavı kazanmak için.

Çantasını ve laptop çantasını alıp çıktı odadan.

Saygınoğlu hanesinde gün erken başlamıştı. Sabah erken uyanmış olan ev halkı, hazırlanan kahvaltı masasına oturmuştu. Masada tek eksik olan kişi; babalarıydı. Kenan akşam gözüne girmeyen uykuyla soluğu sabah erkenden işe gitmekte bulmuştu.

Merdivenlerden aşağı inen Melek, solana kurulu büyük yemek masasına doğru ilerledi.

Mermer desenli olan beyaz masanın üzerinde olan kahvaltılıkları atıştıran annesi ve abisine yaklaşarak, "Günaydın canım ailem!" diye neşeyle konuştu.

Derse yetişmek zorunda kalmasaydı oturur yemek yerdi ama ne yazık ki yetişmesi gereken bir dersi vardı...

Annesi Canan, omuzunun üstünden baktı ona doğru gelen kızına. Aynı onun gençliğini andıran simasıyla dudakları kıvrıldı. Geçmişine dalan zihni, diliyle aynı anı paylaşmıyordu.

"Günaydın canımın içi." Kızına olan sevgisi gözlerinden okunan kadına rakip olarak oğlu atlamıştı.

ESARETİM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin