TANITIM

4.3K 48 6
                                    

Geçtiğim yol izini bilmediğim yol kimsesizlikle harmanlanmamış bedenler,yürüdüğüm yolu daha ne kadar ileri taşıyabilirdim,koşmam gerekti kaçmam gerekti ama attığım adımlar o kadar ağırdı ki sanki zincirlerinin sesi bu taşlı yolda yeri değil bedenimi dövüyordu,zamansızlığın bu diyarlarda mesken olduğu aşkın ise zor bulunduğu bir yerdeydim,ayağımda ki zincir sanki bileğimi çekiyordu görünmez olan zinciri ben görüyordum,arkamı döndüğümde uzayan yolun sonuna doğru gelmiştim,artık bu memleketin üzerinden bakıyordum bir kaç adım daha attım bulunduğum yer bir zamanlar kaçarken tuttuğum bir günlük kilitli,saklı,bilinmez kadar sakladığım bu mükemmel yere sığındım,siyah çiçekli elbisemi biraz düzeltip taşa oturduğumda derin bir nefes verdim, gözlerim pusulu görüyordu,ılık yaz esintisi ile savrulan saçlarım,göz yaşlarım yanaklarımdan bir sızı gibi düşürken elimin tersi ile sildim.

Ben Nazlı Atasoy kardeşim için dediğim her noktam yeni bir başlangıç olmuştu,onun sürüklediği bu yolda ben değil Emir'de yanıyordu bu durdurulamaz yangın orman oluyordu kardeşlerimiz dediğimizde noktalar virgüle dönmüştü ikimiz de istemediğimiz nefeslere mahkum ediliyorduk ve kimse buna dur demiyordu.

bir ay öncesine doğru akmıştı zaman zihnim ise o anda söyleyemediği tüm cümleleri söylemek istiyordu,olması zorunlu denmişti büyüklerimiz buna izin vermişti sözler kapanmıştı tıpkı güneşi kapatan gece gibi yağmurunu getirecek bulut gibi kapanmıştı artık,cümleleri elimin tersi ile itmiştim zihnimden aşağı düşerken sözler bir uğultu gibi yerini aldı.

"Bunca zaman bu dostluk vâr oldu sizde bilirsiniz ki Selim ve Banu bir hata yapıp genç yaşta kaçtılar hem okulları hemde yaşamları yarıda kaldı töremiz yöremizin kanunları ne derse o olur"

Adnan Karacabey Emir'in dedesi bunu söylerken o kadar ciddiydi ki sözlerini söylemek isteyenler belki yüz kez düşünmesi gerekti olacağından değil ama yine de birinden itiraz etmesini bekledim,dedem söze girerken elinde ki kahverengi özel taş olan tesbihinin başına geldi gözlerini Karacabey'e doğru kaydırırken kuru bir öksürük ile söze girdi.

"Biliriz elbet sizin kadar geçmişimizin bu topraklarda hüküm sürmüşlüğü var,at koşturan çocuklarımız torunlarımız var Karacabey elbet biliriz ama ilk önce Selim ve Banu konusu çözülsün daha sonrasına bakarız iki ailenin kendi evlatları artık ortak kararlara sahiplik edecekleri yuvaya dönüşecek onları sahipsiz bırakmak biz gibi soylu bir aileye yakışı kalmaz"

Dedem sözünü bitirirken parmaklarının arasında ki tesbihi bileğine kaydırdı,önünde ki beyaz fincanda ki sade türk kahvesinden bir yudum almıştı yukarıda ki balkondan aşağı doğru hafif eğilip onlara bakıyordum annem salonda kararı bekliyorlardı bu özel toplantı benimde şahitliğimde gelişiyordu,Emir Karacabey İsmet dedemin tam karşısında oturuyordu,yüzünü görebiliyordum ama o fark etmemişti beni siyah saçları hafif yukarı doğru taranmıştı,giydiği takım elbiseye uygun kravat takmıştı sanki toplantıya girecek milyon liralık anlaşmalara imza atacaktı.Emir ise onaylar şekilde kafasını sallamıştı zihnimde taşa kazınmış harfler kadar kalıcıydı.

"O zaman en kısa sürede Selim ile Banu'nun evliliklerinde bu büyük ailenin birleşmesini duyuralım ki bu ailemize ve soyumuza yakışmayan kaçtılar kelimesini kapatalım yoksa her konuda zarara geleceğiz öyle değil mi İsmet Atasoy"

Dedem bir kaç saniye durdu babama ve Hamid amcama baktı ikisi de onay vermişti Karacabey'ler de de onay çıkmıştı büyükler ayağa kalkarken diğerleri de takip etmişti.

"Hayırlı olsun diğer düğün dernek işlerini töremizin ne uygun gördüyse o yapılır.Emir ve Nazlı içinde kararı düşünülür Berdel işini şimdi konuşmanın yeri de zamanıda değil"

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin