BÖLÜM 9 :
"KABUL EDİLENİN İTİRAZI"
Kuralların ve emirlerin kölelilik gibi gölge olan efsanelerin kurallarını geçmişin geleceğe oyulmuş taşlar gibi kazınan zihinlerin izlerini taşıyordu.
Zaman nasıl bizim için dönüyorsa tıpkı insanlar da birbirleri için öyle dönüyordu ve her akrep yelkovanı kovaladığında ikisi de durduklarında ve buluştuklarında insanlarda öyle durup buluşuyor ve ayrılıyordu ne zaman akrep ve yelkovan dururdu saatleri bitince insanlar ise zamanları gelince.
Kıtaların geçtiği bu şehirde bilinmezliğin bile şiirlerinde ki kıtalarda buluşmuşlardı,Mardin dendiği zaman geçmişin kulak dolma sözleri insanların birbirine aktarıp artık efsaneye yakın dönen sözlerin haklılık payını görüyordum burada ki bu bilinmezliğin asıl sebebi ise büyüklerin verdiği ,yönettiği aşiret ve ağalık kurallarıydı,karşı çıkma gibi bir şey yoktu burada öyle ki kendisinde büyük değil ya kendinden küçük bir çocuk ağa olsa o bile ne ister o olacaktı saçma kuralların köleliğin izlerini zihinlerinde derin izler ile taşıyorlardı.
Taşıdıkları bu zihinde ki kirli kölelik aslında koşmak isteyene ve özgürce kanat çırpmak isteyenlerin en büyük zincirleri oluyordu,her koşmaya başlayan her uçmaya başlayan insanların kolunda ki zincirlerini ısındığını hatta yandığını görüyorlardı bu nasıl mı mümkündü buradan erkekler kaçmak istemiyordu zaten burada ki kaçmak isteyen kadınlardı ve çocuklardı annelerinin özgürlüğünü elinden alan kişilerdi ve o zincirler nasıl mı alev alev yanıp ten de ki yaraların başlangıcı oluyordu.
Susarak,töreye başka bir söylem ile köleliğin töre altında hala kukla gibi insanları yönetmesinden,bizlerin elinden alınanları sanki bir çocuğun ulaşamayacığını rafa şekerleme koymak gibi hayalleri o rafa koyuyor daha sonra dönüp 'sizler evlerde burada kalmak zorundasınız vaktiniz geldiği zaman kocanızın evinde eğer o izin verirse yaparsınız' bu kelimelerin kadında ki yarasını düşünmek çoktan zor değil zincir ısınıyordu üstüne su döksen söner miydi sanmam neden mi?
Sönmeyecek hatta yıllarca yanan bir zincirdi o evlendiği ilk andan yandı sönmedi alevi artacak derin yaralar bırakacaktı, biz kadınlar göz yumarsak bu köleliğin zinciri daha çok vurulacak artacak yanacak harlanacak gözleri kamaştıracak sönmeyecekti.
Ağrıyan başımı ovalayıp annemlerin konuşmalarına kulak kabarttım bir kadın dövüldüğü için pikniğe katılamamıştı annem ise kadının çok iyi olduğunu neden dövüldüğünü merak ettiğini ve sorduğunu anlatıyordu,anneme doğru dönerken annem ise kısa bir bakış atmıştım,bu konuşma Banu'nun da ilgisini çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Ficção Adolescente"Lütfen" dedim sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duraksamıştım "Emir Karacabey lütfen bırak gideyim." Dedim öfke ile bakan gözleri bir an olsun sapmadı bileğinden kavrayıp kendine doğru çekip "Bana bunu nasıl yaparsın!" Dedi tok sesi bir adım gerileme...