❦11. Bölüm: "FİLİZLENEN UMUT TOHUMLARI."

12.7K 498 65
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen canlarım.
İyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Emir Can iğrek, Beyaz

Umut tohumları, çaresizliğe açılan ilk mucizeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umut tohumları, çaresizliğe açılan ilk mucizeydi.

Dün gecenin ağırlığı tüm herkes üzerinde vardı. Yatağında ağırlığı altında ezilen Melek, kendini boşlukta süzülüyor gibi hissediyordu. Duyguları kendi ekseninde dönüyor, düşünceleri sinsi bir akrep gibi sokuluyordu damarlarına.

Başında ki keskin ağrıya rağmen, birbirine giren kirpiklerini ayırmayı başardı. Yüzünü kaplayan yorgunluk bedeninin her miliminde yankılanıyordu.

Geç yattığı için, gözlerinin altı morarmış, beyaz teni kireç gibi olmuştu. Gün ışınları odasına değiyor, parke üzerinde boylu boyunca uzanıyordu. İnce tül arasında sızan, Mart güneşinin soluk, ışınları Meleği anımsatıyordu.

Yattığı yerde doğruldu. Zayıf olan bedeni daha da zayıflamıştı. Soğuk zemine değen sıcak ayakları, bedenini ürpetmişti. Yüzünü buruşturup, boğazında ki keskin acı tadın geçmesi için yutkundu seslice. Kendini çok halsiz ve yorgun hissettiğini yanı sıra üzgündü.

Neye üzgün olduğunu bilmiyordu. Bilmediği bir üzgünlük vardı içinde. Can sıkıntısı onu uyutmamış, sabah erken kalkmasına neden olmuştu. Ayaklarının altında olan, panduflarını ayaklarıyla kendine doğru çekti. Beyaz üstünde, küçük siyah noktaları olan sade bir ev terliğiydi.

Ayaklarına geçirip, oturduğu yataktan ayaklandı. Bedenini arkaya doğru gerip, parmak uçlarında destek alarak esnedi.
Uyku gözlerinden aksa da, yüreğini saran sıkıntı uyutmuyordu. En son, böyle sıkıldığı zaman kader ilmeğini dolamıştı boynuna. Fırtınalar düşmüştü kaderine.

Sıkıntılı bir soluk verip, odasında ki banyoya ilerledi. Hızlıca elini yüzünü yıkayıp, açık olan bal rengi saçlarını toplayıp, odasına geri döndü. Tekli koltuğun üzerine bıraktığı gri hırkasını üzerine geçirip, odasından çıktı. Odasına sığmıyordu. Duvarlar üstüne üstüne geliyor, ruhuna çöküyordular sanki.

Evdekiler uyuduğu için, sessiz adımlarla merdivenden aşağı indi. Mutfağa ilerleyen Melek, girdiği gibi karşısında babasını görmesiyle dumur olmuştu. Babası mutfak masasına oturmuş, dertli dertli önünde ki ada çayını yudumluyordu. Kızının içeri girmesiyle, bakışlarını bardağından çevirmişti Kenan.

Onuda tutmuştu sıkıntı. Uyutmamıştı tüm gece.

Babasını görmesine şaşırsada, birşey demeden kahve makinesine doğru adımladı. Kendine kahve yapıp bahçede içecekti. Hemen kahve makinesine, cezvesine bir büyük boy fincan çıkartıp su ekledikten sonra, ayılmak için sert kahveyi ekleyip çalıştırdı.

ESARETİM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin