Herkese yeni bölümle merhabalar. Bölümü sizi bekletmemek adına düzenlemeden attık. Siz okurken bizde sizinle beraber okuyup, yazım yanlışlarını düzenleyeceğiz.
Yorum ve oy sınırı katmayacaktık ama hayalet okuyucularımız ne oy veriyor ne de bir yorum yapıyor ama yeni bölüm nerde diye soruyorlar bize. Ve bu sizcede haksızlık değil mi? Bize hak verin lütfen koyduğumuz oy ve yorum sınırını kınamayın. Sizi seviyoruz.🌸
Yorum; 400
Oy; 220Yorumlara nokta ve boş emojiler saymıyoriz bilginize. Onun yerine güzel yorumlarınızı bekliyoruz.
Bu kattığımız oy sınırı fazla değildir okuyan arkadaşlar eğer düzgün verirse 4 günde dolar diye düşünüyorum.
İyi okumalar dileriz.💗
26. BÖLÜM
MASAL GİBİ BİR DÜŞ
Açılan kapı önünde görmeyi beklemediği yeğenine şaşkınca bakmayı bırakan Azad, ona doğru bir adım attı.“Şevval?” dedi ne işin var der gibi. Şevval’in hemen ardında olan babası mahcup bir şekilde, “Kusura bakma Azad gece gece rahatsız ediyoruz ama Şevval çok ağladı sizinle uyumak için. Annesiyle ne yaptıysak vazgeçiremedik...” dediği an, salonda oturan Melek konuşulanları duyduğunda hemen ayaklanıp kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledi.
“Yiğit abi,” dedi varlığını belli eder şekilde. Azad omzunun gerisinde az önce kolları arasında ağlayan Melek’e baktı. Gözlerinin yeşiline düşmüş olan kırmızılık gözlerini ön plana çıkarmaya yetiyordu. Ağladığını belli eder ses tonu ve yüz ifadesiyle Yiğit abisinin odak noktası oldu.
“Lütfen, bizim için bir sakıncası yok. Sizin içinde yoksa Şevval bu gece bizde kalabilir. Dimi Azad?”
Azad’ın anlamaz ama, onu onaylar bakışı abisine döndü. “Evet, abi. Gel bakayım güzelim.” Dedi ve kapı ağzında olan Şevval’i içeri doğu aldı.
Şevval burnunu çekip, küçük adımlarla içeri girince, “Teşekkür ederiz. Betül utandığı için gelmedi ama çok teşekkür ettiğini söylememi istedi.” dedi.
Melek bak ya der gibi başını sağa doğru eğip gülümsedi. “Olur mu öyle şey. Lütfen utanması gerektirecek bir şey değil bu. Ne zaman Şevval isterse ve sizin de izniniz olursa bizde kalabilir. Bizim için sorun olmadığını bilin yeter bize.” Melek konuşmasında ki o anlayışlı sözlerle, Yiğit keyifle gülümsedi. İçinden Melek’e dair olan tüm olumlu düşüncelerin doğruluğunu anlayınca, hem kardeşi adına hem de ailesi adına sevindi. Ama onun da bildiği bir gerçek vardı ki, bu evlilik mecburiyet üzerine kuruldu. Ve her an kopacak ince bir ip gibi olduğunu da biliyordu. Kopmasın diye dua etti içinden. Semaya yükseldi mi bilmiyordu ama kalbinin ortasında bu dua yankılanmıştı. Şevval’i kucağına alan amcasının omzuna başını yasladı. “İyi geceler baba.” Dedi peltek bir şekilde.
Onun bu deyişiyle Yiğit’in düşünceleri toz bulutu olup uçtu ve kızının deyişine kahkaha attı. “Bu amca sevgin beni mahvediyor...” dedi ardından. Melek tebessümle Azad ve kucağında olan Şevval’e baktı. Şevval’in kahverengi bukleli saçları Azad’ın omzuna düşmüş, yüzünde huzurlu ifadesiyle amcasına sıkıca sarılmıştı. Aynı huzurlu ifade Azad’ın yüzünde de vardı. Bir eli dizleri altında, diğer eli ise sırtındaydı. Gözlerinden okunuyordu, Şevval’e olan sevgisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARETİM SENSİN
Ficção AdolescenteO gece konuşulan, anlaşılan hiç bir şey gerçekleştirilmemeliydi. Ama gerçekleşti. Gerçeklere kör olan gözleri, ailesinin kalbine doğru hedef aldığı kurşun sayesinde öğrendi Melek. Çok güvendiği dağ yıkıldı ve altında kaldı. Kendini hiç bilmediği...