BÖLÜM 26 :
"VİCDANA KARIŞMIŞ İYİLİK"
Çözümlere ulaşmak için avcı olman gerek ya da av olup yenilmen.
hafif rüzgar esintisi ile savrulan saçlarımı toparladım kına bitmişti müzik sesi yerini sessizliğe bırakmıştı elimde ki telefon titrerken ekrana baktım mesajdı kaydırıp açarken Rüzgar atmıştı kenara çekilip mesaja dikkatli baktım.
Rüzgar
"Gece geleceğim uyuma kapıyı sen aç."yazıyordu cevap vermeden karşımda bana elini uzatan kişiye baktım ekranı kapatıp sahte bir gülümseme yerleştirirken "Geldiğiniz için teşekkürler." Dedim kadın gülümseyip "Rica ederiz kızım hayırlı geceler." Dedi yanında ki küçük kızının elini tutup "Hayırlı geceler." Dedim bir Karacabeyler kalmıştı sandalyelerden birine oturup yanaklarımda ki sızıyı hissettim sahte gülümsemelerden bileğimi ovuştururken Yelda teyzenin sesi ile kafamı kaldırıp baktım oturduğum yerde de kalkarken "Nazlı konuşabilir miyiz senin ile." Dedi etrafıma bakındığımda annem Banu'nun yanındaydı babamlara yine ayak üstü sohbet şeklinde konuşuyorlardı elim ile kenarı gösterirken
"Buyrun sizi dinliyorum Yelda teyze." Dedim bir kaç adım atıp durduk bakışları farklıydı anlatmak istediklerinden çok ricaları var gibiydi.
"Selim ve Banu'nun kaçmasından dolayı artık o eskisi kadar sevgi ya da samimiliğimiz kalmadı senin ile farkındayım." Dedi gözlerimi takip ederken devam etmesi için bekledim
"Kızım Banu size ne anlattı bilmiyorum ama ister bazı şeyler yaşansın ya da yaşansaydı da o benim kızım sonrada gelinim olacaktı ona zarar vermemizden ya da üzmemizden korkuyorsun bu senin en doğal hakkın sen onun ablasısın." Dedi koluma dokundu geri çekerken elini asi bakışlarım her an yerini alacaktı ama izin vermedim
"Evet ablasıyım,Yelda teyze bazı şeyleri zamana bırakmayıp oynarsak düzeni getirmekte zor oluyor sizde bunun farkındasınız ben size her daim sevgi ile baktım ama yaptıkları hataları onları bulana kadar yıprattı yordu ve sevgi muhabbeti ne yazık ki yırtıp attı." Dedim gözlerinde ki hüzün gözlerime değip geçti
"Ama Banu o kadar çok seviyor ki inanın ben bile şaşıyorum Selim ya aşık ya da kardeşim at gözlüğü ile bakıyor." Dedim sözlerime bozulmuştu yüz ifadesi değişirken"Kızım senin bu öfkeni anlarım Emir ile evlenmekten kaçarsın ama elimizden geldiğince hızlı oluyoruz annen istedi diye kınayı düğünü on tarihe çektik sence kolay mı kızım asiretimizin olmadığı sayılı kişiler katıldı kınamıza sende bilirsin ki Mardin kalabalık kınalar düğünleri ile meşhur." Dedi gözlerine bakarken devam etti
"sen hiç aşık olmadın mı? Ya da sevdiğin var da o yüzden mi bu kadar katı konuşup kendini soğutmak istiyorsun" Dedi meraktan çok sözünü bir yere bağlamak ister gibi"Hayır aşk bir insana acıdan başka bir şey katmaz ,Yelda teyze çabalamadan önce keşke engel olsaydınız oğlumuza bu kadar yorulmazdık veya kına düğün yapmazdık." Dedim kırık bir gülümseme bıraktı gözlerini kaydırıp Banu ile Selim'e baktı sarılmış fotoğraf çekiniyorlardı.
"Aşk hep mi acı getirir yoksa inanmak istediklerini mi Nazlı? Onlar birbirlerini çok seviyor" Dedi bu soruyu düşünmeliydim ya da hızlı cevap ile bir kaç cümle ile tamamlamalıydım
"İnandıklarımız da gerçekleşmesini beklediklerinimiz kadar belirgin." Dedim
"Banu aramızda ki soğukluğun farkında bunu bilmeni istiyorum,kahvaltı masasında ablam ile konuşuyor musun diye sordu bana ve bende senin ile hiçbir sorunumuz olmadığını söyledim." Dedi ve tebessüm etti
"Bu arada Banu ile seni ailelerimizin sohbetinde konuşmasında gidip gelmemizde kısa bir konuşmadan ortaklıklardan değil sizi iki kız kardeşi kızlarımız kadar yakın gördüğümüzden seviyorum Tarık amcanda öyle,onlar bir hata yaptı ise bırak açma Banu'nun mutluluğunu gördükce bana hak vereceksin." Dedi ve bir adım geriledi "O zamana kadar kızım sen bana ister soğuk davran ister yüzüme bakma ama gün sonunda Banu ile Selim'e baktığında sözlerimin haklılığını doğrulayacaksın, iyi geceler." Dedi annemlerin yanına giderken ben ise kalmıştım Banu ve Selim'e daha dikkatli bakmıştım aşk sanıldığı kadar mutlu neşeli bir duygumuydu aslında at gözlüğü ile bakan ben miydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Teen Fiction"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...