❦14. Bölüm: "DENK DÜŞEN İKİLEM"

11.9K 429 47
                                    

İyi okumalar canlarım oy verip yorum yapmayı unutmayınız sizi seviyoruz.

İyi okumalar canlarım oy verip yorum yapmayı unutmayınız sizi seviyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her insanın kendine özgü kırmızı çizgileri vardı. Bu çizgilerden biride, güvendi. Güven olmayan yere, huzur gelmez derlerdi. Huzuru bulacaksan ipini sağlam tutacaksın. Bu Melek için geçerliydi, ama Melek güven ipini parmak uçlarında tutmuştu.

Tutuğu ip, şüphe kuyusuna düşünce kayıp gitmişti. Melek öyle bir ikilem arasında kalmıştı ki, denk düşmüş ve çıkmaza saplanmıştı. Gözleri, elleri bunun olduğunu söylese de, kalbi inkar ediyordu sebepsizce.

Gözlerinde merhameti saklayan, adam sahiden benimle oyun mu oynuyorsun?

Bilinen tüm kelimeleri üstüne siyahi mürekkep püskürten şüphe, bir yılanın çıngırağı gibi vuruyordu acımasızca Meleğin kalbine.

Sahiden, yaptın mı?

Kendi kendine; 'babam bile kendi kızını kurban etmiş, elin adamı mı oyun oynamayacak.' diye geçirdi. Saniyler ağır çekime alınmış gibi, aralarında mekik dokuyan bakışlardan sızdı.

İki bilinmez vardı bu hikâyede. İki puslu. İki martaval.

Eşikte durmuş olan iki yabancı hepten yabancı olmuştu. Ne duygular vardı ne hisler. Sadece yalanlar. Ya da gerçekler. Ya da, şüphe.. Meleğin midesine oturmuş olan yumruk, gergin ortamı daha da gerdi. Yutkunmaya çalıştı. Kendini toparlamak amaçlı. Azad'ın meleğe bakan anlamsız bakışları puslu bir geceye benziyordu. Bir adım atsa sanki bin bir parçaya ayrılacaktı Melek. İçgüdüsel bir hissiyat ile dolmuştu Azad. Meleğin, yüz ifadesi de bu hissiyatı doğrultuyordu.

Gri hayatların, getirdiği çıkmazdı kısacası.

Ne bir adım ileri ne geri. Hep bir karış hep bir, mesafe. Belki de, daha az.

"Çok güzel olmuşsun." Sözleri zihninde parıldadığında, Melek dalmış olduğu okyanustan sesli bir soluk vererek çıkmıştı. Nefes nefese kalan ciğerlerinin aksine kalbi, göğsünü dövercesine atıyordu. Boğazını temizleyip, "Teşekkür ederim. Çıkalım geç olmadan." Azad, başını salladı onaylarcasına. Melek, evden çıkıp kapıyı ardından örtü. Azad'ın yanına ilerleyip, beraber bahçeden çıktılar. Azad'ın arabası hemen kapının önündeydi. İçeri almamıştı. Yolcu kapısını açıp, Meleğe yön verdi Azad. Melek birşey demeden, arabaya bindi. Azad da binince, araba çalıştı. Sessiz sessiz İstanbul sokaklarına sızdı.

Ne Melek konuştu ne Azad. İkisi de birşeylerin yolunda gitmediğini farkındaydılar. Aralarında sızmayan bu gerginliği bozan Melek oldu. "Nerde olacak, bu parti?"

ESARETİM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin