O gece konuşulan, anlaşılan hiç bir şey gerçekleştirilmemeliydi.
Ama gerçekleşti.
Gerçeklere kör olan gözleri, ailesinin kalbine doğru hedef aldığı kurşun sayesinde öğrendi Melek.
Çok güvendiği dağ yıkıldı ve altında kaldı.
Kendini hiç bilmediği...
Artık, sınır katmana kararı aldık. Çünkü, böylesi hem bizler için hemde sizler için zor oldu. Oysa, bir yıldıza tıklamaktı ama canınızı sağolsun.
Lütfen satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sizleri fazla tutmadan bölüme alayım. Keyifli okumalar. 😚
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sertab Erener- kime diyorum speddup
Teoman, serseri. Pinhani, aşk bir mevsim. Cem Adrian, zincir. 👇 Son kısımda dinleyin uyumlu olacaktır.
"Başlıyor." Dedi Azad.
"Ne başlıyor?"
"Altı aylık esaretimiz."
Sahiden başlıyordu.
Bundan altı ay sonra, bitecek ikisi de kendi yoluna gidecekti. Bir daha kim bilir ne zaman bir araya gelirlerdi. Hemen kopmazlardı elbette ama, Melek altı ay sonra İngiltere'ye gidecekti. Eylülün 27'sinde girmesi gereken çok önemli bir sınav vardı. Bunu daha, Azad hayatına girmeden onaylamıştı. Bu sınava girip, üç aylık içinde uzman olan doktorlarla çalışacaktı, çok zor kazanırsa sınavı.
Kendinden emin olsa da, son yaşananlardan dolayı derslerini ihmal etmişti. Hem altı aylık bir süre vardı, hem hastanede hem de evde rahatça çalışırdı. Zaten kitaplarını, notlarını hepsini getirmişti. Ve şuan, ise o malum gecenin ilk dakikalarındaydı, gerginliği tavan yapmış vücudunda reaksiyon göstermeye başlamıştı.
Sırtından boncuk boncuk terler akıyor, avuçları yumruk haline gelmişti. Kara gözler, ona böyle bakınca kendisini çırılçıplak hissediyordu. Hisleri, kalbinin sesi sanki gün yüzündeydi. Kalbinin sesini duyuyor muydu sahi? Umarım duymuyordur demekten, başka yapacak bir şeyi yoktu.
Azad baktı. Baktı.
İçini okumak istercesine, gözlerinin rengini çözmek istercesine..
Ardından, sol elini ensesine götürüp bakışlarını kaçırdı. Ensesini kaşımış gibi yaparken, "Iı, sen üstünü değiştir. Banyo hemen şurada." Odanın içinde ki, kapıyı gösterdi. Melek, yüzünde ki alık ifadeyle, "Pekâlâ, bu altınları indirip üstüme bir şey alayım." Diyip yatağın yanında ki komedinin kapağını açıtı içine çıkardığı altınları katıp, kapağını örtüp, gardıroba ilerledi. Gardırobun kapaklarını açıp, içine baktı.
